Demet Evgar 

Demet Evgar 

Arnavut kökenli bir ailenin çocuğu olarak,19 Mayıs 1980’de Manisa’da dünyaya geldi.

İlk oyunculuk deneyimini, daha henüz 17 yaşında iken, amatör bir topluluk olan Manisa Afsem Tiyatrosu’nda sergilenen Ray Cooney’nin “Kaç Baba Kaç” oyunuyla yaşadı.

Demet Evgar daha sonra İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nü bitirdi.

Konservatuvar yıllarında Evgar ve arkadaşları “Tiyatro Kılçık” adında amatör bir topluluk kurarak oyunlar sergilemeye  başladılar; “Takanlar ve Takılanlar”, “Ayşegül Hindistan’da” vs.

2009 yılına gelindiğinde Mehmet Birkiye’nin yönettiği “Cimri” oyununda Elise karakterini canlandırarak Kenter Tiyatrosuna adım attı.

Çizdiği bu karakter ile 2010 yılında, “8. Tiyatro Ödülleri”nde Yılın Kadın Oyuncusu ödülüne layık görüldü.

Ardında 1. İsmail Cem Televizyon Ödüllerinde En İyi Kadın Komedi Oyuncusu, 37. Altın Kelebek Ödüllerinde En İyi Kadın Komedi Oyuncusu, Antalya Televizyon Ödüllerinde En İyi Kadın Komedi Oyuncusu ödüllerine de hak kazandı.

Televizyon Dizileri kariyeri hayli zengin olan Demet Evgar İlk olarak Türkmax’te yayınlanmakta olan, ardından Star TV’ye geçen “1 Erkek, 1 Kadın” adlı televizyon dizisinde “Zeynep Yıldırım” karakterini canlandırarak televizyondaki ününü perçinledi.

2009 senesinde Kent Oyuncuları tiyatrosunda Mehmet Birkiye yönetmenliğinde sahnelenen Cimri oyununda Elise karakterini canlandırdı. Bu rol ile 2010 yılında düzenlenen 8. Tiyatro Ödülleri ödül töreninde Yılın Kadın Oyuncusu ödülüne layık görüldü.

“Aslı ile Kerem”, “Bütün Çocuklarım” ve “Emret Komutanım” adlı televizyon dizilerinin yanı sıra “Banyo”, “Beyza’nın Kadınları” isimli sinema filmlerinde oynadı. 2007’de, Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda sahnelenen “Rock Müzikalleri’nde” rol aldı. 2009’da Mahsun Kırmızıgül’ün “Güneşi Gördüm” filminde Havar karakterini canlandırdı. 2010 yılında ise “Yahşi Batı” filminde Cem Yılmaz ve Ozan Güven ile başrolleri paylaşmıştır. Hemen ardından “Vay Arkadaş” filminde Mete Horozoğlu, Ali Atay ve Fırat Tanış ile birlikte oynamıştır.

2015 yılında Türk sinemasının 100 yıllık geçmişini taçlandırmak ve kutlamak maksadıyla Beyoğlu Belediyesi Başkanlığı ve TÜRSAK Vakfı iş birliğinde T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Başbakanlık Tanıtma Fonunun destekleri ile düzenlenen “Türk Sinemasının 100. Yılında En İyi İlk On’ları” projesi kapsamında Türk sinema tarihinin en iyi 10 kadın komedi oyuncusundan biri olarak seçilmiştir.

 2017 yılında Engin Günaydın ile başrollerini paylaştığı “Aile Arasında” filmi 5,3 milyon seyirci tarafından izlenmiş ve Türkiye’de bilet satış kayıtlarının tutulmaya başlandığı 1989 yılından sonraki dönemde en çok izlenen 10 sinema filmi arasına girmiştir.

İlk olarak Türkmax’te yayınlanmakta olan, ardından Star TV’ye geçen 1 Erkek, 1 Kadın adlı televizyon dizisinde Dmet Evgar “Zeynep Yıldırım” karakterini canlandırdı. Kısa bir aradan sonra Fox TV ekranlarında yayınlanmaya başlayan 1 erkek 1 kadın adlı televizyon dizisi isim değişikliğine giderek 1 Erkek 1 Kadın 1 Çocuk ve ardından 1 Erkek 1 Kadın 2 Çocuk olarak devam etti. Özgü Namal’ın jüriliğini yaptığı Yetenek Sizsiniz Türkiye programına Namal’ın yerinde kısa süreli bulundu.

Başarılı oyuncu Demet Edgar ’ı 2020-2021 sezonunda ise Show TV’nin 5 kadının iç içe geçmiş hikayelerini anlatan popüler dizisi “Alev Alev” de Cemre rolünde izledik.

2024 yılında ise Evgar’ı ailesi için kariyerini terkeden ve ölümden döndükten sonra yeni bir yaşama başlamak için radikal kararlar alan Bahar’ın traji-komik hikayesinde izliyoruz. Show TV de yayınlanan dizide usta oyuncu yine çok başarılı.

Demet Evgar, bir süre birlikte olduğu Levent Babataş’la 17 Mart 2022 tarihinde evlendi. Bu evlilikten 18 Ağustos 2022 tarihinde Mavi adını verdikleri çocukları dünyaya geldi.

