Konuşmak Nedir? Niçin Konuşuruz?

Konuşmak gereksinimdir.

konuşmakweb

 

Konuşmanın da nedenleri vardır. Nedensiz konuşma olmaz.

1 – Varlığımızı kanıtlamak için konuşuruz.

2 – Benliğimizi kabul ettirmek için konuşuruz

3 – Doyum sağlamak için konuşuruz

4 – Toplumsal ilişki için konuşuruz

5 – Çevremizi denetim aklına almak için konuşuruz.

6 – Etkileşim için konuşuruz.

7 – Gereksinimlerimizi gidermek için konuşuruz.

8 – Düşünce, duygu ve isteklerimizi bildirmek için konuşuruz.

Konuşmak ve Kusurları

Konuşmanın da bir hızı vardır. Bu hız ortalama dakikada 125 ile 175 sözcük arasındadır. Hızlı konuşmak meziyet değildir. Anlamlı ve anlaşılır biçimde konuşmak gerekir.

Konuşmanın da kusurları vardır;

1 – Tempo kusuru. (Çok hızlı ya da çok yavaş konuşmak)

2 – Tartım kusuru.(Sözcükleri yayarak ve uzatarak ya da kesik kesik söylemek)

3 – Tekdüze konuşmak.(Tonlamasız aynı ses tonu ile konuşmak)

4 – Yanlış ve yersiz duraklamalar yapmak.

5 – Konuşma tartımında değişimler yapmamak.

6 – Sürekli nidalar çıkarmak ve sesli susmalar yapmak.

Konuşmak ve TELAFFUZ Kusurları

1 – (R) sesi yerine (ğ) sesi çıkarmak

2 – (R) sesini titretmek

3 – Kekemelik

4 – Bazı harfleri yutmak

5 – Son harfleri belirsizce söylemek

6 – Bazı kelimelere başına, ortasına, ya da sonuna harf eklemek

7 – Sesi titretmek

8 – Yapmacık konuşmak

9 – Hızlı konuşmak.

10 – Diyalekt (Tüm diyalektler-lehçeler-yöresel söylemler) Diyalekt kusurlarıdır.

Yukarıdakilerden her hangi birinden kusurlu olan oyuncular düzenli ve sistemli bir çalışma ile bu kusurlarından kurtulduklarını görebilirler.

Uygulama:

Sesli bir harfi yavaş yavaş, soluğunuz bitinceye kadar çıkartınız. Örneğin E,  ya da O, ya da A, sesini önce soluk bitinceye kadar, sonra, soluk bitinceye kadar ekonomik kullanmak adına sesli harfi 10 kez çıkarınız. Yavaş çıkarınız, hızlı çıkarınız. Süreyi istediğiniz kadar azaltıp çoğaltabilirsiniz. Süreyi çoğaltmak çalışmanın başarısını gösterir.

Uygulama:

A ve E sesini, sesin şiddetini azaltıp çoğaltarak tekrarlayınız.

Uygulama

Sessiz harflere sesli harf ilave ederek her biri ile gülme temrini (çalışmasını) yapınız. Örneğin; He, Ha, Hü, Hah, hıh, hoh, ba, cö, çi, du, vs.

 Uygulama:

Derin soluk alarak yumuşak bir sesle ıslık sesi çıkarıp soluğu bırakınız. Tekrarında Soluğu bırakırken dudaklarınızı kapayınız.

 Uygulama:

Denin soluk alınız. Soluk verirken M harfini mırıldanınız. Sonra N harfini mırıldanınız.

 Uygulama:

Dra, dre, dri, drö, dru, drü, dro, drı seslerini her gün ortalama 20 dakika tekrarlayınız. Gırtlakta olagelen ses, boğaz, ağız ve burun boşluklarında büyüyüp birbirinden ayrı ses ve sözcükler oluşturur.

 Uygulama:

Bir açık pencereden derin soluk alınız. Burnunuzdan aldığınız soluğu ağzınız açık olarak boşaltınız. Aynı uygulamayı ağzınız açık yapınız. Ortalama 10 kez uygulayınız.

