Sömürü Sineması

Sömürü Sineması

(Exploitation Cinema)

Sömürü Sineması, sanatsal değerleri arka plana atıp, seyircinin korku, heyecan, merak duygularına hitap eden ve çabuk para kazanma amacıyla yapılan filmlere verilen bir addır. Sinemanın başlangıcından beri var olan Sömürü Sineması, “Mainstream-Ana Akım” sinemaya alternatif ve karşı bir söylem getirmiştir.

Bu tarz filmlere Sömürü Sineması denmesinin sebebi seyirciyi etkilemek için kurallara ve sansürlere meydan okuyan konulardan faydalanmasıdır.

Standard dışı zevkler, ölçüsüz seks, uyuşturucu partileri, şok etmeye yönelik bol şiddetli ve kanlı manzaralar sömürü sinemasının bilinen motifleridir. Bu filmlerin diğer ayırıcı özellikleri; star olmayan oyuncularla, düşük bütçelerle ve bağımsız olarak çekilmeleri, bilerek veya bilmeyerek yapılan devamlılık hatalarıyla dolu olmalarıdır.

Filmler hakkında kötü bir ün yaratılarak reklamları yapılır.

Sömürü Sineması, 1930’larda Hollywood’un büyük film şirketleri tarafından getirilen prodüksiyon kodunun (production code) yasakladığı her konuya el atmıştır: Salgın hastalıklar, uyuşturucu, kölelik, cinsellik ve çocuk sömürüsü vs. gibi.

O yıllarda Amerika’daki uyuşturucu yasağı sebebiyle masum insanların uyuşturucuyla kirlenmesi ve deliliğe doğru gitmelerini konu alan filmler yapıldı. Bu filmlerin en ünlüsü 1936’da çekilen “Reefer Madness” dır.

1970’lere gelindiğinde, sömürü filmlerinin popülerliği Amerika’nın yanı sıra Avrupa’da ve Uzak Doğu’da da arttı. Bu filmler her türlü sapık, psikopat, canavar, fışkıran kanlar, araba kazaları, erotik danslar ve bolca küfürün kullanıldığı sahnelerle doludur. Sömürü Sineması filmleri, ahlaki meseleleri kurcalamasıyla seyircide hem merak hem de tiksinti uyandırarak kendi cazibesini doğurmuştur.

Sömürü sineması birçok alt türe ayrılır:

Seks sömürü filmleri (Sex exploitation): Bu filmler çıplak veya yarı çıplak kadınların olduğu erotik sahnelerle doludur.

O dönemin örnek filmleri: The Immoral Mr. Teas (1971), Kiss Me Quick (1964), Scum of the Earth (1963), Lorna (1964)

Siyah sömürü filmleri (Black exploitation): Afrika kökenli Amerika’lılara yönelik, siyahların oynadığı, kenar mahallelerdeki hayat tarzı, uyuşturucu ve fahişelik gibi konuların işlendiği filmler.

O dönemin örnek filmleri: Sweet Sweetback’s Baadasssss Song (1971)

Zombi Filmleri: Normal zombi filmlerini sömürü sineması düzeyine çeken, bol kan ve çıplaklık kullanan filmlerdir. Birçok zombi filmi İtalyan yönetmenler tarafından yapılmıştır.

O dönemin örnek filmleri: Dawn of the Dead (1978), Zombi 2 (1979), Zombi Holocaust (1980)

Şok Filmleri (Shock exploitation): Seyirciyi şoke etmek amacıyla vahşi ve gerçekçi şiddet görüntüleri içerir. Cinayet, intihar, tecavüz ve ensest işlenen konulardan bazılarıdır.

O dönemin örnek filmleri: The Virgin Spring (1959), Last House on the Left (1972), The Texas Chainsaw Massacre (1974), The Hills Have Eyes (1977)

Motosiklet Filmleri (Biker Films): Birçok seks ve şiddet sahnesinin olduğu motosiklet çeteleriyle ilgili filmler. 1960’ların sonlarına doğru yayılmaya başlamış bir türdür.

O dönemin örnek filmleri: The Wild One (1953), Hell’s Angels on Wheels (1967), Satan’s Sadists (1969) 

Yamyam Filmleri (Cannibal Films): 1970’lerde başlayan bu tür sömürü filmleri bol kanlı ve şiddetli sahneler içerir. Eski çağlara ait kabilelerin vahşi hayatları ve egzotik mekanları kullanır.

O dönemin örnek filmleri: Cannibal Holocaust (1980), Cannibal Holocaust II (1988)

Jidaigeki Filmleri: Uzak doğuda 1970’lerde ortaya çıkan, gelenek dışı samuray filmleridir. İntikam isteyen anti-kahramanlar, kanlı kılıç oyunları, anlamsız çıplaklık ve seks sahneleri bu filmlerin özellikleridir.

O dönemin örnek filmleri: Hanzo the Razor (1972), Shogun Assassin (1980)

Mondo Filmleri: Sansasyonel temaları işleyen şok edici belgesel ya da sözde belgesellerdir. Egzotik toplumların seks gelenekleri, şiddete yönelik davranışlar, korkunç ölüm ya da cinayetler gösterilir.