TV Dizileri

2000 Yedi Numara, Yeliz
2002 Aslı ile Kerem, Yeliz
2002 Tatlı Hayat, Defne-İhsan Yıldırım’ın sekreteri
2003 Yuvam Yıkılmasın, Hülya
2003 Çınaraltı, Nilüfer
2004 Bütün Çocuklarım, Eyşan
2005 Emret Komutanım, Üsteğmen Çiğdem
2006 Erkekler Ağlamaz, Zeynep
2009 1 Kadın 1 Erkek, Zeynep Yıldırım. 2010 ismail Cem Televizyon Ödüllerinde En İyi Kadın Komedi Oyuncusu Ödülünü, 37. Altın Kelecek Ödülleri’nde En İyi Kadın Komedi Oyuncusu Ödülünü, 2021 Antalya  Televizyon Ödülleri’nde En İyi Kadın Komedi Oyuncusu Ödülünü kazandı.

2017 Vatanım Sensin, Kara Fatma

2018-2019 Avlu, Deniz Demir. 6. Altın Palmiye Ödülleri – Yılın Kadın Dizi Oyuncusu

Vefa Lisesi 13. Kemal Sunal Kültür ve Sanat Ödülleri – En İyi Kadın Sinema Oyuncusu

2021 Alev Alev. Cemre

2024 Bahar, Bahar

Filmografi

2000 Yedi Numara, Yeliz
2002 Aslı ile Kerem, Yeliz
2003 Yuvam Yıkılmasın, Hülya
2003 Çınaraltı, Nilüfer
2004 Bütün Çocuklarım, Eyşan
2005 Emret Komutanım, Üsteğmen Çiğdem
2005 Banyo, Hülya
2005 Beyza’nın Kadınları, Beyza Türker, Rabia Çınar, Dilara, Ayla

2006 Erkekler Ağlamaz
2009 Bir Kadın Bir Erkek, Zeynep
2009 Güneşi Gördüm, Havar
2010 Yahşi Batı Suzan Van Dycke
2010 Vay Arkadaş Nil
2013 Sen Aydınlatırsın Geceyi, Yasemin. 19. Sadri Alışık Ödülleri‘nde Drama’da En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü kazandı.

2015 Yok Artık! Ceyda
2015 Kötü Kedi Şerafettin Misket ve Tacettin (ses),2017 Aile arasında, Solmaz  23. Sadri Alışık Ödülleri‘nde Komedi’de En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandı.

2017 Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok, Handan,

 2018 Sofra Sırları, Neslihan 37. İstanbul Film Festivali’ En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandı.

Demet-Evgar-3

2019 Topal Şükran’ın Maceraları, Şükran

Tiyatro Oyunları

Hedda Gabler, Kozalar, Kral Soytarım, Macbeth, Cimri, 39 Basamak, Anna Karenina, Gece Mevsimi, Ayşegül Hindistan’da, Takanlar ve Takılanlar, Aşk Çemberi, Kadınlar da Savaşı Yitirdi

 

 

Gal Gadot ve Wonder Woman

Gal Gadot 30 Nisan 1985 de İsrail’de doğdu. Babası mühendis annesi ise öğretmendi.

18 yaşında 2004 İsrail Güzeli seçildi. Ardında İsrail Ordusunda askerlik yaptı. IDC Herzliya sanat Kolejinde aldığı eğitim’den sonra Model ve şarkıcı olarak devam ettiği kariyerine 2009 yılında “Hızlı ve Öfkeli 4” filmi ile sinemayı da ekledi. Ünlü aksiyon serisine “Hızlı ve Öfkeli 5: Rio Soygunu” 2011 ve “Hızlı ve Öfkeli 6” 2013, filmleriyle rolü gitgide büyüyerek devam etti.

Gal Gadot 2016 yılına gelindiğinde “Batman v Superman: Adaletin Safagi”  filminin süper kahramanlar takımına ‘Wonder Woman’ karakterini canlandırarak katıldı.

Film fazla beğenilmedi ama “Wonder Woman” ayakta alkışlanınca “Wonder Woman 2017” de solo oynayarak ‘kadın süper kahramanların filmleri gişe yapmaz’ sözünü çürüttü.

149 milyon USD bütçeyle çekilen film 821.9 milyon USD hasılat yaptı.

Wonder Woman Amerikan “DC Comics” çizgi roman firması tarafından yaratılan hayali bir karakter. 

İlk kez “Justice League – Adalet Birliğinin”nin bir üyesi olarak 1941 ekiminde All Star Comics’de ortaya çıktı.  1986 yılında verilen kısa bir ara hariç sürekli yayınlandı. Ana vatanı bir Amazon adası olan  Themyscira, kendisi de adanın Prensesi. Normal Dünyaya karıştığında iDiana Prince adını alıyor.

Serinin son filmi Wonder Woman 1984, 1980’lerin ortasında geçiyor.

Yeni tehlikeler ve müttefiklerle karşı karşıya olan Wonder Woman’ın maceralarını konu ediyor.

Diana Prince, bu kez iki yeni düşmanla karşı karşıyadır. Varlıklı iş insanı Max Lord ve bir trajediden sonra kötü adam haline gelen Cheetah. Bu sırada Steve Trevor, şaşırtıcı ve beklenmedik bir şekilde hayata geri döner…

Yılbaşında 214 salonda gösterime giren film tüm Pandemi dönemi film gösterim rekorlarını alt üst ederek ilk haftada USA da  $16.7 milyon ve Global olarak  $36.1 milyon bilet satışına ulaştı.