 Uygulama:

Bir elinizi duvara dayayarak diyaframdan derin soluk alınız ve sayabildiğiniz kadar sayınız ve bütün gücünüzle de duvarı itiniz. Bu gayretin, bu çabanın sonunda ne kadar kuvvetli ses çıkarıyorsunuz bunu gözlemleyiniz.

 

iphone ve ipad gibi cihazların kısa film çekiminde kullanılması

iphone, ipad gibi cihazların günümüzde (3G’den bu yana) neredeyse tümü video çekebilir.

Akıllı telefonlar kullanılarak (iPhone, Samsung Galaxy, Nokia, HTC, GoPro, vs.) bir çok kısa film çekilmekte ve bunların bazıları ödül kazanmaktadır.

iPhone Film festivali’ne akıllı telefonlarla çektiğiniz filmleri gönderebilirsiniz.

www.iphoneff.com adresindeki siteye girerseniz burada akıllı telefonlarla çekilmiş bir çok film, müzik video, belgesel, animasyon örneklerini bulabilirsiniz.

F/2.4 açıklıkta 30 kare/sn kayıt yapan 8megapiksel bir kamera ile 1080p tam HD ve 4K (Ultra HD) kayıt yapıp kurgulayarak istediğiniz kısa filmi çekebilirsiniz. En büyük artıları Wi-fi veya cep telefonu bağlantısıyla görüntüleri amında web üzerinde yayınlama, sosyal medyada paylaşma olanağı sunmalarıdır.

Apple ürünleri başta olmak üzere film yapımında kullanılabilecek bir çok aplikasyon  (örneğin kurgu yapmak, kamera görüntülerini birleştirmek, tesadüfen kaydedilen görüntüleri kareden silmek vs ) bu cihazlara yüklenmiştir. Samsung’un ürettiği bazı modellerde 10x optik zoom özelliği vardır.

Boyutu hayli küçük olan algılayıcıları belirli kalitede görüntü yakalarken özellikle düşük ışık şartlarında dijital gren (Gürültü-Noise) oluşması, küçük objektifleri, çoğunda optik zoom olmaması problemleridir. Fakat iphone ve ipad’lerle çalışmayı kolaylaştıracak ve daha iyi görüntüler vermeyi sağlayacak birçok aksesuar piyasayı kaplamıştır adeta.

İphone’ların kullanımı özellikle tutuş kolaylığı açısında ipad’den daha rahattır.

Arzu edersiniz iphone’da kaydedip ipad’e transfer ederek kurgu yapabilirsiniz. Bazı iphone’lar 120 kare/sn – 240kare/sn hızda yavaş hareketli (slow motion) çekim yapabilirler ve 128Gb civarı hafızaya sahiptirler. Üç-ayak üzerine bağlanabilirler, örneğin; ‘Joby Grip Tight Stand’ esnek bir Gorillapod ile birlikte gelir ve bacakları mobilyalara sarılabildiği gibi uzatılarak elde yapılan çekimlerde ‘grip’ olarak kullanılabilir.

İphone ipad’lerin geniş açılı objektifleri yoktur fakat adaptör yardımı ile geniş açı, telefoto veya macro objektifleri takabilirsiniz. Geniş açı objektiflerle yakından çekim yaparak ilave bir görüntü stabilizasyonu sağlamak mümkündür. ‘Olloclip’ adaptor çıplak iphone’larla kullanılabilen bir adaptördür. Eğer objektif adaptörü ilave edilmiş bir kılılf alırsanız daha fazla seçiminiz olur. ‘ALMmCAMLITE’ mikrofon, ışık, üç-ayak  takılabilen bir yuvası olan metal bir kılıftır. Başlangıç Kit’inde geniş açı/ makro objektif  yer alır ve bir SLR adaptörü ile profesyonel objektifleri de takmak mümkün olur.

‘iOgrapher’ hafif ve ucuz bir kılıftır. Hem ipad hem de iphone ile kullanılabilir. Telefonun yerleştirildiği bir kulp şeklindeki çerçevelerinden tutarak çekim yapmayı kolaylaştırır. Mikrofon, ışık ve üç-ayak bağlama yuvaları vardır.

