Luc Besson’ dan bir klasik…

posted in: Sinema Tarihi | 0

Luc Besson

“The Big Blue- Le Grand Bleu” Türkçe adıyla “Derinlik Sarhoşluğu”.

Yunanistan ve Sicilya denizlerinin derinliklerinde çekilen eşsiz manzaraları ve  Eric Serra, Bill Conti imzası taşıyan 80’lerin elektronik müziği eşliğinde yönetmen Luc Besson’un şiddet dolu filmleri Nikita ve Léon’dan çok farklı.

Luc Besson’ un gizem ve romantizm dolu bu film karanlık ve esrarlı bir sona kavuşarak Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac dahil, o dönem kuşağını derinden etkilemiş.

Jacques Mayol (Jean-Marc Barr) ve Enzo Molinari (Jean Reno) , birbirlerini çocukluklarından beri tanıyan iki arkadaştır. Sicilya’da yaşamakta olan Enzo, serbest dalış rekorunu 6 yıldır elinde bulundurmaktadır ve rakipsizdir. Peru’da yaşayan Jacques’a haber gönderip kendisiyle yarışmak istediğini söyler. Sicilya’ya gelen Jacques, arkadaşını kolaylıkla yener. Aralarındaki rekabet sürekli artar ve iki adam, inanılmaz derinliklere dalarlar. New York’da yaşayan Jacques’ın sevgilisi Johana (Rosanna Arquette) Sicilya’ya gelir ve bu anlamsız savaşın sonlanmasını ister.

Luc Besson’ un bu baş yapıtı fantastik bir yolculuğu, romantik komedi iskeleti üzerinde ve inanılmaz güzellikteki bir görseliğin eşliğinde anlatmayı başarıyor.

Luc Besson başlangıçta filmin kast’ı konusunda çok tereddüte düşmüş. Jacques Mayol rolünü Christopher Lambert ve Mickey Rourke’ a önermiş. Hatta kendisi oynamayı bile düşünmüş. Taki Jean-Marc Barr önerilene kadar. Ama Besson da filmde dalgıçlardan biri olarak bir Cameo rol oynamayı ihmal etmemiş.

THE BIG BLUE 1980’li yılların gişede de en başarılı Fransız yapımı; yalnız Fransada 9,193,873 adet bilet satmış.

Filmin Luc Besson ve Jean Reno’ya getirdiği şöhret malum ama Jean-Marc Barr filmden sonra öyle önemli bir projede yer alamamış ta ki 1991yılında Danimarkalı yönetmen Lars von Trier’ e rastlayana kadar…

Europa, filmi uzun süreli bir arkadaşlığın temelini atmış, Barr, hem Trier’in çocuklarının vatfiz babası olmuş ve hem de Breaking the Waves (1996), Dancer in the Dark (2000), Dogville (2004), Manderlay (2005), The Boss of It All (2006) ve Nymphoomaniac (2013), gibi yapıtlarında rol almayı başarmış.

Luc-Besson
Luc-Besson

 

“400 Darbe = Les 400 Coups”

posted in: Sinema Tarihi | 0

400 Darbe = Les 400 Coups

Yönetmen: François Truffaut,

Senaryo: François Truffaut,

Görüntü: Henri Decae,

Müzik: Jean Constantin,

Oyuncular: Jeaane Pierre Leaud, Claire Maurier, Albert Remy

Süre: 94dakika

Menşe: Fransız.

Fransızcada “serserilik yapmak” anlamına gelen “Les 400 Coups” sınırlı bir bütçeyle ve kısıtlı olanaklarla çekilen bir filmdir.

Sinema yaşamına ünlü sinema kuramcısı Andre Bazinin teşviki ile sinema yazarı olarak başlayan yönetmenin de ilk uzun metraj denemesidir.

Truffaut romantizmi’nin bir eseri olan ve beyaz perdenin çocuklar üzerine yapılmış en iyi filmlerinden biri olarak kabul edilen bu doğal, yaşamın kendisi gibi film, ilk gösterildiği 1959 Cannes Film Festivalinde “En İyi Yönetmen” ödülünü alır.

400 Darbe filminin bu kadar başarılı olmasının sebeplerinden biri de yönetmenin o sıralarda çocukluk geçmişinden çok uzak olamayan 26 yaşında bir genç olmasıdır belki de.

Sorunlu bir çocukluğu anlatan filmin konusu ise kısaca şöyle;

Paris’in kuzeyinde yaşayan Antoine Doinel 12- 13 yaşlarında haşarı bir çocuktur, okulu sevmemekte, annesi ve üvey babası ile sık sık tartışıp Paris sokaklarında arkadaşları ile beraber dolaşarak serserilik yapmaktadır.

Bir gün okuldan kaçıp sokakta avarelik yaparken annesinin bir adam ile öpüştüğünü görür.

Ertesi gün okula gittiğinde mazeret olarak annesinin öldüğünü söyler. Fakat kadın okula gelince gerçek anlaşılır.

Antoine sürekli evden kaçamayı planlamaktadır ama çevresindeki yaşamlar da pek iç açısı değildir; arkadaşı Rene’nin evi de benzer durumdadır, annesi alkolik babası ise at yarışları hastasıdır.