Zack Snyder’ın “Justice League (2021)” ve 2023 de gösterime girmesi planlanan “Shazam! Tanrıların Öfkesi” Gal Gadot’lu filmler. Bunun yanısıra Netflix aksiyon-komedi filmi “Red Notice (2021)” ve gizemli film “Death on the Nil’de (2022)” de rol aldı. Yerel medya kuruluşları tarafından “İsrail’in en büyük süperstarı” olarak adlandırılan Gadot,[16] 2018 yılında Time tarafından dünyanın en etkili 100 insanı listesine dahil edildi ve dünyanın en yüksek ücretli aktrislerinin yıllık sıralamasında iki

Gadot, 2008 yılında İsrailli emlak kralı Jaron “Yaron” Varsano ile evlendi. Çiftin 2011, 2017 ve 2021 doğumlu üç kızı var.  İkili, 2019 yılında kendi film-televizyon yapım şirketi ‘Pilot Wave’i kurdular. Gadot ve Varsano, Tel Aviv, İsrail’de bir butik otele sahipti ve bu otel 2015 yılında Roman Abramovich’e 26 milyon dolara satıldı.

1,78 metre boyundaki Gal Gadot filmlerinde dublör kullanmıyor.

Kung Fu, Kickboxing, Capoeira ve Brezilya Jiu-Jitsu’su biliyor ve çok iyi kılıç kullanıyor.

Motosiklet hastası 2006 model siyah Ducati Monster-S2R’si var.

Gal-Gado
“Hızlı ve Öfkeli 4”
Gal-Gadot
“Batman v Superman: Adaletin Şafağı”
Gal-Gadot
“Justice League”
Gal-Gadot
“Wonder Woman”

Oyuncu – Hafıza ve Geçmiş Deneyimler

Oyuncu

Hiç kimse kendi yaşamının dışında başkasının yaşamını yaşayamaz, ancak taklit edebilir.

Her birey başkaları için bir bilinmeyendir.  

Her birey de en çok bizzat yaşadıklarından etkilenir.

Hafıza, bir oyuncu’ nun  kendisi olamayan bir karakteri canlandırırken kullanabileceği duygusal hafıza’nın ana kaynağıdır.

Duygusal hafıza da insanın beş duyusunu – görme, işitme, dokunma, koku, tat alma – kullanarak hayali karakterler yaratmasını sağlayan algılayıcı hafızaya dayanır.

Algılayıcı Hafıza’ya bir örnek göstermek istersek; bir parkta sevgilinizle ilk buluşmanızı gerçekleştirdiğinizi ve onun size uzun saplı kırmızı bir gül hediye ettiğini düşünelim… Gülün kırmızı rengi, yapraklarının kadifemsi yumuşaklığı, sapının uzunluğu (kaç santim olduğunu bilmeseniz de “uzun bir sap” dersiniz), sapın üzerindeki elinize batan diken, vs gibi dokunma, görme, koklama  duyularının yarattığı fiziksel algılamalar bu obje -gül- hakkında bir kayıt bırakır. Bir süre sonra, bu gül elinizde olmasa bile, onu hatırlamanız istendiğinde bu algılar geri dönerek size yol gösterecektir…

Duygusal Hafıza bize yaşamda gerçekleşen bir olayın duygularımız üzerinde yarattığı etkiyi hatırlatır. Oyuncu bu tarz hafıza ile onu etkileyen önemli bir olayın bizzat kendisi ve hakim objesi değidir ama bu olayı çevreleyen fiziksel ortamın yarattığı duyguları anımsar.

Böylece bir oyuncu performansında kendi öz deneyimlerini kullanırken orijinal, kendine özgü ve duygusal gerçeklik yüklü bir iş çıkaracaktır.

Yukarda belirttiğimiz parkta buluşma anısını geri çağırdığımızda algılanan şey buluşmanın gerçekleştiği çevreleyen ortamın – yaprakların hışırtısı, çiçeklerin kokusu, kuşların ötüşü, gökyüzünün rengi, gülün kokusu vs gibi  –  yarattığı duygusal anılardır.

Yani şöyle diyebiliriz; algılayıcı hafızanın ürünü duygusal hafızadır.

Duygusal hafıza da bize bir oyuncu olarak yol gösterecek en önemli yetenektir.

Bu teknik, Group Theatre ın kurucusu Lee Strasberg’in geliştirdiği ve daha sonraActors Studio” tarafından da kullanılan bir tekniktir.

Senaryo ve Oyunculukta 4N1K ve İmgelem.

 

Senaryo ve Oyunculukta 4N1K

Yaşadıklarımız, duyduklarımız ve gördüklerimiz, bunlarla ilgili hayaller kurmamız, hayal gücümüzü geliştirir. İmgelem, var olmayan ya da olması olanak dışı şeyler oluşturmaktır. Bir oyunda diğer oyuncuyu öldüren kişi, asla karşısındakini öldürmemiştir. Benzer şekilde bir senaryoda bir karaktere cinayet işleten yazar olmayacak bir eylemden bahsetmiştir.

Bu bağlamda bir oyuncunun ve bir yazarın işlevi birbirine benzerlik kazanır. Her ikisi de yaratıcılık aşamasına gelindiğinde Senaryo ve Oyunculukta 4N1K yı kullanır.  Sonuçta her ikisi için de bir yaratıcılık söz konusudur.