‘Padcaster’ daha ağır, pahalı fakat profesyonel alüminyumdan yapılma bir kılıftır. Mikrofon, geniş açı objektif ve SLR objektifleri takmaya yarayacak bir adaptörden oluşan paket halinde satılıyor.

Sesi geliştirmek için ayrı mikrofon kullanmak gerekir. ‘Rode Smartlav’ mikrofon özellikle akıllı telefonlar ve tabletler için geliştirilmiştir. Bir adaptör yardımıyla bağlanan standart bir mikrofonda kullanılabilir ama kaydedilen ses seviyesi düşük kalır.

Daha kaliteli mikrofonlar olan ‘Rode VideoMic’ veya ‘VideoMic Pro’, ‘iOgrapher’ veya ‘Padcaster’ a bağlanarak daha iyi ses elde edilmesini sağlar.

‘İRig PRE’ mikrofondan kameraya gelen sesi yükseltici görevini görür.

‘Steadicam Smoothee’ ise akıllı telefonlar ve tabletler için üretilmiş küçük bir görüntü sabitleyicidir.

 

“Raşomon” ve Akira Kurosawa

Raşomon

“Raşomon – Rashomon”, 1950

Yüönetmen: Akira Kurosawa, Senaryo: Akira Kurosawa, Görüntü: Kazuo Matsuyama, Müzik: Takashi Matsuyama, Oyuncular: Toshiro Mufine, Machiko Kyo, Takashi Shimura

Süre: 83dakika

Menşe: Japon

Gerçek bir samuray ailesinden gelen Akira Kurosawa, 1910 yılında Tokyo’da doğdu. Askeri akademide savaş sanatları öğretmeni olan babasının disiplini altında yetişti. Kendo, eskrim, gibi savaş sanatları eğitiminin yanısıra, meditasyon, resim ve kaligrafi eğitimi gördü.

Akira Kurosawa kariyerine metin yazarı ve sessiz film yorumcusu olarak başladı. Ardından Tho Film Şirketinde yönetmen yardımcılığı yapıp senarist olarak çalıştı. 1943’te senaryosunu yazmış olduğu “Sugata Sanshiro-Judo Destanı” adlı film ilk yönetmenlik denemesidir. Film, Japon sansürü tarafından ‘İngiliz-Amerikan’ yanlısı bulunarak yasaklandığı gibi İkinci Dünya Savaşının ardından Amerika’da gösterilmek istendiğinde feodal fikirleri övdüğü gerekçesiyle Amerikan Sansür Kurumu tarafından da yasaklandı.

Gerçek çok değişkendir, görecedir, kişilere ve çıkarlara, bakış açılarına, insanların görmek istediklerine göre değişir.  Olayı dinleyen yabancının da dediği gibi “insanlar hoşlanmadıkları şeyleri hemen unutmak isterler…”

“Raşomon”, dört ayrı bakış açısını kullanarak kurgulanan senaryosu ile tek gerçekten yola çıkarak sayısız gerçeğe ulaşmaktadır. Bu, “tek gerçek” inancına dayanan batı ussallığını da bir anlamda yadsıyan bir durumdur.

Film belirsiz bir dönemde, Kyoto kenti yakınlarındaki Raşo Tapınağı önünde başlayan bir öyküyü anlatır. Alacakaranlıkta, çok şiddetli yağmur altında bir rahiple bir yabancının yanına gelen oduncu inanılmaz bir öykü anlatır; ormanda çevreyi haraca kesen bir haydut bir Samuray’ı esir almış karısına tecavüz ettikten sonra onu öldürmüştür.

Düşsel bir mahkemenin önünde oduncu, haydut, tecavüze uğrayan kadın ve ölen Samuray’ın ruhu her biri olayı farklı şekilde anlatacaklardır.

Japon edebiyatından iki öyküyü iç içe geçirerek sinemaya uyarladığı “Raşomon – Rashomon”un, 1951 yılında Venedik Film Festivali’nde ‘En İyi Film’ seçilip Altın Arslan’ı, ardından ‘En İyi Yabancı Film’ kategorisinde Oscar ödülünü alması, Akira Kurosawa‘nın, o ana kadar hiç bilinmeyen Japon sinemasını dünyaya tanıtan yönetmen olarak adlandırılmasını sağladı.