Bu filmler eğiticilikten ziyade seyirciyi şok etmeye yöneliktir ve çoğu sahneler önceden hazırlanmıştır.

Sömürü sineması zamanla kendi estetiğini oluşturmuştur:

Yakın çekimler, atlayan geçişler (jump-cuts), karakterin bakış açısını gösteren görüntüler, siyah-beyaz, renk baskınlığı olan-genellikle kırmızı- çekimler veya yavaşlatılmış çekimler vs.

Bu filmlerinin seyirci kapasitesini gören Hollywood sonunda sömürü Sineması’na da el attı.

Amerika’da, 1968’de prodüksiyon kodu yeniden gözden geçirildi. 

Filmler büyük ve genç seyircilere uygunluğu açısından 5 sınıfa ayrıldı. Yeni MPPA değerlendirme sistemine göre, bir zamanlar sadece sömürü sinemasına ve B filmlerine ait olan tabu konular ve şiddetli sahneler, 17 yaşın altındakilerin izlemesinin yasak olduğu X değerlendirmesiyle Hollywood filmlerine sızdı.

Sömürü filmleri prodüksiyon koduna uymadıkları için büyük stüdyoların dağıtım olanaklarından faydalanamıyorlardı. Bu yüzden sömürü sinemacıları kendi dağıtım sistemlerini buldular. Eski tiyatro binalarını sinemaya çevirerek sadece sömürü filmleri gösteren sinemalar oluşturdular.

Bu yerlere “Grindhouse” denildi. 1980’lerde Hollywood’da büyük bütçeli filmlerin yapılması ve video gösteriminin gelişmesiyle grindhouse’lar kapandı.

Fakat sömürü türü, ev sineması ve televizyon programları ile varlığını sürdürmeye devam etti.

Sömürü sineması, 1990’lardan bu yana akademik çevreler tarafından da ilgi görmüş ve “paracinema” olarak adlandırılmıştır.

 

 

Film ve Dizilerde Görüntüleme – Netlik Derinliği :

Film ve Dizilerde Görüntüleme

Netlik derinliği (Alan Derinliği – DEPTH OF FİELD) kameranın önünde yer alan bir sahnenin kabul edilebilir netlikte olan en yakın ve en uzak noktaları arasındaki mesafedir.

Eğer sığ bir netlik derinliği ile çalışırsanız konunun tümü net görüntü vermez.  Sahnenin önü ve arkası net olmayabilir. Bu da resmi bozan ön ve arka planların izole edilebilmesi için kullanılabilir.

Veya özel bir etki yaratmak için zaman zaman tercih edilebilen bir durumdur.

Netlik Derinliği fazla olan çekimlerde ön ve arka plan her ikisi de nettir.

Film ve Dizilerde Görüntüleme ’de bu tarz bir kamera efekt’i kullanımının anlatıma ve estetiğe büryük ölçüde katkısı vardır.

Konu – mercek mesafesi, merceğin odak uzunluğu, f-stop değeri netlik derinliğini etkileyen faktörlerdir.

Sabit bir obje mesafesi için mercek açıklığı küçüldükçe netlik derinliği artar, büyüdükçe azalır.

Odak uzunluğu fazla ise netlik derinliği küçüktür.

Kısa ise netlik derinliği fazladır.

Örneğin, geniş açı mercekler daha geniş netlik derinliğine sahiptir.

Telefoto mercekler ise kısa netlik derinliğine sahiptir.

  Film ve Dizilerde Görüntüleme – Netlik Derinliği’ni etkileyen faktörler:

  • Netlik derinliğini etkileyen dört faktör vardır; algılayıcının boyutu, netlik halkası üzerinde seçilen mesafe, objektifin odak uzunluğu, f stop değeri.
  • Kamera algılayıcısında kullanılan CCD’nin boyutu ne kadar büyükse netlik derinliği o kadar azalır.  2/3-inch boyutlu üç yongalı bir video kamera ile çekim yapıldığında netlik derinliğinin film kamerasına ve tek yongalı bir kameraya göre çok daha fazla olduğunu görülür.
  • 35mm film boyutuna sahip olan CCD ve CMOS yongalara sahip olan kameralar ile netlik derinliğini azaltmak olasıdır.
Film-ve-Dizilerde-Goruntuleme
Ön Plan Net Arka Plan Bulanık

 

Film-ve-Dizilerde-Goruntuleme-2
Ön Plan Bulanık Arka Plan Net

 

Film-ve-Dizilerde-Goruntuleme-3-
Ön ve Arka Plan Bulanık Orta Plan Net

 

Film-ve-Dizilerde-Goruntuleme-4.
Net Görüntü.

 

 

 

Senaryo ve Oyunculukta 4N1K ve İmgelem.

 

Senaryo ve Oyunculukta 4N1K

Yaşadıklarımız, duyduklarımız ve gördüklerimiz, bunlarla ilgili hayaller kurmamız, hayal gücümüzü geliştirir. İmgelem, var olmayan ya da olması olanak dışı şeyler oluşturmaktır. Bir oyunda diğer oyuncuyu öldüren kişi, asla karşısındakini öldürmemiştir. Benzer şekilde bir senaryoda bir karaktere cinayet işleten yazar olmayacak bir eylemden bahsetmiştir.