 Oyuncu imgelem oluşturarak rolü gereği o insanı öldürebilmeli gerçek bir katil gibi davranış sergileyebilmelidir. Yazar da kâğıt üzerinde veya perdede gerçek bir katil yaratabilmelidir. İmgelemenin başarılı uygulanması, hayal gücünün etkin olmasına bağlıdır. Hayal gücünden yoksunluk oyuncunun veya yazarın kendine özgü yaratıcı gücünün gelişmemesine yol açar. Buna bağlı olarak başarı ve verimlilik asla gelmeyecek demektir.

Senaryo ve Oyunculukta 4N1K ve İmgelem derken hatırlamamız gereken Gözlem yapmanın imgelemenin en önemli olgusu olduğudur. Çevrede olup bitenleri, insanların karakter biçimlerini, olaylar karşısındaki tepki ve etkilerini çok iyi gözlemleyip bilinç altına yerleştirmek gerekir.

İmgelemin geliştirilmesi çalışmasında sorulması gereken beş soru, kesinlikle yanıtsız bırakılmamalıdır. Bu beş soru yaratıcılığın en gerekli unsurlarıdır. Başarı, soruların yanıtlarından algılanan durumları, kişilik özelliklerini ve yaşam biçimini role veya yaratılan karaktere uygulamaktan geçer.

Beş ana soru ve yanıtları, karakteri canlandırmada oyuncuya veya yazara, kesin başarı kazandırır. Şimdi bu beş ana soruyu ve açılımlarını inceleyelim.

Sorulması gereken sorular. Kim, nerede, ne zaman, nasıl, niçin?

  • NEREDE?

Hikayenin geçtiği ülke, şehir, bölge, mahalle, sokak, özel mekan. Yani hikâye veya tek bir olay nerede gerçekleşiyor?

  • NE ZAMAN?

Hikâyenin, zaman olarak geçtiği çağı, çağın özelliklerini, insanların karakter ve davranış biçimlerini incelemekle soruya yanıt aranır.

  • NASIL?

Kamera önünde ve sahnede uygulanacak eylemin nasıl ve ne tür davranış gerektirdiğini anlamaya çalışarak yanıt aranır. O kişi nasıl yürürdü? Nasıl otururdu? Vb.

  • NİÇİN?

Canlandırılacak kişiliğin amacının ne olduğunu zorlamak ve emelin amacını ortaya çıkarmak için yanıt aranır.

  •  KİM?

Canlandırılacak karakterin yaşamının ve yaşının kaç olduğunu, çevresi ve insan ilişkileri ile onlara nasıl davrandığını, mesleğini ve fiziksel yapısının nasıl olduğunu belirler. Bu önemli soruların yanıtlarına ilave olarak şunları da bağdaştırıp incelemeli ve yanıtını aramalıyız.

1 – Ben (Kendim). Bu rolü ben oynayacağım veya senaryoda karakteri ben yaratacağım. Ben, olarak gerekli yorumum ne olmalıdır.

2 – Ben (Deneyimim). Benim yaşam deneyimim bu uğraşa ne gibi bir katkıda bulunacaktır.

3 – Yaşım. Yaşımın gerektirdiği durumu yorumumun içinde nasıl kullanacağım.

4 – Geçmişim. Geçmişimin içindeki anımsadığım hayallerimi nasıl kullanabilirim.

Tüm bu sorulara alınacak yanıtlar rolün yorumunu veya karakterin yaratılmasını büyük ölçüde kolaylaştıracaktır.

 

 

 

 

Hece Düşmesi ve Hecelerde Kaynaşma. Oyunculuktaki Önemi.

Hece Düşmesi ve Hecelerde Kaynaşma

Bir oyuncunun ister sinemada ister tiyatroda olsun iyi bir oyuncu olabilmesi için her şeyden önce diyaloglarının izleyici tarafından kolay anlaşılabilir olması gerekir.

Hece Düşmesi ve Hecelerde Kaynaşma kurallarını bilmek anlaşılır diyaloglar üretmenin en kolay yoludur.

Ağzımızdan bir çırpıda çıkan tek ses ya da birleşik sese HECE denir. Heceler sesli ve sessiz harflerden oluşurlar. Hece Düşmesi ve Hecelerde Kaynaşma güzel konuşma ve oyunculuk bağlamında büyük önem taşır.

Türkçe’mizde söylem adına temel niteliğinde olan iki tür hece vardır. Bunlar, Açık Hece ve Kapalı Hece’dir. Türkçe öğretilerinin içinde var olmasına karşılık nedense bugüne kadar önemini bir kimse anlatmamış, adeta anlatılmaması için çaba gösterilmiştir. Oysaki bunun bilinmesi Türkçe’nin akıcı ve düzgün konuşulması bakımından zorunludur.

Açık hece sesli harflerle biten hecelerdir. Bir başka anlatımla bir sessiz harfin ardına sesli harf gelirse açık hece olur.

Örneğin;  La – ge – su – yo – şu – gı – mi – dü – vs

Kapalı hece sessiz harflerle biten hecelerdir. Bir başka anlatımla bir sesli harfin ardına sessiz harf gelirse kapalı hece olur.

Örneğin; bir – ses – sol – bor – ray – tip – lüp – sur – vs

Birinci hecesi açık, ikinci hecesi kapalı dar sesli ile biten iki heceli sözcüklerden sonra sesli ile başlayan bir ek gelirse kapalı hecedeki sesli harf düşer.

