Bir Kadın Meselesi, Une Affair de Femmes

posted in: Sinema Tarihi | 0

 

Bir Kadın Meselesi

Sinema Tarih Buluşması, Fransız Sineması

Madame Latour, Alman işgali altındaki Fransa’da tüm komşuları gibi ailesini yokluk ve sıkıntı içinde doyurmaya çalışan evli ve çocuklu bir kadındır.

Bir gün arkadaşına yardım etmek için yaptığı bir kürtaj denemesi başarılı olur.

Latour ismini duyan ve aynı operasyonu kendileri için isteyen diğer kadınlara yardım etmekte önceleri tereddüt eder fakat kolay kazancın çekiciliğine karşı koyamaz.

Ne var ki maddi açıdan ona büyük getirisi olan bu iş, Latour’un içinden çıkamayacağı bir duruma sokacaktır.

Marie-Louise Giraud’un gerçek yaşam öyküsü üzerine kurulu filmde Claude Chabrol günümüzde hala tartışılan iki sorunu işgal altındaki Fransa fonunda perdeye taşıyor. Yalnız başına mücadele veren her kadının sorunsalı ve kürtaj meselesi. Kürtaj cinayet midir,  yoksa kadın özgürlüğü sınırları içinde halan bir seçim hakkı mıdır?

“ Bir Kadın meselesi “ 1989 En İyi Yönetmen, En İyi Aktris Sezarları, 1988 Venedik Film Festivali En İyi Aktris Ödülü ve 1990 Altın Küre En İyi Yabancı Film Ödülü başta olmak üzere dünya çapında pek çok ödül almıştır.

“Bir Kadın Meselesi”

1991 Fransa

108 Dakika Renkli

Yönetmen: Claude Chabrol

Senaryo: Claude Chabrol, Colo Tavarnier

Görüntü Yönetmeni: Thirard, Jean Rebier

Kurgu: Monique Fardoulis

Müzik: Mathieu Cahbrol

Oyuncular: İsabelle Huppert, Francois Cluzet II, Marie Trintignanat, Nils Tavernier, Lolita Chammala

Yapımcı: Marin Kamitz

Claude Chabrol 1930’da Paris’te doğdu. 1950’ler boyunca Chair du Cinema Dergisi’nde sinema eleştirmenliği yapan Chabrol erken 60’lardaki yeni dalga filmlerinin arkasındaki finansal itici güç ve 1958 de çektiği ilk filmi “Le Beau Serge” ile akımın önemli isimlerinden biri haline geldi.

35 yıllık sinema kariyerinde 45 filme imza atan Chabrol insan psikolojisine odaklanan karanlık öykülerin yönetmeni olarak tanınmıştır.

 

Bir-Kadin-Meselesi
Bir Kadın Meselesi

Dünyanın Tüm Sabahları

posted in: Sinema Tarihi | 0

Dünyanın Tüm Sabahları

Tous Les Matins du Monde.

Sinema Tarih ve Müzik buluşmasında Fransız ustalardan.

Versailles Saray Bestecisi Yaşlı Marine Marais, müziğinin ruhsal fakirliğinden muzdariptir. Marais, bir başka viola da gamba virtüözü olan Mösyö de Sainte Colombe’u anımsar.

Sainte Colombe, Paris’in yozlaşmış yaşamına yüz vermemiş ve münzevi bir yaşam sürerek ikinci karısı için duyduğu aşkı melankolik kompozisyonlarına yansıtmıştır.

Saint-Colombe, Marais’yi gençliğinde yetiştirmeyi kabul etmiş, Marais ise bu inceliği onun kızlarından birini baştan çıkarak ödemiştir. Marais’in Sainte Colombe’un anlayabilmesi için yıllar gerekecektir.

Dunyanin-Tum-Sabahlari-

Eski bir Fransız özdeyişinden esinlenerek adlandırılan, “Dünyanın Tüm Sabahları” hem roman hem de film olarak çok başarılı ve eşine az rastlanır bir örnek olarak kabul gören bir baş yapıttır. Günümüz Fransız edebiyatının en önemli yazarlarından Pascal Quignard´ın en popüler kitabıdır.

Günümüzde Kült Filmler kategorisine de sokulan bu film Fransız sinemasının en önemli yapıtlarından biridir.  En iyi film ve en iyi yönetmen başta olmak üzere 7 dalda Oscar ödülü de kazanan Altın Küre ve Altın Ayı Ödüllerinde de başarısını devam ettiren “Dünyanın Tüm Sabahları” görkemli anlatımı ile müzik ve sinema ilişkisinin güzelliğini de tüm boyutlarını yeniden keşfediyor.

Dünyanın Tüm Sabahları

1991 Fransa yapımı

Süre: 115 dakika

Renkli

Yönetmen: Alain Corneau

Senaryo: Alain Corneau

Görüntü Yönetmeni: Yves Angelo

Kurgu: Marie Josephe Yoyotte

Müzik: Jordi Savali

Oyuncular: Jean-Pierre Marielle, Gerard Deperdieu, Anne Brochet, Guillaume Deperdieu, Carole Richert, Michel Boquet, Jean-Claude Dreyfus.

Film Yapım: Film Par Film, Diwali Films, DD Production, Sedif, FR3.

Alain Corneau

1943’de doğan Alain Corneau yönetmenliğe soyunmadan önce jazz müzisyenliği yaptı. Sinemaya girdiğinde ise Costa Gavras’ın asistanlığını yaptı. İlk filmi 1974 yapımı hapisteki bir uyuşturucu satıcısının hikayesini anlatan “France Societe Anonyme” ile adını duyurdu.