Bu bağlamda bir oyuncunun ve bir yazarın işlevi birbirine benzerlik kazanır. Her ikisi de yaratıcılık aşamasına gelindiğinde Senaryo ve Oyunculukta 4N1K yı kullanır.  Sonuçta her ikisi için de bir yaratıcılık söz konusudur.

 Oyuncu imgelem oluşturarak rolü gereği o insanı öldürebilmeli gerçek bir katil gibi davranış sergileyebilmelidir. Yazar da kâğıt üzerinde veya perdede gerçek bir katil yaratabilmelidir. İmgelemenin başarılı uygulanması, hayal gücünün etkin olmasına bağlıdır. Hayal gücünden yoksunluk oyuncunun veya yazarın kendine özgü yaratıcı gücünün gelişmemesine yol açar. Buna bağlı olarak başarı ve verimlilik asla gelmeyecek demektir.

Senaryo ve Oyunculukta 4N1K ve İmgelem derken hatırlamamız gereken Gözlem yapmanın imgelemenin en önemli olgusu olduğudur. Çevrede olup bitenleri, insanların karakter biçimlerini, olaylar karşısındaki tepki ve etkilerini çok iyi gözlemleyip bilinç altına yerleştirmek gerekir.

İmgelemin geliştirilmesi çalışmasında sorulması gereken beş soru, kesinlikle yanıtsız bırakılmamalıdır. Bu beş soru yaratıcılığın en gerekli unsurlarıdır. Başarı, soruların yanıtlarından algılanan durumları, kişilik özelliklerini ve yaşam biçimini role veya yaratılan karaktere uygulamaktan geçer.

Beş ana soru ve yanıtları, karakteri canlandırmada oyuncuya veya yazara, kesin başarı kazandırır. Şimdi bu beş ana soruyu ve açılımlarını inceleyelim.

Sorulması gereken sorular. Kim, nerede, ne zaman, nasıl, niçin?

  • NEREDE?

Hikayenin geçtiği ülke, şehir, bölge, mahalle, sokak, özel mekan. Yani hikâye veya tek bir olay nerede gerçekleşiyor?

  • NE ZAMAN?

Hikâyenin, zaman olarak geçtiği çağı, çağın özelliklerini, insanların karakter ve davranış biçimlerini incelemekle soruya yanıt aranır.

  • NASIL?

Kamera önünde ve sahnede uygulanacak eylemin nasıl ve ne tür davranış gerektirdiğini anlamaya çalışarak yanıt aranır. O kişi nasıl yürürdü? Nasıl otururdu? Vb.

  • NİÇİN?

Canlandırılacak kişiliğin amacının ne olduğunu zorlamak ve emelin amacını ortaya çıkarmak için yanıt aranır.

  •  KİM?

Canlandırılacak karakterin yaşamının ve yaşının kaç olduğunu, çevresi ve insan ilişkileri ile onlara nasıl davrandığını, mesleğini ve fiziksel yapısının nasıl olduğunu belirler. Bu önemli soruların yanıtlarına ilave olarak şunları da bağdaştırıp incelemeli ve yanıtını aramalıyız.

1 – Ben (Kendim). Bu rolü ben oynayacağım veya senaryoda karakteri ben yaratacağım. Ben, olarak gerekli yorumum ne olmalıdır.

2 – Ben (Deneyimim). Benim yaşam deneyimim bu uğraşa ne gibi bir katkıda bulunacaktır.

3 – Yaşım. Yaşımın gerektirdiği durumu yorumumun içinde nasıl kullanacağım.

4 – Geçmişim. Geçmişimin içindeki anımsadığım hayallerimi nasıl kullanabilirim.

Tüm bu sorulara alınacak yanıtlar rolün yorumunu veya karakterin yaratılmasını büyük ölçüde kolaylaştıracaktır.

 

 

 

 

Slow Motion – Yavaş Hareket

Slow Motion 

Cinema – Sinema genel anlamı ile bir hikayenin düzenli aralıklarla parçalara bölünerek hareketli görüntüler haline dönüştürüldükten sonra  bu parçaların birbirine eklenmesi ile görsel olarak oluşturulup  perde veya ekranda izlenmesi olayıdır.

Bu hareketli görüntüler aslında fotoğraf karelerinden oluşur. 

Eğer biz bu kareleri belirli bir hızla gözümüzün önünden geçirirsek ( saniyede 24 kare) hareketli görünmeleri sağlarız.

Bu olay bir göz kusuruna dayanır. Göz hatırlama yapar yani retina tabakası üzerine düşen götrüntü hemen kaybolmaz bir süre kalır . Ve gözümüz bu birbiri üstüne eklenen bu kareleri hareketli görür.

24 kare/saniye normal çekim hızıdır.

Slow Motion günümüz sinemasında görüntüye özel bir görünüm kazandırmak amacıyla en çok kullanılan fotoğrafik tekniklerden biridir.