Örneğin;

Fikir – e   Fikre

Karın – ı   Karnı

Kıvır – ak   Kıvrak

Göğüs – ü   Göğsü

Hece konumundaki sözcüklere herhangi bir ek ulanırsa hecedeki veya ekindeki sesli harf düşer.

Örneğin;

Nere – de   Nerde

Salın – acak   Salıncak

İye, iken, imiş, ise, idi ekleri sesli harfle biten sözcüklere ulandığında (İ) sesleri (Y) sesine dönüşür.

Örneğin;

Okulda – imiş   Okuldaymış

Okulda – ise   Okuldaysa

Öğrenci – idi   Öğrenciydi.

Kitabı – ile   Kitabıyla

Akıllı – iken   Akıllıyken

Sesimizin de notalar gibi söylemde melodisi vardır. Bunu sağlayan açık ve kapalı hecelerdir. Şuur altına indirildiğinde görülecektir ki bu hece uyumu, yani Hece Düşmesi ve Hecelerde Kaynaşma kuralını iyi bilmesi kişinin konuşmasında onu ayrıcalıklı kişi yapacak ve herkesin beğenisini kazanan bir oyuncu haline getirecektir.

Hecelerde Kaynaşma

İki sesli harfin yanyana gelmesi durumunda iki sesli arasına bir sessiz harfin girmesiyle asıl sözcüğe kaynaşma oluşur. Kaynaştırma sessiz harfleri  (y,  n,  s,  ş) harfleridir. Bunları örnekleyelim.;

Y sessiz harfi: Sesli ile biten sözcüklerin ardından gelen (a,e,i) durumsal eklerin arasına konur.

Örneğin;

Tiyatro -a     Tiyatroya

Bahçe – i      Bahçeyi

Cadde-i       Caddeyi

Müze -e       Müzeye

N sessiz harfi: İsim tamlamalarında sesli harflerle biten sözcüklerin arasına konur.  

Örneğin:

Kapı – ın  kolu    Kapının kolu

S – Ş sessiz harfi: İsim tamlamalarında sesli ile biten sözcüklerle  (i, ı, e) tamlayan eki arasına konur.

Örneğin:

İki – er       İkişer        

Yedi – er   Yedişer     

Altı-ar     Altışar

 

 

 

Oyunculukta Konsantrasyon

Oyunculukta Konsantrasyon

Duygu ve düşüncelerin belli bir nokta üzerinde yoğunlaşması olayına KONSANTRASYON denir. Oyuncu metnin konusuna ve rolüne konsantre olmalıdır.

Oyuncunun işlevi sırasında konsantre olması, dış dünyasının nesne ve olaylarından soyutlanarak tüm dikkatini mekân, dekor, ışık, müzik ve izleyene odaklaması ile mümkün olur.

Mekân, ya da sahne üzerindeki nesnelere bakarken onları görmek gerekir. Gerçekten görür ve hissederse izleyenler oyuncunun rolüne o derece inanır. Oyuncu Konsantrasyonu içinde asla doğallığından ayrılmamalıdır.

Oyunculukta Konsantrasyonu sağlamak için oyuncunun bakmak eylemini gerçekleştirmesi, bakmayı öğrenmesi ve bakışların çeşitliliğini bilmesi gerekir. Gözler izleyici ile çok etkili diyalog kurar. Dolayısıyla konsantre olmamızı sağlayan en önemli organımızdır gözümüz.

Göz dikkat unsurunun da en etkili organıdır.

Dikkat toplama konusunda oyuncuya en yakın alan Küçük Dikkat Çemberi diye vasıflandırılır.

Biraz daha geniş alan Orta Dikkat Çemberi’dir.

Tiyatroda tüm sahneyi ve salonu kaplayan alan, sinemada ise mekân ve objektifin geniş sanal alanı, Büyük Dikkat Çemberi olarak vasıflandırılır.

Dikkat çemberleri oyuncuyu zorlayan sanal çemberlerdir.

Dikkat unsurunun kesinlikle dağılmaması gerekir. Bunun için nesnelerle ilişkiyi kurup kendisine en yakın alanı kullanarak rolüne yoğunlaşması gerekir. Daha sonrasında oyuncu, alanını genişleterek dikkatinin dağılmamasını sağlayabilir.

Oyunculukta konsantrasyon sağlamak için oyuncunun rol hazırlık çalışmaları için uygulayacağı yöntemler vardır.

Oyunculukta Konsantrasyon’ u kolaylaştıran araçlar; Birimler ve Amaçlar

Stanislawski’nin yönteminde, oyuncunun çalışmasına kolaylık kazandırmak adına oyun metninin analizi yapılarak çözümlenir. Oyun metninin (Teks) ya da senaryonun birimleri ve bu birimlerin amaçlarını saptamak için  yüzlerce soru sorulmalı ve bu sorulara cevap aranmalıdır.

Önce, “oyunun ya da senaryonun birimleri” ele alınmalı, tüm ayrıntıları, gözden geçirilmelidir. Asıl amaç, rolün oluşmasında oyuncuya rolünde yardımcı olacakların ve olmayacakların belirlenmesidir.

Bir oyuncunun rolünü ortaya çıkarmasına yardımcı olacak tüm ayrıntılara “Oyunun Birimi” denir.

Buna göre oyuncu, oyunun ya da senaryonun bütünlüğü içinde metni birimlerine ayıracak, o amaçlara uygun oynama biçimini belirleyecek, oyunun genel amacıyla bütünleşerek rolün canlandırılmasını sağlayacaktır.