Karakter Gelişimi ve Senaryo

posted in: Senaryo | 0

Karakter Gelişimi ve Senaryo

Bir senaryonun en önemli elementleri karakterlerdir diyebiliriz. Çünkü karakter olamadan hikâye olmaz. Hikayeyi oluşturan ve ileriye taşıyan karakterlerdir. Karakterler önemlidir.

İster (protagonist) kahraman, ister (antagonist) düşman veya yan karakterler geliştiriyor olun, bir karakterin özü gelişimleri içindedir. Karakter Gelişimi, her harika ve unutulmaz karakterin temelidir

Karakter Gelişimi nedir diye sorarsak şöyle cevap verebiliriz. Onlara duygusal derinlik kazandırarak inandırıcı ve gerçekçi bir kurgusal karakter yaratma sürecidir. Karakterinizin insan, hayvan veya antropomorfize (İnsanı nitelikler kazandırılmış) bir nesne olması fark etmez.

Genellikler Karakter Gelişimi iki alanda olur: iç ve dış. İçsel karakter gelişimini, karakterinizin eylemleri için temel hedefleri ve motivasyonları olarak düşünebilirsiniz.

Dış gelişimde onları yaşamda oldukları kişi yapan fiziksel özellikler, mücadeleler ve yara izi vs.

İç Karakter Gelişimi, karakterinizin içinde neler olup bittiğini izler. Ve yazdığınız kişinin kafasının içindedir. Bu gelişim iç ve dış çatışmaları da yansıtacaktır.  Bu çatışmalar karaktere bazı görevler yükler. Karakter bu görevleri yerine getirmek için eylemlerde bulunacak bu eylemler başka eylemler doğuracak ve hikaye ilerleyecektir, ta ki kahraman hedefine ulaşana kadar. Bu yolda yaşanan başarısızlık ve başarı hikayenin plot noktalarını doğuracaktır.

Dış karakter gelişiminde karakterlerin hikâye ilerledikçe geçirdikleri fiziksel değişiklikleri ortaya koymak isteriz. Bu kıyafet, saç modeli, makyaj, aksesuar, silah vs gibi dış görünümü inşa eden unsurlarda ortaya çıkar. Sona giden yolculuk boyunca kız veya erkek kahraman saçlarını kazıyabilir, hanım hanımcık bir kız bir anda bir parti kızı gibi giyinebilir. “Taxi Driver” da Travis Bickle (Robert De Niro, “Terminatör” de Sarah Connor (Linda Hamilton). Bugün artık bir Kült Klasik haline gelen bu filmlerin Kahramanlarımdan Travis Bickle kendine bir misyon yükledikten sonra saçlarını kazır ve eski bir komando ceketi giyerek militer bir görünüme bürünür. Sadece bir garson kız olan Sarah Connor da oğlunu korumak ve makineleri engellemek amacına bağlandıktan sonra tüm görünümü değiştirerek bir kadın asker görünümüne bürünür.

Karakterlerinizin hikâyede ilerledikçe öz dönüşümsel olmaları gerekir. Böylece hem içlerinde olup bitenle başa çıkmalarına yardımcı olur hem de dışarıya verecekleri tepkiyi kolaylaştırır.

Deniz Yavuz’dan ‘2023, TÜRKİYE SİNEMASI VİZYON RAPORU’

posted in: Haberler | 0
Antrakt’ın önceleri haftalık olarak yayımlanan Sinema Gazetesi aracılığıyla, günümüzde de dijital olarak, 1990 yılından bugüne dek her hafta, aralıksız olarak ilgilileri ve sinema piyasasıyla paylaştığı gişe raporlarının bir yenisi, bu kez 2023 yılını kapsayan geniş raporu, sinema profesyonelleri ve ülke sinemasının girişimcileri ile araştırmacılar için derlendi. 50 sayfa, 10.947 sözcük, 24 grafik ve 27 adet tablo eşliğinde‘2023, Türkiye sinemasının vizyon raporu’ adlı bu çalışma sinema araştırmacısı, gazeteci – yazar Deniz Yavuz tarafından tamamlandı. Antrakt, 34 yıldır belirli periyotlarda kapsamlı gişe raporlaranısinema piyasasının gelişimi ve tutarlı kaydı adına gerçekleştiriyor.
İngilizce ve Türkçe olarak kaleme alınan raporun sirkülasyonunu kurumun resmi e-posta adresine yapılacak taleplerle sağlanıyor. (bilgi@antraktsinema.com adresinden talep edilebilir ve bilgi alınabilir.) Çalışma telif bedeli karşılığında, isme ya da kuruluşa özel olarak hazırlanmış PDF nüsha olarak iletiliyor. Bu tür çalışmaların desteklenmesi gerektiği düşünülerek raporlardan elde edilecek gelirin bir kısmının; 2024’ün ilk günlerinde resmi olarak kuruluşu yapılan ‘Sinema Araştırmaları Merkezi – SİAMER’e bağış olarak bırakılacağı da Antrakt tarafından açıklandı.
Raporda neler var:
Aramızdan ayrılanlar / Yıllık hasılat, bilet toplamı, artış düşüş oranları, ‘per capita’ / Yıllık film sayıları yerli yabancı, artış oranları, vizyon harici filmler / En çok bilet satışı gerçekleştirenler / Son on yılda beş yüz binlik satışı geçen film sayıları / Yakın tarihin ‘en çok’ları /Periyotlara göre bilet satış adetleri ay hafta gün, haftalık puzzle’lar / Bilet fiyatı ortalaması, yabancı ülkeler karşılaştırma /Yabancı ülkelerdeki TR. filmleri / Yabancı ülkelerdeki toplam sayılar hasılat ve bilet, top 10 / Yeni yıla başlangıç karşılaştırmaları / Sinema sayıları, lokasyon, perde, koltuk sayıları / Bölge kırılımlarına göre ve illere – ilçelere göre bilet satışları / Tarzlarına göre bilet satış adet ve yüzdeleri /Ülkelerine göre film satış adet ve yüzdeleri / Yaş sınırlandırlamalarına göre satışlar / DUB, 3D, IMAX ve MPAA’lar / Dağıtımcılar, ithalatçılar /Korku filmleri 2023 ve genel / Farklı başlıklar ve 2023 hakimiyetleri
 