Slow Motion – Yavaş Hareket nedir ?

  • Bir sinema filmi resim karelerinden oluşan çekimler dizinidir. Her bir çekimde yer alan hikayenin o öznel anındaki karakterleri, dekoru ve hareketleri en iyi şekilde anlatabilmek için kameranın en doğru konumda olması gerekir.
  • Film üzerindeki görüntü boyutu teknik olarak kameranın konuya olan uzaklığı ve kullanılan objektifin odak uzunluğu ile belirlenir.
  • Shutter– Örtücü – Obtüratör. Pencerenin önünü açan ve kapayan bir perdedir.
  • Bu perde poz süresini, örneğin saniyede 24 kare olacak şekilde ayarlar. Bunun yanında değişik çekim hızları da vardır. Saniyede çekilen kare sayısı arttıkça çekim hızı da artıyor demektir.
  • 25 kare/sn – fps
  • 50 kare/sn
  • 240 kare/sn
  • 480 kara/sn
  • 1000 kare/sn

    Slow Motion – Yavaş Hareket nasıl yapılır.

  • Yüksek hızlı kameralarda hızlı çekim yapılır ve sonra çekilen bu görüntüler normal kare hızında 24 – 25 kare / saniye oynatılarak zaman daha yavaş akıyormuş gibi görünür.
  • Normal hızla çekilen görüntülerin daha yavaş hızla oynatılması ile. Bu yöntem daha ziyade anında gösterimin önemli olduğu video da kullanılır.
  • Günümüzde daha çok tercih edilen yöntem bu işin post prodüksiyonda bilgisayarlar tarafından digital olarak yapılmasıdır. Çekilen karelerin birbirine katılması ile yavaş hareket etkisi elde edilir. 

Güney Kore’ den devrimci bir dizi; Squid Game

 

Güney Kore

Güney Kore müzik ve sinemasıyla oldukça popüler bir dönem yaşıyor .

Parasite” filminin 2019 Oscar’ını kazanması ve suçların dünyasına boğazına kadar batmış örnek bir lise öğrencisinin çifte hayatını anlatan Güney Kore dizisi “Extracurricular” ın 2020 de Netflix de yakaladığı başarının ardından Güney Kore yapımlarına olan ilgi zaten çok artmıştı. Yine Güney Kore’ nın ekonomik ve sosyal yaşamına odaklanan “Squid Game” dizisinin bu kadar popüler olmasına şaşmamak gerekir.

“Squid Game” dizisinin detaylarına geçmeden önce diziyi daha iyi anlamak ve değerlendirmek için  önce Güney Kore’ nin tarihsel ve kültürel anlamda ekonomisine ve çalışma hayatına bir göz atmakta yarar vardır.

“Eğer yeterince çalışırsan ve kurallara uyarsan sonunda başarıya ulaşırsın” deyişi Güney Kore’ de halk tarafından uzun süre inanılan bir masal olagelmiştir…

 Amerikalıların destekledi Park Chung-Hee diktatoryasının 1961 de yıkılışından sonra ülke inanılmaz bir ekonomik başarı yakalamış ve dünyanın önemli endüstriyel güçlerinden biri haline gelmiştir.

1980 de demokratik bir yönetime geçilmesine rağmen ülkede hâkim olan eşitsizlik azalmamış aksine artmıştır.

Güney Kore ekonomisi büyük ölçekli holdingler tarafından yönetiliyor. Samsung, Hyundai ve the LG Group gibi dünyaca ünlü firmalar çok zengin birkaç ailenin tekelinde.

Ve ekonomiyi yöneten bu kişiler hukuk başta olmak üzere her alanda inanılmaz ayrıcalıklara sahipler. Bunun bir örneği yakın zamanlarda karşımıza çıktı.

Bir süre önce Samsung’un CEO su Lee-Jae-yong’ yolsuzluk ve rüşvet iddiası ile yargılanmış ama sadece 2.5 yıl ceza almış ve kısa sürede serbest bırakılmıştı.

Güney Kore hükümeti işçi protestolarına ve grevlere karşı acımasızdır. 2009 yılında Ssangyong otomobil fabrikasında olan grevin polis tarafından acımasızca bastırılışına da dizide dokunulduğunu görürüz.

VGi-Hun’un mali problemleri işinden atıldıktan sonra başlar. Çalıştığı fabrikadaki protestolara katılmış ve bu grev, grev kırıcılar tarafından 2009 yılında olan gerçek olaya benzer şekilde vahşice bastırılmıştır.

Güney Kore de intihar oranları da çok yüksektir. Özellikle yaşam sınırının altında yaşayan emekliler sıklıkla intihara başvurmaktadırlar.

Gençler ise benzer şekilde kendi mücadelelerini vermektedirler. Akademik yaşam üzerinde şiddetli bir baskı vardır. Özgür eğitin ortadan kaldırılmıştır. Gençler arasında işsizlik oranı %22 dir (2020 yılı verisi).