Yazar da metnini oluştururken, bir amaç ile yola çıkar.

Birimler ve her birimin taşıdığı amaçlar metnin (oyun ya da senaryo) genel amacını ortaya çıkarır.

 

 

 

 

 

 

 

Oyunculuk İşlevi Nedir?

Oyunculuk İşlevi


Oyunculuk Tiyatro oyunculuğu, Sinema oyunculuğu diye sınıflandırılamaz. Oyuncu, tiyatroda da sinemada da oyunculuk vasfını sürdürerek Oyunculuk İşlevi ’ni yerine getirmekle yükümlüdür.


Ama bu Oyunculuk İşlevi ’ni yerine getirirken Tiyatro ile sinema arasında çerçevesel farklar olduğunun da hatırlamak zorundadır.Tiyatro ve Sinema, anlatıları görsellik anlamında farklı çerçevesel boyutlarla aktarır izleyenlere.


Tiyatro sahne olarak geniş bir çerçevededir.Başka deyişle tiyatro sahnesinin çerçevesi geniştir. Oyuncu, Oyunculuk İşlevi ’ni yerine getirirken salonda bulunan izleyicilere oyununu onların görebileceği anlamda az da olsa fiziksel güç kullanarak sergiler. Bu biraz abartılı olabilir. Çünkü en arka sırada bulunan izleyicinin de sahneyi ve oyuncuyu görmesi gerekir. Oyuncu sesini de o oranda arttırarak kullanır.
Oyunculuk İşlevi’nde iki üç saatlik bir süre boyunca karakterini geliştirebilen tiyatro oyuncusunun aksine sinema oyuncusu bu devamlılıktan yoksundur. Kesintili bir şekilde gerçekleşen – ki bazen bu çekimler hikayenin sonundan başına veya karışık olarak gerçekleşebilir – çekimlere daha başlamadan karakterini geliştirmesi, olgunlaştırması gerekir.
Kamera en ufak bir jesti bile yakalayıp 20-30 kez büyüttüğü için oyuncuların daha az şaşalı, stilize ve doğal bir oyunculuk sergilemeleri gerekir.
Makyaj, ışık, soft çekim gibi tüm düzeltici uygulamalara rağmen perde oyunculara sahneden daha acımasız davranarak tüm kusurları ortaya çıkarır.


Bir oyuncu için sinemada duygularını yansıtmak tiyatro sahnesinden daha zor ve ince bir iştir. Tiyatroda abartılı jest ve mimikler kullanmak işi kolaylaştırırken sinema oyuncusu bunu çok daha az belirgin bir şekilde yapmalıdır.


Oyunuculuk İşlevi ’nde bu şartların getirdiği engellemeler yüzünden sesiz sinemanın bir çok yıldızı sesli sinemaya uyum gösterememiş ve birçok ünlü tiyatro starı da sinemaya geçiş sağlayamamıştır.


Ama Laurence Olivier, Glenn Close, Julie Andrews, Kevin Spacey, Matt Dillon gibi oyuncuların hem sinemada hem de tiyatroda çok başarılı olduklarını da unutmayalım.


Türk Sinemasının ilk sesli filmi 1931 yılında gerçekleştirilen “İSTANBUL SOKAKLARINDA” filmidir. Paris Stüdyolarında çekilmiştir.

Sinemamızın belirli bir döneminde bir çok önemli filmde gerek ana, gerekse yan karakter olarak tiyatro kökenli oyuncular yer almış ve onlar bu filmlere sanatsal ağırlıkları ile çok şey katmışlardır.
Örnek olarak; “KIRIK ÇANAKLAR”, 1961 – Alev Oraloğlu, Salih Tozan, “AĞAÇLAR AYAKTA ÖLÜR”, 1964 – İzzet Günay, Yıldız Kenter, “ÜÇ TEKERLEKLİ BİSİKLET”, 1962 – Sezer Sezin. Daha birçok film ve oyuncusunu sayabiliriz.
Bu da demek oluyor ki, bir filmin oluşumunda oyuncunun önemi çok büyüktür. Oyuncu, filmin başarısının en önemli faktörleri arasındadır. Oyuncu da oyunculuğun önemini kavrayan ve büyük bir ciddiyetle Oyunculuk İşlevi ’ni uygulayan kişidir. Araştırmacı ve gözlemcidir. Yaşamdaki insanlar onun yansıtacağı karakterleri oluşturur.

Televizyon Oyunculuğu – Sinema Oyunculuğundan Farkları

Televizyon Oyunculuğu

Bir televizyon stüdyosunda yer alan birden fazla sayıdaki kamera arasında çalışan kameraya oynamanız gerekir. Beyaz perdede çalışmaya alışmış oyuncular için bu karışık bir durum olabilir; oyuncu hangi kameraya bakması gerektiği konusunda hata yapabilir. Ama bunun da kolay bir çözümü vardır; her kameranın tepesinde bir ışık yer alır. Kamera markasına bağlı olarak bu ışığın rengi kırmızı, yeşil, beyaz veya sarı olabilir. Kamera sette kayıt yapmak için çalışmaya başladığı anda bu ışık yanar ve televizyon oyuncusu o kameraya bakar.