Akira Kurosawa’nın en büyük başarısı- bazı yerel kritikler tarafından eleştirilse de – yetiştiği öz  kültüre körü körüne bağımlı olmayan doğal ve evrensel bir anlatım tekniğini filmlerinde kullanmasıdır. Böylece gerektiğinde klasik Batı edebiyatının – Dostoyevski, Gorki, Shakespeare gibi – ünlü yazarlarının klasiklerini sinemaya aktarma yeteneğine kavuşur. Kurosawa, aynı zamanda Japon Kabuki tiyatrosundan eserleri, Noh sahne tekniği ve müziğini sinemaya uyarlamıştır.

Kurosawa’nın filmlerinde kamera ve kurgu büyük bir önem taşır.  Çekimlerinde görüntüyü farklı açılardan yakabilmek ve hikaye anlatımı bağlamında en iyi çekimi kullanabilmek amacıyla aynı anda birkaç kameranın birden kullanılması esastır. Adeta sette uygulanan bir cins kurgulama gibi uzun çekimlerle yapılan görsel anlatım günümüz görüntü yönetmenlerinin de son dönem filmlerde başvurmaya çalıştığı bir yöntemdir. İlk yapıtlarında bile gözlemlenen bu özgün biçimsel anlatım Akira Kurosawa adını o dönemden bugüne dünya sinemasının en çok bilinen isimlerinden biri haline getirdi ve yönetmen her biri evrensel anlamda baş yapıt sayılan birçok film üretti.

1990 yılında, 80 yaşında ömür boyu ‘Onur Oscarı’yla ödüllendirilen Kurosawa 1998’ de hayata gözlerini yumdu.

[metaslider id=”3184″]

Film Çekiminde Sahne Aydınlatması- Işıklandırma  

Film çekiminde kullanılan ışıklandırmanın ana elementleri:

 

film çekiminde

 

Işıklandırma sinematografır’ın artistik amacına ulaşmak için kullanabileceği en temel araçlardan biridir. İyi bir atmosferik ışıklandırma ile sinematografır resmin kompozisyonunda etkin olacak yeni bir artistik gerçeklik yaratabilir. Işıklandırma pozlamadan farklıdır ve filmin artistik kalitesinin de bir ölçümüdür.

Film çekiminde kullanılan ışıklar etkilerine bağlı olarak isimlendirilir.

Ana Işık:

Konuya temel görünümünü veren, güneş ışığına, pencereden veya kapıdan gelen direkt ışığa benzeyen ışık tipidir. Ana ışık genellikle sette ilk yapılan ışıktır ve yeri elde edilmek istenen etkiye göre değişebilir. Eğer ana ışık kamera ekseni boyunca doğrudan konunun yüzüne yönlendirilirse düz, detaysız bir görüntü elde edilir. Eğer konu yandan aydınlatılırsa detay artar. Kamera eksenine ve konuya 90 derecelik açı ile yerleştirilirse konunun yarısına gölge düşer.

Yandan aydınlatma ile konunun tüm detayları ortaya çıkar ve bu özellikle karakterlerin yaşının vurgulanması gibi durumlarda tercih edilir. Eğer ana ışık konunun altına yerleştirilirse burun ve yanak gölgeleri anormal şekilde oluşur.

Film çekiminde tercih edilen yöntem ana ışığı kamera eksenine 45 derece açı ile 45 derece yukarıya yerleştirmektir. Bu durumda çok doğal gölgeler elde edilirken konunun ana ışıktan uzak kısımları kısmen aydınlanır ve burun ile çene gölgeleri ideal bir şekilde birleşerek tek bir gölge yaratır.

Ana ışığın konuya olan uzaklığı da çok önemlidir. Eğer çok yakın yerleştirilirse ışığa yakın olan yüzeylerle uzak olan yüzeylerin aldığı ışık miktarları birbirinden çok faklı olur. Eğer mesafe artarsa konu boyunca daha eşit miktarda ışık elde edilmiş olur.

Dolgu Işığı:

Bu ışığın amacı ana ışık tarafından yaratılan gölgeleri doldurmaktır. Kontrast şartlarını ayarlamada önemli rol oynar. Doğada gökyüzü ve çevreden yansıyan ışık güneş tarafından yaratılan gölgeleri doldurur.