“Squid Game”
Yazan ve Yöneten: Hwang Dong-hyuk
Cast: Lee Jung-jae, Park Hae-soo, Wi Ha-joon, Jung Ho-yeon and Anupam Tripathi
2021, gösterim platformu: Netflix

Ucunda $45 milyon gibi bir ödül olan ve ilk bakışta çocuk parkında oynanan oyuna benzeyen bir seri yarışmaya katılmak istemez misiniz? Tabi ki istersiniz…

Ama iş bu kadar kolay değil…

Uyuşturulup gizli bir lokasyona sürükleneceksiniz. Burada sizin gibi aynı ödülün peşinde olan diğer yarışmacılarla karşılaşacaksınız. Mahkumlar gibi numaralanmış kıyafetler giyiyor olacaksınız. Magenta (mavi ve yeşil karışımı) renkte kıyafetler giyen maske takan silahlı muhafızlar sizi esir tutacak. Ve eğer oyunu kaybedersiniz öleceksiniz…

Protagonist, Seong Gi-hun ( Lee Jung-jae), kumar bağımlılığı olan bir şofördür  ve yaşlı annesine bakmakta zorlanmaktadır. Hem bu sorununu çözmek hem de borçlarını ödemek için oyuna katılmaya karar verir.

Diğer yarışmacılarında bu oyuna katılmak için kendi sebepleri vardır. Kang Sae-byeok (Ho-yeon) Kuzey Kore’den kaçmıştır ve Güney Kore’de yaşamaya çalışmaktadır, Abdul Ali (Tripathi) ise sürekli sömürülen bir göçmendir

Gi-Hun’ın sınıf arkadaşı Cho Sang-woo (Hae-soo) ‘Seoul National University – Seul Ulusal Üniversitesi’ den mezun olmasına rağmen iş hayatında başarısız olmuştur. Müşterilerinden çaldığı için de polis takibindedir.

Diğer bir yarışmacı olan cerrah ise organ mafyası ile iş birliği yaptığı için zor durumdadır.

Oyunun yöneticisi ve VIP olarak bilinen bir avuç milyarder ise ayrıcalıklı durumdadırlar ve yarışmacıların hayatları üzerine sürekli bahse girerler.

“Red Light, Green Light”, ın birinci bölümünden sonra sadece 201 kişi sağ kalınca yarışmacılar kalmak ve gitmek arasında bir oylama yaparlar. Oylar kalmak yönünde çıkar çünkü hiç kimsenin gidecek bir yeri yoktur ve en kötüsü olacağına dair umutları da yoktur.

Oyun ilerledikçe dayanışma emareleri de ortaya çıkar ve yarışmacılar aralarında ittifaklar oluştururlar.

Bölüm 6 da ise bu birliktelikler parçalanmaya başlar. Aynı hâkim düzenin kendisine karşı gelecek her türlü dayanışmayı parçalamak için oynadığı oyunların, kurduğu tuzakların sonucunda olduğu gibi…

İhanetler ortaya çıkar ama yine de birçok yarışmacı insanı değerlerden ve dayanışmadan vaz geçmediklerinin örneklerini gösterirler.

“Squid Game” aslında çeşitli anlatımlarla karşımıza çıkan (bir dönem Amerika’da sokakta yaşayan Vietnam gazilerinin zenginlerin öldürme arzularını tatmin eden yarışmalar yardımı ile sömürülmesi gibi) ezilen insanların oyunlar ve yarışmalar yoluyla sömürülmesini anlatan batı yapımlarının bir benzeri olan Dıstopik bir film .

Vahşi Kapitalizm eleştirisinin vurucu bir örneği olmasının yanı sıra on-line olarak gösterilmesinin de başarısında büyük rolü olsa gerek.

 

Güney Kore 2
Güney Kore 2

 

 

Christopher Nolan ve Doodlebug – Ustalardan Kısa Filmler II

Christopher Nolan ve Doodlebug

DOODLEBUG

Yapım Yılı 1997

Yönetmen,Yazar, Görüntü Yönetmeni ve Kurgu: Christopher Nolan (Chris Nolan)

Adam: Jeremy Theobald  

Özel Efekt: Ivan Cornell

Siyah-Beyaz.

Görünüm Oranı: 1.33:1

Tür: Psikolojik Gerilim.

Plot:

Genç bir adam yaşadığı dağınık ve kirli dairede pejmürde kıyafetler içinde elinde ayakkabısı bir şey aramaktadır.

Adam odanın içinde koşuşturmaya başlar, kovaladığı bir böcektir.

Adamın davranışlarında hayli sinirli olduğunu anlarız.

Ayakkabısının topuğu ile birkaç kez böceği ezmeye çalışır fakat başaramaz.

Bir süre sonra işler dramatik bir şekilde değişir ve böcek adamın benliği ile birleşir ama adam böceği kovalamaya devam eder.

Bir süre sonra onun kendisinin küçük bir hali olduğunu görür. Ama elindeki terlikle vurmaya devam eder. Alternatif bir şekilde  her büyük olanın gördüğü küçük hali aslında kendisinin bir saniye sonra yapacağıdır.

Christopher Nolan ve Doodlebug

“Doodlebug” aslında üstüne birçok metaforik  anlam yüklenebilecek bir canlı türüdür.