Televizyon Oyuncusu ve Ses


Kamera önünde rol yapan her oyuncu günün birinde lav mikrofonlarıyla çalışmak zorunda kalır. Bu mikrofon tipini “talkshow” sunucularının yakasına iliştirerek kullandığına sıklıkla rastlarız.
Eğer böyle bir mikrofonla çalışmak zorunda kalırsanız temiz bir ses elde edecek şekilde taşımaya dikkat edin; takım elbise yakalarının uzun kısmına, gömlek giyildiğinde ise mikrofon kafasının ucunun yukarı gömlek yakasından dışarı çıkıp ses toplayabilecek şekilde takılması gerekir.


Televizyon Oyunculuğu ve reklam çekimi


Bir Televizyon reklamı çekiminde yapımın amacının bir ürünü satmak olduğunu hatırlamanız gerekir. Böyle bir yapımda canlandırdığınız karakterden ziyade ürüne odaklanmanız ve onu “star” olarak betimlemeniz işin püf noktasıdır.Diyaloglarınızı okurken ürünü veya sunulan servisi vurgulamanız önemlidir.Her reklam bir yerde bilinç altına verilen mesajları taşır. Bu yüzden abartmak da o kadar istenmeyen bir durumdur.


Televizyon Oyunculuğu ve Sıtcom


Bir sitcom da oynamak gerçekten yetenek gerektirir. Komedi tarzına benzemesine rağmen sitcom anlık kahkahalara dayandığı için hız yüksektir. Sitcomda oynamak isteyen oyuncuların komedilerde rol alması ve bol bol sitcom izlemesi tavsiye edilir.


Televizyon Oyunculuğu ve Çerçeve


Bir televizyon oyuncusunun bilmesi gereken önemli kelimelerden biri olan “çerçeve” kamera objektifinin gördüğü alanı işaret eder. Kamera çerçeveleri yakın plan (kafa), orta çekim (kafa ve omuzlar), uzak çekim (tam vücut) çekimlerini kapsar.
Sitcom çekimlerinde genellikle uzak çekimler (tüm grup) ve orta çekim (2-3 kişi) kullanılır. Özellikle bir karakterin analizi üzerinde yoğunlaşacak çekimlerde ise yakın plan kulanılır.
Sinema tarihçileri oyuncuların sinemaya uygun düşecek şekilde eğitilmelerine ilk kez kalkışan kişinin ünlü yönetmen-yapımcı D. W. Griffith olduğu konusunda fikir birliğine varmışlardır. Griffith abartılmış jest ve mimiklerle karakterlerin canlandırıldığı teatral oyun tarzının sinema uygun olmadığına ve hatta komik düştüğüne karar vererek kendi oyuncularını kendi düzenlediği kurslara katılmalarını sağladı. Prova ve egzersizlerle haftalar süren bu kurslar vasıtasıyla oyuncuların bilgi ve yeteneklerini sinemaya uyum sağlayacak şekilde değiştirdi.

Oyunculuk Eğitimi – Uygulanabilir Ögeler.

Oyunculuk

Oyunculuk, yetenek faktörünün de olması ile eğitim, beceri, bilgi ve çok çalışmakla elde edilir. Öğretileri içinde özetle SÖYLEM, (Düzgün ve Anlaşılır Konuşma) BEDEN KULLANIMI (Vücut Dili), SAHNE ALAN EĞİTİMİ, KONSANTRASYON, MİMİK, MÜZİK EĞİTİMİ ve DANS çalışması gibi başlıkları sayabiliriz.

Öğrenmenin sınırı ve zamanı yoktur. Bir oyuncu, son nefesine kadar öğrenir, uygular oyunculuğu…

Başarı, söylenileni anlamak, uygulamak ve uygulamayı ısrarla çalışmakla olur. Oyuncunun uzunca dinlenme gibi fazla bir lüksü olmamalıdır. Prensiplerle günlük yaşamına başlayan oyuncu erken kalkar, gıdasını gereği gibi alır, sabah beden çalışmasını yapar, oyunculuğu ile ilgili görev almışsa onun çalışmasını, ezberini yaparak programı doğrultusunda prova ya da çekim alanına gider.

Oyunculuk eğitiminde başarısızlık, kişinin başarısız olacağını kendisine inandırması ile başlar…

Çok tehlikelidir ve asla oyuncu olunamaz. Kişi kendi adına başarısızlığını anlayamaz. Başarısızlık bir nevi tembelliktir.

Yeteneği olan her insan başarılı olabilir. Bunun sağlanması çok çalışmakla olur. Yılmadan ve azimle.

Şimdi Oyunculuk eğitimini incelemeye başlayalım; öğretileri nelerdir, öğrenmenin sınırı ve başarı ve başarısızlığın nedenleri nelerdir onu ele alalım.

Oyunculuğun temeli tiyatro eğitiminden geçer. Oyunculuk eğitimi ile öğrenilen bilgiler beceri ile birleşince rol düzeyi olan bir statü elde edilir (Sanatçı).

Tiyatro ve Sinema – ki buna TV oyunculuğu da dahildir – oyunculuk sergilenişleri farklılıklar gösterir. Sinema ve Tiyatro oyunculuğunun farkları kullanılan alanlardaki çerçevesel boyutlardadır.

Tiyatro dediğimiz zaman öncelikle Tiyatro sergilenmesine uygun bir alan gelir aklımıza. Bu alanı, sahnesi, dekoru, ışığı ve izleyici koltuklarından yapılmış kapalı ya da açık alandan oluşmuş salon, Tiyatro Salonu ya da Açık Hava Tiyatrosu diye ifadelendirebiliriz.