 

film çekiminde5
Ana Işık ve Dolgu Işığı

 

Yardımcı Işıklar:

Üçüncü ışık tipi tek bir ışık tipi olamayıp birden fazla ışıktan oluşur. Geri plan ışığı (konunun arkasında yer alır ve konu üzerinde gölge oluştururken derinlik etkisi yaratır), yan-ışık, dekoratif ışık vs. gibi. Sahneyi mümkün olan en kısa sürede seyirciyi etkileyecek şekilde tamamlar.

Eğer ön ve arka plan yoğunluğu ve rengi birbirine yakın ise planlar birbirine karışabilir. Ayırtmak için bordür ışığına başvurulur. Görüntü yönetmeni konuyu arkadan ışıklandırarak konunun bordürlerinin belirgin hale getirerek arka plandan ayrılmasını sağlar.

 

film çekiminde 7
Aydınlatma Şeması

 

Film Çekiminde Işıklandırma Kontrastı Oranı   

Işıklandırma Kontrastı oranı ana ışık ile dolgu ışığı arasındaki yoğunluk farkıdır. Sahnede hâkim olan ışık ana ışıktır. Dolgu ışığı ana ışık için yapıldığın dan yoğunluğu daima daha azdır. Ana ışık ile dolgu ışığı arasındaki bu yoğunluk farkı ne kadar fazla ise ışıklandırma kontrastı o kadar yüksektir. Dolgu ışığının miktarı ve yoğunluğu arttıkça ışıklandırma kontrastı o kadar azalır. Işıklandırma kontrastı sahnenin önden, yandan ve arkadan aydınlatıldığına göre de değişir.

Dışarıda yapılan çekimlerin çoğunda güneş ışığı ana ışık rolünü oynar. Atmosferik şartlar ise dolgu ışığı görevi görecek olan ışık kaynakları durumundadır.

 

Guillermo del Toro der ki…

İki tür vampir vardır; biri tarihsel gelişimi içinde bu güne kadar gelen normal vampirler, diğeri de süper vampirler, ki onlar bizim yarattığımız yeni bir tür…

There are two levels of vampirism: one is the regular vampire, which is just like it has always been; and then there’s the super vampires, which are a new breed we’ve created.

Guillermo del Toro

Öldüren Aşk’ın Filmi ‘Mavi Melek-Blue Angel’

Öldüren Aşk, SESLİ SİNEMA’NIN 1930-1960 DÖNEMİNE DAMGASINI VURAN  FİLMLER:

 “Mavi Melek = Der Blaue Engel – 1930”

Yönetmen: Josef von Sternberg, Senaryo: Robert Liebmann, Karl Zuckmayer, Karl Vollmoeller, Görüntü: Günther Rittau, Hans Scheeberger, Müzik: Frederic Hollander, Otto Hunte, Emil Hasler,  Oyuncular: Emil Jannings, Marlen Dietrich, Kurt bGerron

Süre: 98 dakika

Menşe: Almanya.

öldüren aşk filmi 4
Mavi Melek Poster

 

Sessiz sinemanın etkisini tümüyle yetirdiği bir dönemin başlangıcında çekilen bu Alman filmi İngiltere ve özellikle Amerika’da büyük yankılar uyandırmıştır.

Ünlü yazar  Heinrich Mann’ın romanından uyarlama olan bu öldüren aşk  filmi o sıralarda ABD’de yaşayan ve Alman Kara Film’lerinin Amerika’daki ilk uygulamalarını gerçekleştiren yönetmen Sternberg’e memleketinden gelen bir öneri olarak sunuldu.

Alman dışa vurumculuğunun doğurduğu bir stil olan Kara Film-Film Noire, adından da anlaşılacağı gibi oldukça karamsar bir dünya görüşünü yansıtır.

Konular, genellikle kötü yazgısına boyun eğen bir anti-kahraman, toplumun genel ahlak yapısına uymayan bir kadın karakter (femme fatale) ve diğer suçluların çevresinde geçer.