Doodlebug başta aslan karınca olmak üzere birçok böceğin larva halidir. Ve başta karıncalar olmak üzere böceklerle beslenirler.

Christopher-Nolan-ve-Kisa-Filmi-Doodlebug
Christopher-Nolan-ve-Kisa-Filmi-Doodlebug

Kumlu alanlarda rastlanan 2-2.5 cm genişliğinde koni şeklinde oyuklar aslan karıncalar tarafından diğer böcekleri yakalamak için inşa edilirler. Doodlebug  bu çukur şeklindeki tuzağın dibinde kumlarra saklanmış olarak bekler. Bir av bu çukurun kenarına gelirse kum çöker ve tuzağa yakalanır.

Christophrr Nolan da birçok ustanın kariyerinin başlangıcında yaptığı gibi bu kısa filmini tek tabanca çekmiştir. Filmin yazarı, yönetmeni, görüntü yönetmeni ve kurgucusu bizzat Nolan’ın kendisidir.

Kısıtlı bütçesinin elverdiği kadar tek mekan ve tek oyuncu kullanmıştır. Film siyah-beyaz’dır. Belki bütçe gereği siyah-beyaz film kullanılmıştır ama dramatik etkisinin çok daha kuvvetli olduğu kesin.

 

Chloé Zhao – Küçük Çinli Kızın Büyük Başarısı.

Chloé Zhao

Chloé Zhao , Zhao Ting 31 Mart 1982 de Çin, Pekinde dünyaya geldi.

Babası Zhao Yuji, Çin’in en büyük çelik üreticisi Shougang Group’un CEO’su ve emlak kralıydı. Annesi ise sağlık görevlisiydi. Aklının dikine giden ve başını sık sık derde sokarak ailesine zor anlar yaşatan asi bir çocukluk yaşadı. Okulda da çok tembeldi.

Chloé Zhao sinemayı çok seviyordu favori filmi ise Wong Kar-wai’ inin “Happy Together” filmiydi. 15 yaşındayken tek kelime İngilizce bilmemesine rağmen babası onu İngilteredeki Brighton College’e eğitim görmesi için gönderdi.

Chloé Zhao anne ve babasının boşanmasından sonra hayran olduğu Batı Pop kültürünü daha iyi tanımak için Los Angeles e taşındı.

Massachusetts’deki ‘Mount Holyoke College’ de Poitik Bilimler okuduktan sonra New York Universitesi ‘Tisch’ Güzel Sanatlar Okulunda Film Yapımcılığı eğitimi aldı. 

2015 yılında Chloé Zhao ilk uzun metraj filmini yönetti  “Songs My Brothers Taught Me”.

Bir Lakota Sioux kızılderisi ile kız kardeşi arasındaki ilişkiyi anlatan öyküyü Güney Dakota’ daki Pine Ridge Kızılderili Rezervuarında çekti. Film Sundance Film Festivali ve  Cannes Film Festivali’nde beğeni ile izlendi.

2017 de Chloé Zhao çağdaş bir Western draması olan  “The Rider” filmini yönetti. Film profesyonel binicilik kariyeri ölümcül bir kaza ile sonlanan Brady Blackburn’ün hikayesini anlatıyordu. Ve bu karakteri canlandıran Brady Jandreau’un da gerçek yaşam öyküsüydü.

Filmin yapımcılığını ilk filminde olduğu gibi babası Yuji Zhao üstlenmişti.

2018 yılında Chloé Zhao üçüncü filmi olan “Nomadland”i yönetti. Baş rolde Frances McDormand’un yer aldığı fim bir RV ile Amerika’nın Batısında dört ay süren bir seyahat sürecinde isimsiz oyuncularla çekilmiş. Prömiyerini Vanedik Film Festivalinde yapan “Nomadland” Altın Aslan Ödülüne layık görüldü. 

Ardından 2020 Toronto Uluslararası Film Festivali’nde İzleyici Ödülünü aldıktan sonra Şubat 2021 de Searchlight Pictures firması tarafından dağıtılarak gösterime girdi.

‘Golden Globe-Altın Küre’ ödüllerinde En iyi Yönetmen ödülünü kazanarak 1984 yılında Barbra Streisand’ tan sonra bu ödülü alan ikinci kadın yönetmen oldu.

  1. Oscar Ödüllerinde ise aynı başarıyı tekrarlayarak Kathryn Bigelow’dan sonra En İyi Yönetmen Ödülünü alan ikinci kadın yönetmen oldu.

“Nomadland” En İyi Film Ödülünü almasının yanısıra başrol oyuncusu Frances McDormand’ a En İyi Kadın Oyuncu Ödülünü kazandırarak üçüncü Oscar’ını getirdi.

Son projesi ise “Dracula”.

Universal yapımcılığında  kendi tarzından sapmayarak bilimkurgu western türündeki “Dracula” filmini yazıp yönetecek.

Chloé Zhao’nun aynı zamanda yapımcılığını da üstleneceği bu ünlü vampirin modern  uyarlaması, fütüristik bir evrende geçecek ve bilimkurgu ile western türlerini harmanlayacak. Filmin konusuyla ilgili detaylar şu an için gizli tutuluyor.