Sinema denilince öncelikle Tiyatro Salonu gibi ama sadece “Beyaz Perde” nin yer aldığı bir salon veya evlerimizdeki “TV ekranları” gelir aklımıza. Geçmiş zamanlarda özellikle yaz aylarında Yazlık Sinemalarda açık havada filmler gösterilerek izleyiciye değişik haz ve tat yaşatan hizmetler verilirdi.

Tiyatroda işlev olarak bir oyun – drama, Sinemada işlev olarak, Senaryonun görselleştiği bir hikaye sergilenir. 

Sinemanın bir özelliği de tek mekana bağımlı olmadan çeşitli mekanları canlı gibi göstermesidir. Sinema yazarları tarafından yazılmış oyunları ve senaryoları, bu alanlarda ve mekanlarda oyuncular, teknik ve idareci elemanların da katkılarıyla  sergiler, anlatılmak istenen hikayenin ve sinemasal görüntünün ana fikrini, izleyicilere gerektiği biçimde aktarırlar.

İnsanı insana, insanlarla anlatan Sinema ve Tiyatro oyunculuğu genelde, bir çok insanın uygulama hatta, meslek edinme gibi arzularını ortaya çıkarmıştır. Yapılan işlevin sanatsal boyutu da insanları cezbeder. Çünkü sanatta üretkenlik vardır ve üretkenliğin de sonu yoktur.

Sinema ve Tiyatro oyunculuğunu öğrenmek isteyen herkes oyunculuk tarihi hakkında da fikir sahibi olmalıdır. Her sanat dalında olduğu gibi Sinema oyunculuğunun ve Tiyatro oyunculuk sanatının da bir tarihi vardır. Diğer sanat birimleriyle aynı paralelde doğmuş, gelişmiş ve zamanımıza kadar gelmiştir. Gelişmeye de devam edecektir.

 

 

 

 

 

 

 

Karakter Yaratma – Var Olmayanı Üretmek

Karakter Yaratma

Yaşadıklarımızı, duyduklarımızı ve gördüklerimizi hayal etmemiz, hayal gücümüzü geliştirir. İmgelem, var olmayan ya da olması olanak dışı şeyler oluşturmaktır…

Karakter Yaratma’ da İmgelem’in başarılı uygulanması, hayal gücünün etkin olmasına bağlıdır.

Hayal gücünden yoksunluk bir oyuncunun, kendine özgü oyunculuğunu geliştirmesine veya yazarın yaratıcılığına engel olur.

Yaratıcı güç gelişmediği için de Karakter Yaratma eyleminde gelişme olmayacak ve buna bağlı başarı ve verimlilik asla gelmeyecek demektir.

Gözlem, imgelemenin ve dolayısıyla bir Karakter Yaratma’nın en önemli olgusudur. Çevrede olup bitenleri, insanların karakter biçimlerini, olaylar karşısındaki tepki ve etkilerini çok iyi gözlemleyip şuur altına yerleştirmek gerekir.

Karakter Yaratma’ da imgelemin uygulanması oyuncunun veya yazarın kendi görüşünün de katılmasıyla etkin biçime gelir.

İmgelemin geliştirilmesi çalışmasında sorulması gereken dört soru, kesinlikle yanıtsız bırakılmamalıdır. Bu dört soru imgelemeye bağlı olarak Karakter Yaratma’nın en gerekli unsurlarıdır.

Başarı, soruların yanıtlarından algılanan durumları, kişilik ve yaşam biçimi ile bağdaştırmaktan geçer.

Dört ana soru ve yanıtları, Karakter Yaratma’da  oyuncuya ve yazara kesin başarı kazandırır. Şimdi bu dört ana soruyu ve açılımlarını inceleyelim.

Sorulması gereken sorular. Kim, nerede, nasıl, niçin?

KİM ?

Yaratılacak karakterin nasıl bir yaşamının ve yaşının kaç olduğunu, çevresi ve insan ilişkileri ile onlara nasıl davrandığını, mesleğini ve fiziksel yapısının nasıl olduğunu belirler. Çalışmamızda bu önemli soruların yanıtlarına ilave olarak şunları da bağdaştırıp incelemeli ve yanıtını aramalıyız.

1 – Ben (Kendim) olarak yorumum ne olmalıdır.

2 – Ben (Deneyimim). Yaşam deneyimimin katkısıyla ben bu karaktere neler katabilirim.

3 – Yaşım. Yaşımın gerektirdiği durumu yorumumun içinde kullanacağım.

4 – Geçmişim. Geçmişimin içinden gelen anımsadıklarım yardımıyla iç ve dış şartların ve düşüncelerin hissedilmesinin sağlanmasını gerçekleştireceğim. 

NEREDE ?

Oyunun, zaman olarak geçtiği çağı, çağın özelliklerini, insanların karakter ve davranış biçimlerini incelemekle soruya yanıt aranır.

NASIL ?

Kamera önünde ve sahnede uygulanacak eylemin nasıl ve ne tür davranış gerektirdiğini anlamaya çalışarak yanıt aranır. O kişi nasıl yürürdü? Nasıl otururdu? Vb.

NİÇİN?

Canlandırılacak kişiliğin amacının ne olduğu sorgulanır ve bu amaca ulaşıncaya kadar ortaya konması gereken eylemlerin neler olabileceği hakkındaki sorulara yanıt aranır.

RSS
Follow by Email