 
Rapordan:
“Türkiye’deki 922 ilçenin 236’sında günümüzde film gösterimi yapılıyor. 81 ilin tamamında ise en az bir tane sinema kompleksi mevcut. Daha önce de belirttiğimiz üzere günümüzde ‘filmleri ücra topraklara götürmek’ olarak yüzleşilen dert, yerini ‘filmlere insan getirmek sorunu’na dönüşmüş durumda. Daha net söylemek gerekirse, bugün için köylere, mahallelere gezici perdelerle ya da portatif salonlar eşliğinde, tırlarla film götürmek yerine birbirinden önemli kültür salonlarına, oralarda gerçekleştirilen nitelikli gösterilere insanları taşımayı denemeli, sadece filmleri izlemeyi değil, sinemaya gitme kültürünü de yaygınlaştırmaya çalışmalıyız.”
 
“ 2023 yılında 85 milyonu aşan Türkiye nüfusuna göre sinemaya gitme oranı 0,36 oldu. Bu oran yıllık bilet satışı, nüfusunun üzerinde olan ülkelerde pandemi sonrasında da hiç 1,1 oranının altına düşmezken bütün dünyada ‘per capita’ olarak bilinen ölçü 2022’de de Türkiye için 0,42’ydi. ”
 
 
“2023’te yıllık 550 bin satış bandını aşan on il toplam senelik satışın %68’ini oluşturdu. Bu on ilde toplamda 21,1 milyon adet bilet satışı gerçekleşirken, diğer illerin toplamı 10,2’de kaldı. Aynı toplam 2022’de 22,4 milyona 13,8’di. %68’lik satış dilimini oluşturan on ilden Bursa ve Mersin yıl geçişindeki en sert düşüşü, %16’yla yaşayan iller oldular. İzmir iki yıllık dilimde sinema seyircisinin sayısını sabit tutarken Eskişehir ise 2023’te bilet satışını %1 oranında geliştirdi.”
 
 
“2023’ün sinema vizyonu takvim yılında 362 adet yerli ve yabancı menşeili sinema filmi gösterime girdi. Bu filmlerin 144 adedi Türkiye yapımlarından oluştu. Vizyona çıkan bu Türkiye yapımlarının yanı sıra eser işletme belgesi alıp 2023’te sinema gösterimi için perdeyi tercih etmeyen 58 film daha yapıldı. Bu filmlerden 15’i belgesel tarzındaydı. Herbiri otuz dakikadan uzun süreye sahip olan bu vizyon dışında kalan yapımların toplam süresi 5.305 dakika olarak hesaplandı.”
Deniz Yavuz’dan ‘2023 TÜRKİYE SİNEMASI VİZYON RAPORU’
(bilgi@antraktsinema.com adresinden talep edilebilir ve bilgi alınabilir.)
 
Deniz Yavuz
 
 
Yazar hakkında:
Deniz Yavuz
3 temmuzda, İstanbul’un Ortaköy semtinde doğdu. 2014 yılından bu yana yaşamını Muğla’nın Bodrum ilçesinde sürdürüyor. 1989 yılında Etiler Özel İdeal İlkokulu’nu bitirdi. 1990 yılında Zonguldak Atatürk Lisesi’nde 1991 yılında aynı şehirde Fener Lisesi’nde orta birinci sınıfa gitti. Orta iki ve üçüncü sınıfı İstanbul Bostancı Orta Okulu’nda tamamladı.Lise öğrenimi için Tarabya Cent Koleji’ne geçti. Lise hazırlık ve birinci sınıfı burada tamamladı. Lise ikinci ve üçüncü sınıfı Tarabya Yeni Yıldız Koleji’nde okudu ve 1996 yılında bu okuldan mezun oldu. 1994 yılında babasının çıkardığı Antrakt Sinema Gazetesi’nin künyesine idareci göreviyle girerek sinema alanındaki çalışmalarına başladı.
 
1997 yılında yetenek sınavı ile Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-Tv bölümüne girdi. Bu bölümde Zafer Doğan, Selahattin Yıldız, Ömer Saydam Uysal, Alim Şerif Onaran, Semir Aslanyürek, Bülent Vardar, Bülent Erçetin, Sabri Özaydın ve 
Onur Eroğlu’ndan sinema eğitimi aldı. 
 