Fakat ne yazık ki Zhao’ya kendi ülkesi Çin’den sansür geldi.

Pekin doğumlu Zhao’un başarısı, uluslararası basında geniş yankı uyandırırken, Çin devletinin resmi yayın organları CCTV ve Xinhua bu başarıyı görmezden geldi.

Ülkenin sosyal medya platformlarından Veybo’da, 14 milyondan fazla takipçisi olan film dergisi Watch Movies tarafından Zhao’nun yönetmenlik başarısını duyuran bir bildirim, paylaşılmasından birkaç saat sonra silindi. Ayrıca “Chloé Zhao, en iyi yönetmeni kazandı” etiket çalışması da sansüre maruz kaldı.

 

 

 

Ustalardan Kısa Film’ ler ; Guillermo Del Toro ve “Geometria – Geometri”

Ustalardan Kısa Film’ ler

Kısa film dünyası genç sinemacılar için laboratuvar gibidir; varlığını sürdüremezse o ülkede sinema zor gelişir. Amatör sineması olmayan bir ülkede nitelikli işler çıkaran profesyonel sinemacılar da olmaz.

Dünya sinemasına baktığımızda günümüze kadar gelen birçok ünlü yönetmenin kariyerlerinin başlangıcında en az bir kısa film çektiklerini ve sinema alanında söz sahibi olmaya başladıkları dönemde bunları adeta bir sinopsis gibi kullanıp, geliştirerek uzun filme dönüştürdüklerini görürüz.

Bazı yönetmenlerin kısa filmleri ise başka sinemacıların çalışmalarına ilham kaynağı olmuştur.

Bu bağlamda bir Ustalardan Kısa Film örneği vermek gerektiğinde usta yönetmen

Guillermo Del Toro’nun gençlik döneminde çektiği “Geometria – Geometri” yi verebiliriz.

“Geometria – Geometri”

Yönetmen: Guillermo Del Toro

Senaryo: Guillermo Del Toro

Yapımcılar: Guillermo Del Toro, Juan Carlos Muñez, Antonio Hernandez, Javier Antonio Soto

Kast: Fernando Garcia Marin, Guadalupe Del Toro, Rodrigo Mora.

Yıl: 1987

Süre: 8 dk. 54 sn. (orijinal kesim), 6 dk. 30sn. (yönetmen kesimi)

Ülke: Meksika, İspanya

Bütçe; 1000.- dolar.

Fantezi- korku-komedi diyebileceğimiz bu Ustalarda Kısa Film örneği Fredric Brown’ın “naturaly” isimli kısa hikayesine dayanıyor. Meksika’da çekilmiş ve Guillermo Del Toro’nun onuncu kısa filmi. Filmin kurgusu yönetmen tarafından ikinci kez yapılarak kısaltılmış ve beğenmediği kısımlar çıkarılarak arzu ettiği şekilde sonlandırılmış.

Plot;

Bu Ustalardan Kısa Film örneği, bir evin salonunda masa başında bir şeyler çiğnerken, elindeki kalemi sallaya sallaya mektup okuyan Meksikalı kadın ile başlar.

Okuldan gelen mektup oğlunun geometri dersinde başarısız olduğunu bildirmektedir.

Anne, oğluna geometri sınavından üçüncü kez kaldığını ve ancak bir mucizenin onu kurtarabileceğini söyler, aynen babasına benzediğini belirmeyi de ihmal etmeyerek aldırmaz bir eda ile televizyonu açar. Çocuk annesini karşısına dikilerek alçak fakat kararlı bir sesle (arkasındaki duvarda yarı beline kadar çıplak bir adamın fotoğrafı asılıdır – baba)  bir daha asla geometride başarısız olmayacağını söyler ve odadan çıkar,

Karanlık ve esrarengiz görünümlü odasında ders çalışmak yerine kara büyü kitabından yararlanarak şeytan çağırmaya karar verir. Şeytandan korunmak amacıyla parmağını jiletle keserek yere akıttığı kendi kanı ile bir “pentagon – beşgen” şekli çizer.

Salonda bıraktığımız anne elinde dev bir plastik bardak, “The Exorcist” filminden bir kolaj seyrederken oğlunun odasında gelen sesler duyar, yerinden kalkarak odaya girer.

Odaya girmesi ile birlikte kendini kanlı Pentagon’un içinde bulur. Çocuk o şeklin kendi korunması için çizildiğini ve basmaması gerektiğini bağırarak anneye bildirir. Kadın aldırmaz kısa bir hıçkırığın ardından (kadın arada sırada hıçkırmak tadır) korunmayı gerektirecek bir durum olmadığını söyler.

Ansızın duvarda ışıklı bir kapı açılır ve saklandığı yerin çok dar olduğundan şikayet ederek şeytan (suratı “Exorcist” filminde şeytanı canlandıran oyuncu Linda Blair’e benzemektedir) odaya girer.

Çocuk şeytana iki dileği olduğunu söyler; birincisi geometri dersinde başarılı olmak, ikincisi üç ay önce bir kazada kaybettiği babasının dirilmesidir.