Acı ve çelişkili durumlar, öngörülemeyen tehlikeler, geriye dönüşler, şiddet, erotizm, ihanet ve iç karartıcı sonlar kara filmlere damgasını vurmuştur.

Bu üslup, dışa vurumculuğun gerçekliği ne şekilde ele aldığını da gösterir. Işık ve gölgenin belirgin karşıtlığına rağmen ayrılmaz birlikteliği, gerçeğin kötülük ve tehlikelerden arınamayacağının işaretidir.

Canlılarda olduğu kadar dekorda da kullanılan keskin gölgeler bu savı doğrular.

Dışa vurumculuk’ta ışık ve gölge ile yaratılan karamsar hava, gerçekliği iyiyle kötünün, aydınlık ve karanlığın sürekli olarak çarpıştığı bir kabus gibi algılatır.

Zaten çoğu dışa vurumcu film, deliliği ve insanı yıkıma götüren hırs ve tutkuları konu alır.

Proje için düşünülen isimler, filmin de büyük ölçüde başarısını borçlu olduğu müthiş oyuncu Emil Jannings ve Brigitte Helm idi.

Almanya’ya giden Sternberg orada 30’lu yaşlarına merdiven dayamış ve oynadığı filmlerle henüz başarıyı yakalayamamış olan Marlene Dietrich ile tanışır.

Erkekleri etkileyerek yok edişe sürükleyen vamp kadın Lola-Lola rolünü büyük bir sürpriz yaparak ona verir. İkilinin yedi yıl sürecek olan duygusal beraberlikleri de böylece başlamış olur.

Öldüren aşk ve buna bağlı bir yok oluş hikayesini anlatan filmin konusu ise kısaca şöyledir;

Bir gece kulübünde şarkı söyleyen Lola-Lola  Profesör Unrat ile tanışır ve onun saygın kişiliğinden etkilenerek bir nevi hami olarak algılarken Profesör Unrat Lola-Lola’ya şehvetli bir aşk ile bağlanacaktır.

Bir aşk ve baştan çıkarma öyküsünün anlatıldığı filmin sonunda Unrat tüm bu saygın kişiliğini ayaklar altına alarak kaçınılmaz bir yok oluşa sürüklenecektir.

Alman sinemasının o dönemlerde çok düşkün olduğu düşüş, yok oluş ve mazoşizm temalarını  işleyen bu filmin kostüm ve dekorları da çok başarılıdır.

Müzikleri ise tüm dünyayı dolaşmış ve hala günümüzde de dinlenmektedir. Dietrich’in erkeğin cinselliğinin kullanılarak aşağılanmasına aldırmayan femme fatale rolü sinemayı yıllar boyu etkilemiştir.

 

[metaslider id=”3094″]

 

 

Son On Yılın En İyi Görüntü Oscarlı Filmleri ve Görüntü Yönetmenleri…

Son on yılın en iyi görüntü Oscar’ını hak eden filmlerin yönetmenleri ilginç isimler.

Emmanuel Lubezki üç yıl üst üste görüntü Oscarını evine götürmeyi başarmış bir isim.

2017 yılında ise Görüntü Yönetmeni Linus Sandgren, Damien Chazelle’in Technicolor stili müzikal drama filmi “La La Land – Aşıklar Şehri” ile bu rekoru Lubezki’nin elinden almış.

Sandgren, David O. Russell’ın son dönem filmleri “American Hustle – Düzenbaz” ve “Joy – Joy” gibi yapımlardan tanıdığımız özelikle Lubezki gibi kesiksiz uzun tek çekimleri ile özdeşleşmiş bir görüntü yönetmeni.

2018 yılına gelindiğinde İngiliz asıllı 68 yaşındaki ünlü yönetmen Roger Deakins 14. kez Oscar’a aday gösterilen bir sinematografır. olarak karşımıza çıkyor.

RedemptionFargo, Skyfall ve Sicario,gibi filmlerle tam on üç kez hayal kırıklığı yaşadıktan sonra 2018 yılında Denis Villeneuve’un bilim kurgu filmi Blade Runner 2049 ile Altın Heykelciği evine götürme mutluluğuna ilk kez erdi.

 

[metaslider id=”2406″]

RSS
Follow by Email