Sinema yıllıkları ve kitapları yayımladı. Türkiye’de ilk kez sinema alanında düzenlenen akademisyenler toplantısını gerçekleştirdi. (2004) Festivallerde danışmanlık ve jüri üyeliği görevlerinde bulundu. 1999 yılında Rahmi Çakmak’la 50 günde, 20 bin km yol gidip, 12 bin kare fotoğraf çekerek ülkenin bütün illerinde hizmetini sürdüren sinema salonlarını arşivledi. Yurt içi ve yurt dışı film festivallerinde danışman ve jüri olarak görev aldı. Yönetmen olarak kısa filmler çekti. (‘Hayat Fani’-1998-7’, ‘Kefen’-1998-5’, ‘Şah’-1988-3’, ‘Çavuşu Kurtarmak’-1999-8’, ‘Üçleme’-1999-7’) Kısa film ve sinema filmi senaryosu yarışmaları düzenledi. (Sinema filmi senaryo yarışmaları: 1997, 1999, 2002, 2012, Kısa film senaryo yarışmaları: 2001, 2004, 2007) 
 
Türkiye’deki sinema seyirci sayıları ve gişe hasılatları üzerine yaptığı çalışmalar yurt içinde ve yurt dışında kaynak olarak kabul edildi. Türkiye sinemalarında ücretsiz olarak sinemaseverlerle buluşan Antrakt Sinema Gazetesi’ni (899 hafta/sayı) ve aylık
Antrakt Sinema Dergisi’ni (80 ay/sayı) 1997 – 2012 yılları arasında yayımladı. Babası 
Saim Yavuz ve onun ortakları Turgut Yasalar ve Hüseyin Kuzu’dan aldığı, zamanla ansiklopedileşen, öncü yayımlar Antrakt Sinema Gazetesi ve Antrakt Sinema Dergisi bünyesinde Türkiye sinema yayımcılığında bir çok ilke imza attı. Film künyeleri ve vizyon verileriyle, filmlerin gişe bilgilerini bugün de dijital arşivleme yöntemiyle aralıksız olarak muhafaza etmektedir. ‘Türkiye Sinemasının 22 Yılı’ isimli bir araştırma kitabı yazdı. 2000’li Yıllar Türkiye Sineması isimli kitabı hazırladı. 30.08.2002 tarihinde ‘Jeepers Creepers’ isimli yabancı filmin Türkiye sinemalarına dağıtımını gerçekleştirdi.
 
1996 – 2016 yılları arasında SİYAD – Sinema Yazarları Derneği’nin genel sekreterlik görevini aralıksız olarak yaptı. Bu 21 yıllık dönemde SİYAD’ın gelenekselleşen ödül törenlerinin yaratıcı yönetmenliğini Atilla Dorsay’la birlikte üstlendi. Atilla Dorsay, Mehmet Açar, Murat Özer, Tunca Arslan, Melis Behlil ve Alin Taşçıyan’ın başkanlıklarında yönetim kurullarında yer aldı. 
 
2002 yılında kültür, sanat, turizm ve eğlence alanında faliyet gösteren Bebek isimli limited şirketi kurdu ve 2011 yılında şirketin ilk film yapımı olan ‘1980’li Yıllarda Sinemamızda “Kadınlar”’ adlı belgeseli yaptı. Şirketi ile resmi yayıncı sertifikası ve film yapımcı belgesi aldı. 
 
Uluslararası veri değerlendirme ve araştırma kuruluşu Comscore’u (Rentrak – International Box Office Essentials) Türkiye sinema sektörüne kazandırdı ve 2012 yılından beri bu kurumun Türkiye temsilciliği ve genel müdürlüğünü yürütüyor. Türkiye sinema sektörünün gişe verilerini arşivleyerek sektör içine raporlayan tek bağımsız ve resmi kurum Antrakt’ın genel yönetmenlik görevini sürdürmektedir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2020 yılında kurduğu İstanbul Turizm Platform’u Kültür-Sanat Komisyonu üyesidir. Avrupa’da çalışmalarını sürdüren MediaSalles ve European Audiovisual Observatory’nin resmi üyesi olan Deniz Yavuz, Türkiye sinema verilerini bu platformlarda çalışmalarıyla temsil etmektedir.
 
Kendi şirketi bünyesinde festival, sinema proje – eğitimleri ve sinema filmi prodüksiyonları gerçekleştirmektedir. Antrakt’ın internet sitesine sinema yazıları yazar ve sinema piyasası alanında araştırmalar yayımlar. Babası Saim Yavuz’un sahibi olduğu Çorlu Leya Sineması (1996), Çanakkale Leya Sineması (1997) ve Levent Kültür Merkezi (1999)’nde görevli olarak çalıştı. Sinema alanındaki çalışmalarının yanı sıra yeme-içme ve eğlence sektöründe de çeşitli işletmeler açtı, çalıştırdı. Karaköy Lokantası (2000) ve ‘Dirty’ (2006) isimli gece kulübünün kurucusudur. Annesi Ayşe Sema’nın, döneminin öncü mekanlarından Zencefil (1992-1993), Safran (1994-1995-2004-2005) ve Kestane (1995-1999) gibi işletmelerde garsonluk, işletmecilik ve ortaklık görevlerinde bulundu. Profesyonel futbolcu ve satranç lisansları bulunan ve İngilizce bilen Deniz Yavuz’un iki oğlu var.
 