Şeytan hiç tereddüt etmeden “OK” der ve ikinci dileği hemen yerine getirir, baba odada belirir ama artık çürümüş bedeni ile çılgın bir zombiye dönüşmüştür. Korkan kadın haç çıkarır ve tanrı ve azizler adına geldiği yere dönmesini ister.

Baba önce anneyi öldürür ve yer. Şeytan çocuğa teslim olmasını söyler, çocuk reddeder; çünkü pentagon’un koruması altındadır. Şeytan güler ve çocuğa yere bir pentagon değil hiçbir büyülü özelliği olmayan “hexagon – altıgen” şekli çizdiğini söyler (geometri dersi).

İkinci dileği yerine getirdiğini, ailenin bir arada olduğunu, şimdi sıranın birinci dileğe geldiğini ve bir daha asla geometri dersinde başarısız olmayacağı için olaya olumlu yönden bakması gerektiğini söylerken baba arkadan yaklaşır ve çocuğun kafasını yakalayarak geriye çeker.

Çocuk bu durumun haksızlık olduğunu belirtir, şeytan yadsımaz, “evet” der. Bir el çocuğun boynuna uzanır ve sahne parçalanma sesleri altında kararır.

Film, Jenerik müziğinde sözleri ayna kırılması, kara kedi geçmesi, merdiven altından geçmemek, 13. Cuma’nın uğursuz olması vs gibi dini inançların yerine geçen batıl inançların insanı ne kadar aptallaştırdığını anlatan İspanyolca bir şarkı ile biter.

Koyu Katolik bir ortamda yetişen Del Toro korku hikayelerini peri masalları tarzında anlatmaktan hoşlanan bir yönetmen. Dini temaları, kusurlu ve özürlü olmayı yücelten fikirleri, yer altı ve haşarat görüntülerini kullanmayı seviyor.

Guillerme Del Toro’nun gücün sembolü olarak gördüğü canavarlara, zombilere, vampirlere, doğa üstü yaratıkları karşı da özel bir ilgisi var.

Tabii bu ilgi “Chronos” filminden başlayarak “Hellboy”, Oscar ödüllü 2006 yapımı “Pan’s Labyrinth – Pan’ın Labirenti”, 2013 bilim kurgu canavarı “Pacific Rim – Pasifik Savaşı” ve 2017 yapımı 65 milyon $ bütçeli ve 195 milyon $ gişe hasılatlı  2018 Altın Küre Ödüllü “Shape of Water” filmlerine doğru izleyici beğenisi ile paralel bir şekilde ilerliyor.

Yönetmen koyu ve doygun renkli görüntülerle anlattığı ölüme ve korkuya dayalı konuları bir espri anlayışı ile süslemeyi de ihmal etmiyor bu Ustalardan Kısa Film örneği.

 https://youtu.be/IjDP7rPFGAA

 

 

Sokak Tiyatrosu’ ndan Beyaz Ekran Tiyatrosuna

Sokak Tiyatrosu:

27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü Kutlu Olsun…

Geleneksel tiyatro yapıları dışında, açık havada, herhangi bir yerde, sokakta, parkta, meydanda oyunlar oynayan tiyatro Sokak Tiyatrosu olarak adlandırılır. 

Siyasal amaçlı olanların bazıları çok radikal olduklarından bunlara “Gerilla Tiyatrosu” adı verilmiştir. Sokak Tiyatro’ ları özellikle genç tiyatrocular tarafından gerçekleştirilen, kısa yoldan iletide bulunan ve gösteri süreleri onbeş dakikayı geçmeyen oyunları içeren topluluklardır. 

Sokak Tiyatrosu’ na örnek; Pirandello’nun “Altı Kişi Yazarını Arıyor”u ile Weiss’ın “Marat/Sade”ı

Covid-19 gölgesi altında yaşayan günümüz Dünyasında ise Sokak Tiyatro’ sunun o samimi havasından gösteriyi icra edenlerle izleyenlerin arasında fersah fersah mesafelerin olduğu on-line gösterilere geçtik.

Prestijli festivaller on-line yapılıyor. Ödül alan oyuncular yatak odalarında pijamaları ile görüntü karelerine girip verilen ödüle teşekkür ediyor.

Gerçek görsellikle sanal gerçeklik aynı olmasa gerek. Nasıl on-line eğitim yüz yüze eğitimin yerini tutamıyorsa seyircinin gözlerinin içine bakarak oynayan bir oyuncu ile görmediği izleyiciye oynayan bir oyuncunun aynı duyguları taşıması çok zor.

Benzer şekilde izleyici de parlak bir ekranda izlediği bir gösteriye ne kadar yoğunlaşabilir ki!

Umarız Pandemi etkisi altındaki bu karanlık ve soğuk günler kısa sürede sonlanır ve eski sosyal sıcaklığına kavuşur dünyamız.

En azında restoranlardan alınan yemeklerin sokakta yendiği gibi açık havada Sokak Tiyatro’ su gösterilerine dönemezmiyiz?

RSS
Follow by Email