Ardından babasının çalıştığı yerden bir daktilo çalarken yakalanır. Üvey babası onu polise teslim eder.

Islahevine gönderilen Antoine buranın katı kuralları ile bir türlü bağdaşamaz. Kaçarak denize ulaşır ve kısa yaşamını sonlandırır.

Filmin çekimlerinin başladığı ilk gün olan 11 Kasım 1958 de Andre Bazin yaşama veda eder ve Truffaut senaryosu üzerinde birlikte çalıştıkları “ 400 Darbe” yi Bazin’e adar.

Hiçbir star oyuncuyu barındırmadan, alışılagelmiş dramatik anlatım kurallarını unutarak doğal bir anlatımla adeta çekim anında kurgulanan film, Fransız ve Dünya sinemasına gündelik yaşam temalarına dayanan yeni bir sinema anlayışı getirmiştir.

1958-1960 yılları arasında gösterime giren Louis Malle, Claude Chabrol, Jean-Luc Godard gibi yönetmenlerin filmlerinin yanısıra Truffaut’nun bu filmi de “Yeni Dalga” hareketinin bir manifestosudur adeta.

 

[metaslider id=”3565″]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Modern Sinema Dönemi’nde Avrupa Sineması  

posted in: Sinema Tarihi | 0

Modern Sinema Dönemi 1960 -2000

Avrupa Sineması:

Daha 1948’li yıllardan itibaren proje tasarımından yapımcılığa, dağıtımdan gösterime kadar olan zincir içinde aynı şirket tarafından mutlak kontrol gerektiren Hollywood’dun klasik stüdyo yöntemi yalnızca ABD’de değil tüm dünyada iflas etmeye başlamıştı.

Bu sırada Avrupa’da  en önemli olay daha önceleri İngiliz Özgür Sinema Hareketi ile bir benzeri oluşan ve 58 ve 59’larda Clude Chabrol, François Truffaut ve Alain Resnais gibi yönetmenlerin uzun metrajlı filmleriyle gündeme gelen Fransız Yeni Dalga Hareketi’nin ani patlamasıydı.

 

modern sinema2
François Truffaut

 

Polisiye, komedi, kostümlü filmler gibi geleneksel tarzlarını geliştirmeye uzun süre devam eden Fransız sineması asıl başarısını François Truffaut ve arkadaşları tarafında geliştirilen Yeni Dalga Akımının auter filmleri ile yakaladı.

Modern sinema dönemindeki bu hareket 1950’ lerin daha ziyade stüdyo bağımlısı, kontrolcü ana akım geleneğine bir tepki olarak başlamıştı.

Modern sinema döneminde Yeni Dalga akımının yönetmenleri daha esnek senaryo ve kurgu yöntemlerini tercih etmekte idiler. Bu yönetmenler arasında belli başlılarını şöyle sıralayabiliriz;

modern sinema1
Claude Chabrol

 

Claude Chabrol bu dönemin en fazla film çeken yönetmenlerinden biridir. Genellikle burjuva dönemini ve kadın davranışlarını eleştiren psikolojik gerilim tarzında birçok film yaptı.

“La Femme İnfidele = Sadakatsiz Kadın”, “Les Noces Rouges = Kızıl Düğün”, “Le Boucher = Kasap” gibi.

 

modernsinema4
Eric Rohmer

 

Bu dönemin en yaşlısı Eric Rohmer filmlerinde kendine özgü bir kişisel evren oluşturdu. Rohmer’in de baş konusu kadınlardı. Kadınların özelikle kent ile kır, aile ile kişisellik, iş ile tatil çevrelerinde gidip gelen duygularını, cinsel ihtiyaçlarını ve ahlaki çelişkilerini anlattı. “Ma Nuit Chez Maud = Maud’da Geçen Gecem” gibi.

 

modern sinema5
Alain Resnais

 

Alain Resnas bir belgesel sinemacı olarak işe başlamıştır. Filmlerinde şimdi ile geçmiş, bellek ile imgelem arasındaki gidip gelmelerle yoğunlaşan ve izleyiciyi bilinçaltını araştırmaya yönelten bir biçimsellik gözlenir.

“Hiroşima Sevgilim = Hiroşima Mon Amour”, “La Guerre est Finie = Savaş Bitti”, “Stavisky”, “Melo”, “Amerikalı Amcam = Mon Uncle d’Amerique”, “Hayat Bir Romandır = La Vie est un Roman”.

 

modern sinema3
Louis Malle

 

Louis Malle genellikle Yeni Dalga hareketi ile bütünleştirilen ve tabu konularını işlemeye daima meyilli olan bir yönetmendir.

“L’Ascenseur pour l’echafaud = İdam Sehpası”, “Les Amants = Aşıklar” (genç bir annenin sadakatsizliğini anlatan bu film o dönem bir skandala neden oldu), “Les souffle au Ceouer = Yüreğin Fısıltısı” ( Ensest ilişkiden bahseder), “Lacombe Lucien” (Almanlarla işbirliği yapan Fransızların da sadece bir insan olduğunu anlatır).

Jean-LucGoddard, Jacques Demy, Alain Cavalier de bu dönemin  diğer özgün bir sinemacıları idiler.