• Türk Filmleri Sözlüğü 1997-2002 4. Cilt / ‘Yayıma hazırlayan’ (Agah Özgüç’ün)
• 1997-2012 Antrakt Sinema Gazetesi (780 sayı) / ‘Yayımcı – Genel yönetmen’ (Özgür Şeyben’le’)
• 1997-2010 Antrakt Sinema Gazetesi (12 sayı) / ‘Yayımcı – Genel yönetmen’ (Burçak Evren’le)
• Analysis of the Turkish Film Industry- Berlinale – 2001 / ‘Editör’ (Kadri Yurdatap’la)
• Analysis of the Turkish Film Industry- Berlinale – 2002 / ‘Editör’ (Kadri Yurdatap’la)
• Türk Sinemasının Doğum Günü – 2003 / ‘Yayıma hazırlayan’ (Burçak Evren’in)
• 1. Bursa İpekyolu Film Festivali – 2006 / Festival Danışmanı
• 2. Bursa İpekyolu Film Festivali – 2007 / Festival Danışmanı 
• Turkish Films in Berlin – 2008 / ‘Editör’ (Kadri Yurdatap’la)
• 1980’li Yıllarda Sinemamızda “Kadınlar” – 2011 / Yapımcı (İlhami Algör’ün)
• Darbeli Düşler: 80’lı Yıllar Türkiye Sineması – 2011 / Yayım yönetmeni (Özgür Şeyben’in)
• 48. Antalya Altın Portakal Film Festivali – 2011 / Festival Katalog Editörü
• 49. Antalya Altın Portakal Film Festivali – 2012 / Festival Katalog Editörü
• HD Sinematografi – Haziran 2012 / ‘Yayın Koordinatörü’ (Sema Hürmüz Fener’in)
• Her Şeye Rağmen Ayakta: 90’lı Yıllar Türkiye Sineması – 2012 / Yayım yönetmeni (Şükran K. Esen’in)
• Türkiye Sinemasının 22 Yılı – 2012 / Yazar
• Yeni Bir Yüzyıla Merhaba: 2000’li yıllar Türkiye Sineması – 2012 / Editör
• 50. Antalya Altın Portakal Film Festivali – 2013 / Festival Katalog Editörü (Melike Işık Durmaz’la)
• Turkey Filming Guide Book – 2014 / ‘Yayıma hazırlayan’
• 52. Antalya Altın Portakal Film Festivali – 2015 / Festival Katalog Editörü
• 52. Antalya Altın Portakal Film Festivali – 2015 / Festival Danışmanı 
• Türkiye Sinemasının Dijital Serüvenindeki Son Beş Yıl – Ekim 2016 / Yazar
• 53. Antalya Altın Portakal Film Festivali – 2016 / Festival Ulusal Danışmanı 
• Bahçeşehir Üniversitesi Yapımcılık Akademisi – 2018 / Eğitmen

Sinema Senaryolarında diyalog

posted in: Senaryo | 0

Sinema Senaryolarında diyalog

Önemi ve anlamı üzerine bazı ipuçları.

Sinema görsel bir anlatım olmasına rağmen Sinema Senaryolarında diyalog senaryonun en önemli unsurlarından biridir. İnsan jest ve mimiklerin yanı sıra ağzından çıkan ses ve kelimelerle iletişim kurar. Bir filmde yer alan karakterler ses, söz, jest ve mimik bütünlüğü içinde kendilerini ifade ederler. Sinemanın en görsel türlerinde bile diyalogların işlevi vardır. Hatta sessiz filmlerde bile mimikler ve ara yazılarla aktarılan bir çeşit diyalog olduğunu söyleyebiliriz.

Diyaloglar film senaryosunun dramatizmini oluşturan kahramanların kendilerini ifade etmesine sağlar ve giriştikleri değişik işlemleri anlamamıza yardımcı olur.

Filmin konuşma örgüsü izleyicinin bireysel belleğine hitap ettiği için günlük yaşamın konuşma örgüsüne benzerlik gösterir ama yaşamsal gerçeklik ile filmsel gerçeklik birbirinden farklıdır…

Tiyatro hikayesi diyaloglarla gelişirken, söz sinemada çok daha ekonomik kullanılır.

Sinema senaryolarında diyalog’ lar tiyatro ve edebi eserden farklı olduğu- bir yerde buna avantajı da diyebiliriz – bu nokta çok önemlidir. Çünkü sinema, tiyatro veya romanın diyaloglarla ifade edebileceği birçok şeyi görsel anlatımla ifade edebilir. Senaryo yazarı az sözle çok şey anlatabilir; özlü, anlamlı, betimsel ve dinamik diyalogların seçimi yazarın işini çok kolaylaştıracaktır

Sinemada tüm eylemler bir hedefe ulaşmak için yapılır.

Karakterinizi gerekli olmadıkça konuşturmayın; amatörlerin yaptığı en büyük hatalardan biri budur. Sadece bir sahnede oldukları için konuşan karakterler yaratmaktır.

Sinema Senaryolarında diyalog’lar, gerçek hayattaki gibi rastlantısal, konunun dışına çıkan, tekrarlayan ve çoğu zaman gereksiz konuşmalar değildir. Dramatik diyaloglar planlı ve amaçlı bir şekilde düzenlenir.

Karakterlerin ne söyledikleri değil, ne yaptıkları önemlidir.

Örneğin çapkın bir karakter ilişkide olduğu değişik kadınlara “seni seviyorum” diyebilir. Ancak onu tanımlayan eylemleridir.

Dramalarda yalan söylemek iyidir.  Yalan söyleyen diyaloglar seyirci  açısında her zaman ilginçtir. Çünkü izleyici için karşı tarafın bu yalanı  anlayıp anlamayacağını öğrenmek bir merak kaynağıdır. Merak da izleyiciyi olaya bağlı tutar.

Çatışma; Sinema senaryolarında diyalog kurmanın en kolay yollarından biri çatışmadır. Sinemanın anlatımı çatışmaya dayanır; bir karakter bir şey isterken diğer karakter başka bir şey ister ve bu da hikayeyi ilerletir.

“Sözcükleri savurmayın, koruyun” Lajos Egri

Belgesel Filmler ve Türleri

posted in: Senaryo | 0

Belgesel Filmler

Belgesel senaryoları da kurmaca uzun- kısa metraj film senaryolarında kullanılan ana kurallara dayanarak yazılır ama belgesellerin doğalarından gelen kendilerine has bazı farklılıkları vardır.

Belgesel Filmler kurmaca olmayan gerçeklere dayanır; gerçek olaylar, gerçek duygular, gerçek insanlar, kültürler anlatılır. Belgesel senaryoları daha esnektir, kurmaca film senaryolarının yazımında kullanılan izleyicinin tüm ilgisini yakalamak amacıyla tasarlanmış sıkı kurallar, ön kabuller, belgesel senaryolarında yoktur. Bir belgesel kalbinde o filmi yapmanın amacı olan bir mesaj taşımakla beraber gerçek dünyada geçerli olan kurallara uyar.

Birçok belgeselciye göre belgesel yapımı kendinden gelişen organik bir prosestir ve filmci olayları yaşarken filmini yapar. Özellikle filmci kendi kontrolu dışında cereyan eden olayları – siyasi miting, kalkışma, protesto, gösteri, doğa olayı vs gibi – kaydediyorsa elindeki yazılı metnin –eğer varsa- pek değer taşımayacağı iddia edilir.

Önceden yazılmış bir senaryo, iyi bir film ile kötü bir film arasındaki farkı yaratan ana etkendir diye düşünmekte yarar vardır. Senaryo bir yolculuğu çıkarken yanınıza aldığınız haritaya benzer; yolculuk esnasında karşılaşacağınız engelleri, sürprizleri aşmak için kullanılır. Yaptığınız çalışmaları birleştirerek hikâyeyi oluşturur ve bazen sapılacak ikinci veya üçüncü bir yol olduğunu göstererek yazarı yolculuk boyunca kaybolmaktan korur.

Senaryo sorunsalının ardından şöyle bir soru da sorabiliriz; Belgesellerin doğru olması gerekir mi?

Gerçeğin, bilginin veya gerçekliğin ne olduğu konusunda hemfikir olamadığımızdan, belgesel film yapımcılarının bu konudaki tercihleri değişik olabilir.

Bu bağlamda sinema kuramcıları Belgesel Filmleri türlere ayırarak sorunsalı çözmeyi tercih etmişlerdir.

Belgesel film yapımcılarının gerçeği iletmek için kullandıkları yönteme göre belgeselleri altı alt türe kategorize etmek mümkündür.

Şiirsel Belgesel

Bu Belgesel Filmler ‘de bir hikâyeyi oluşturmak için geleneksel olarak kullanılan doğrusal hikâye akışı terk edilmiştir. Mekânsal özellikler, ritim, tempo, akış tonu gibi özelliklerden yararlanılarak görüntüler arasında bağlantı kurularak hikâye anlatılır.

Açıklayıcı Belgesel

İlk kez 1920’lerde şiirsel belgeselle birlikte ortaya çıkan bir türdür. İzleyiciye sunulacak belirli bir argüman veya bakış açısı çerçevesinde ilerler. Genel olarak, yukardan bakan otoriter bir sestir. Anlatılanın gerçekten doğru olduğunu kanıtlayan görüntülerle hikâye izleyiciye taşınır.

Propaganda belgeselleri bu türe örnek gösterilebilir.

Gözlemsel Belgesel

“Cinema Verite – Gerçekçi Sinema” hareketi tarafından desteklenen bir Belgesel Film türüdür.  Kameranın konularını kesintisiz olarak yakalamasına izin vererek gerçeği gözlemleyen ve izleyiciye aktaran bir türdür. 

Katılımcı Belgesel

Her etkinin bir tepkisi vardır. Doğrudan Sinema’nın müdahale etmeden gözlem tarzı ile hikâye aktarımı ortaya çıkınca, tam tersi bir duyarlılık da ortaya çıktı. Katılımcı belgesellerde film yapımcısı, denekler ile röportaj yaparak izleyici de hikâyeye katılmaya davet eder.

Refleksif Belgesel

Alt türlerin en Brecht’cisi olan refleksif belgesel, film yapımcısının özneyle olan ilişkisiyle değil izleyiciyle olan ilişkisiyle ilgilidir. Perdenin arkasındaki erkeği (veya kadını) seyirciye göstererek doğrudan hikâyeye katılmasını sağlar.

Dramatik Belgesel

1980’lerde refleksif alt türle birlikte ortaya çıkan dramatik belgesel, gerçeği göreceli olarak vurgular ve film yapımcısı konuyu kişisel olarak ele almayı tercih eder. Yani oyuncular ve kostümler düzenlenmiş mekanlar kullanarak bir olayı – örneğin tarihsel bir olayı- canlandırır.

Bu türün ülkemizde en iyi örneklerini veren Yönetmen Tolga Örnek’ tir. 

Tolga Örnek
Hititler

“Hititler”, 2001 ve “Gelibolu” 2005 belgeselleri.

Tabii bu türlerin hepsinden birer parça alarak karışık olarak kullanılan Hibrid belgesel diyebileceğimiz bir türde Belgesel Filmler mevcuttur.

Kaynakça: Introduction to Documentary, Bill Nichols

 

 

Andrei Tarkovsky’nin en beğendiği 10 film

posted in: Film Yönetimi | 0

10 Movies Andrei Tarkovsky’nin liked best:

  1. Le Journal d’un curé de campagne (Robert Bresson, 1951)
  2. Winter Light (Ingmar Bergman, 1963)
  3. Nazarin (Luis Buñuel, 1959)
  4. Wild Strawberries (Ingmar Bergman, 1957)
  5. City Lights (Charlie Chaplin, 1931)
  6. Ugetsu Monogatari (Kenji Mizoguchi, 1953)
  7. Seven Samurai (Akira Kurosawa, 1954)
  8. Persona (Ingmar Bergman, 1966)
  9. Mouchette (Robert Bresson, 1967)
  10. Woman of the Dunes (Hiroshi Teshigahara, 1964)

 

 

Federico Fellini’nin En beğendiği 10 Film.

posted in: Film Yönetimi | 0
  1. The Circus/City Lights/Monsieur Verdoux (1928, 1931, 1947, Charlie Chaplin)
  2. Any Marx Brothers or Laurel and Hardy films
  3. Stagecoach (1939, John Ford)
  4. Rashomon (1950, Akira Kurosawa)
  5. The Discreet Charm of the Bourgeoisie (1972, Luis Buñuel)
  6. 2001: A Space Odyssey (1968, Stanley Kubrick)
  7. Paisan (1946, Roberto Rossellini)
  8. The Birds (1963, Alfred Hitchcock)
  9. Wild Strawberries (1957, Ingmar Bergman)
  10. 8 1/2 (1963, Federico Fellini)

Sinema görüntülerinde renk baskınlığı neden yapılır; Renklerin anlamı.

posted in: Film Yönetimi | 0

Sinema görüntülerinde renk baskınlığı

Görüntü üzerinde etkin olan faktörlerden biri de kuşkusuz renktir.  Renklerin izleyicilerde değişik duygular yaratabilme gücünden yararlanarak görüntü renkleri ile oynamak film çekimlerinde sıklıkla yapılan uygulamalardan biridir. Bir film hikayenin anlatmak istediğine bağlı olarak bütünüyle  belirli bir renk dengesinde hazırlanabileceği,  belirli sahneleri yine dramatik yapıya bağlı olarak belli renklere boyanabilir.

Sinema görüntülerinde kullanılan sıcak (sarı, kırmızı, yeşil vs.) renkler çekici soğuk (mavi, cyan, gri vs.) renkler ise itici renklerdir.

Ayrıca bir hikâye geçmişe döndüğünde belirli bir renk dengesi örneğin; sıklıkla sepya veya sarı, bazen siyah-beyaz bu dönemi vurgulamak için kullanılır. Bazen bir filtre yardımı ile de sahneye tümüyle bir renk baskınlığı vermek olasıdır.

BEYAZ: Sinema görüntülerinde en olumlu renk beyazdır. Başlangıcı, henüz yazılmamış boş bir sayfayı temsil eder. Bekaretin de sembolü beyazdır.

Sinema-goruntulerinde-beyaz

SİYAH: En koyu renktir ve bitiş, yok oluş ve vazgeçmek demektir. Hikâyenin son sayfasıdır, artık yazacak hiçbir şey kalmamıştır. Renk seçiminde ise aşırı duygu ve davranışların dizginlenmesini temsil eder. “Cool ve ince görünme arzusu dışında” siyahı seçen insanlar kendi kaderlerine isyan ederken, hayatta hiçbir şeyin istedikleri gibi olmadığını düşünürler. Sinema görüntülerinde en çok tercih edilen renklerden biridir.

Sinema-goruntulerinde-siyah

MAVİ: Uzun süre gökyüzüne bakan insanların bedeninde mutluluk verici serotonin hormonunun salgılandığı bilimsel bir gerçektir. Mavi renk kan basıncın, solunum hızını ve kalp atışlarını düşürür. Mavi renge bakan kişilerin bedeninde bir rahatlama ve gevşeme gözlenir. Sinemada mavi genellikle soğuk renkler kategorisine girer.

Sinema-goruntulerinde-mavi

KIRMIZI: Enerji demektir, hayatı temsil eder. Kan basıncını yükseltir, solunumu ve kalp atışlarını hızlandırır.

Arzu, şehvet, cinsel istek demektir. Salgıları ve sinir sistemini etkilediği için güçlü libido, kazanma ve ilerleme isteği, güç ve kontrol arzusu demektir. Sembolik olarak savaş ve zafer için dökülen kan demektir. Bu açıdan erkekliği de temsil ettiğini düşünebiliriz. Fiziksel ve sinirsel bitkinlik, cinsel gücün kaybedilmesi reddedilmiş kırmızı ile ilişkilendirilir.

YEŞİL: Sinema görüntülerinde yeşil renk güven, kendine saygı ve kendi değerlerine odaklanma ve tutarlılığı temsil eder. Sembolik olarak kökenlerine bağlılık, gurur ve değişmezlik demektir. Demek ki Yeşil rengin içinde var olan gerilim kişinin gurur duygusunu güçlendirerek dış etkilere karşı bir duvar oluşturmasına yol açar. Bu korumacılık eleştiri, mantık, hafıza, ifade gibi değerleri geliştirerek kişinin kendisi ve başkaları için üretken yaşam beklentisi yaratır. Yeşil seven kişilerin sıklıkla gastrit, ülser gibi sindirim sistemi hastalıkları yaşamalarının sebebi bir yerde bu kontrolcü yaklaşımdan gelir.

Brian-De-Palma

SARI: Işık (güneş) ve neşeyi yansıtan parlak bir renktir. Kaygısızlığı ve psikolojik olarak rahatlamayı temsil eder. Kırmızı gibi uyarıcı bir renktir; kan basıncını artırır, solunum ve kalp atışlarını hızlandırır. Fakat bu durum kırmızı kadar yoğun ve kalıcı değildir. Sembolik olarak güneşe davet, neşe ve mutluluk demektir.

Sinema-goruntulerinde

MOR: Kırmızı ve mavinin karışımından oluşan mor bu her iki rengin özelliklerini kendinde toplamıştır. Kırmızının heyecanını ve mavinin teslimiyetini birleştirerek özdeşleşmeyi temsil eder.

Moru seven kişiler kendi kişilikleri ile başkalarını kolayca etkilerken ilişki kurmaya da çok yatkındırlar. Fakat bu durum kişiyi sorumsuzluk duygusuna iten bir güdü olarak da düşünülebilir. Dolayısıyla yetişkin olmayan kişiler (çocuklar) dünyayı bir ölçüde olağan dışı kabul ettikleri için moru çok severler. Duygusal tutarsızlıklar taşıyan yetişkinlerin çoğu da etraflarını gerçek dışı bir dünya ile çevreledikleri için moru tercih ederler.

Sinema-goruntulerinde-mor

KAHVERENGİ: Sarı ve kırmızının karışımıdır. Bu renkte artık kırmızının güçlü etkisi azalmıştır, bedenle direkt ilişki olarak duyumsal durumu betimler. Bir şeylerin yokluğunu, güvensizliği, fiziksel ve ruhsal doyumsuzluğu hisseden insanlar kahverengiyi tercih ederler. Köklerin, ailenin, yuvanın önemini vurgulayan bir renktir.


Sinema-goruntulerinde-kahve

GRİ: Belirleyici özelliği olamayan, nötr bir renktir. Zıtlıklar birbirinden ayırarak, sınırı ifade eder 

95. Oscar Ödülleri’nde Uluslararası Uzun Metrajlı Film dalında yarışacak iki ilginç film.

posted in: Sema Fener Yazıları | 0

“The Blue Caftan”  En İyi Uluslararası Uzun Metrajlı Film Ödülü’ Fas  adayı.

95. Oscar Ödülleri’nde ilginç filmlerin başında bu şaşırtıcı derecede sıcak bir gay hikayesi geliyor.

Fas’ta İşlettikleri elbise dükkanını devam ettirmekte zorluk çeken yaşlı bir çift, genç bir çırağı işe alırlar. Bu genç çırak işe başladığında ağzından çıkan ilk kelimelerden biri “Hızlı çalışıyorum” olur. Bu aynı zamanda “Mavi Kaftan” ın yönetmeni Maryam  Touzani’nin yaklaşımını da tanımlıyor; Touzani, basit öncülünü o kadar hızlı bir şekilde kuruyor ki, tüm filmi beş dakika içinde çözdüğünüzü düşünebilirsiniz. Karısıyla para konusunda kavga eden içine kapalı bir eşcinsel terzi, bu genç adama akıl hocalığı yapmaya başlar.

Ancak bu öncülü statükoyu havaya uçurmak için kullanmak yerine, Touzani titizlikle geriye doğru çalışıyor ve bu ilişkilerde tahmin edebileceğimizden çok daha fazlası olduğunu gösteriyor. Ve neredeyse her fırsatta beklentileri altüst eden şaşırtıcı derecede sıcak bir hikâye yaratıyor. “Mavi Kaftan”, cinselliğini geç keşfeden eşcinsel bir adam hakkında bir film olsa da, özündeki aşk hikayesi gerçekten onunla karısı arasında bir hikaye; birlikte geçirilen bir ömür boyunca oluşabilecek arkadaşlık ve anlayışla ilgili. Touzani’nin kaçınılmaz ikinci sınıf özelliği,  evlilik kurumunun bir savunması; bir ömür boyunca bir insan diğerinin bilmediği yeni özelliklerini keşfedebilir

Yönetmen: Maryam Touzani

“The Blue Caftan”

“Joyland” Pakistan’ın 95. Oscar Ödülleri Uluslararası Uzun Metrajlı Film Adayı da bir gey hikâyesi.

Filmde Ali Junejo, yedek dansçı olarak işe girdikten sonra trans bir sanatçıya (Alina Khan) aşık olan evli bir adamı canlandırıyor. Bastırılmış duyguların hassas ve çoğu zaman üzücü bir portresi olan  “Joyland” hikayesinde kahraman içten gelen arzularıyla uzlaştıkça duygusal bir katarsise  dönüşür  

“Joyland”, Saim Sadiq’in ilk uzun metrajlı yönetmenlik denemesinde yazıp yönettiği 2022 yapımı Urduca ve Pencapça drama filmi. Filmde Ali Junejo, Rasti Farooq, Alina Khan, Sarwat Gilani ve Salmaan Peerzada rol alıyor.

Dünya prömiyerini 23 Mayıs 2022’de Cannes Film Festivali’nde Caméra d’Or için yarıştığı ‘Un Certain Regard – Belirli Bir Bakış’ bölümünde yaptı. Böylece “Joyland”, Cannes Film Festivali’nde prömiyeri yapılan ilk Pakistan filmi oldu ve gösteriminden sonra ayakta alkışlandı. Ayrıca festivalde en iyi LGBTQ, queer veya feminist temalı film dalında Jüri Ödülü ile Queer Palm ödülü kazandı. 

Pakistan’da eş cinsellik yasaklanmış olsa da Film, 18 Kasım 2022’de Pakistan’da gösterime girdi.  Akademi Ödülleri’nde En İyi Uluslararası Uzun Metraj Film dalında Pakistan’ı temsil ediyor.

Oyuncular: Lubna Azabal, Saleh Bakri, Ayoub Missioui

2022 Cannes Film Festivali, Belirli Bir Bakış FIPRESCI Ödülü

2022 Vancouver Uluslararası Film Festivali Panorama İzleyici Ödülü

“Joyland”