iphone ve ipad gibi cihazların kısa film çekiminde kullanılması

iphone, ipad gibi cihazların günümüzde (3G’den bu yana) neredeyse tümü video çekebilir.

Akıllı telefonlar kullanılarak (iPhone, Samsung Galaxy, Nokia, HTC, GoPro, vs.) bir çok kısa film çekilmekte ve bunların bazıları ödül kazanmaktadır.

iPhone Film festivali’ne akıllı telefonlarla çektiğiniz filmleri gönderebilirsiniz.

www.iphoneff.com adresindeki siteye girerseniz burada akıllı telefonlarla çekilmiş bir çok film, müzik video, belgesel, animasyon örneklerini bulabilirsiniz.

F/2.4 açıklıkta 30 kare/sn kayıt yapan 8megapiksel bir kamera ile 1080p tam HD ve 4K (Ultra HD) kayıt yapıp kurgulayarak istediğiniz kısa filmi çekebilirsiniz. En büyük artıları Wi-fi veya cep telefonu bağlantısıyla görüntüleri amında web üzerinde yayınlama, sosyal medyada paylaşma olanağı sunmalarıdır.

Apple ürünleri başta olmak üzere film yapımında kullanılabilecek bir çok aplikasyon  (örneğin kurgu yapmak, kamera görüntülerini birleştirmek, tesadüfen kaydedilen görüntüleri kareden silmek vs ) bu cihazlara yüklenmiştir. Samsung’un ürettiği bazı modellerde 10x optik zoom özelliği vardır.

Boyutu hayli küçük olan algılayıcıları belirli kalitede görüntü yakalarken özellikle düşük ışık şartlarında dijital gren (Gürültü-Noise) oluşması, küçük objektifleri, çoğunda optik zoom olmaması problemleridir. Fakat iphone ve ipad’lerle çalışmayı kolaylaştıracak ve daha iyi görüntüler vermeyi sağlayacak birçok aksesuar piyasayı kaplamıştır adeta.

İphone’ların kullanımı özellikle tutuş kolaylığı açısında ipad’den daha rahattır.

Arzu edersiniz iphone’da kaydedip ipad’e transfer ederek kurgu yapabilirsiniz. Bazı iphone’lar 120 kare/sn – 240kare/sn hızda yavaş hareketli (slow motion) çekim yapabilirler ve 128Gb civarı hafızaya sahiptirler. Üç-ayak üzerine bağlanabilirler, örneğin; ‘Joby Grip Tight Stand’ esnek bir Gorillapod ile birlikte gelir ve bacakları mobilyalara sarılabildiği gibi uzatılarak elde yapılan çekimlerde ‘grip’ olarak kullanılabilir.

İphone ipad’lerin geniş açılı objektifleri yoktur fakat adaptör yardımı ile geniş açı, telefoto veya macro objektifleri takabilirsiniz. Geniş açı objektiflerle yakından çekim yaparak ilave bir görüntü stabilizasyonu sağlamak mümkündür. ‘Olloclip’ adaptor çıplak iphone’larla kullanılabilen bir adaptördür. Eğer objektif adaptörü ilave edilmiş bir kılılf alırsanız daha fazla seçiminiz olur. ‘ALMmCAMLITE’ mikrofon, ışık, üç-ayak  takılabilen bir yuvası olan metal bir kılıftır. Başlangıç Kit’inde geniş açı/ makro objektif  yer alır ve bir SLR adaptörü ile profesyonel objektifleri de takmak mümkün olur.

‘iOgrapher’ hafif ve ucuz bir kılıftır. Hem ipad hem de iphone ile kullanılabilir. Telefonun yerleştirildiği bir kulp şeklindeki çerçevelerinden tutarak çekim yapmayı kolaylaştırır. Mikrofon, ışık ve üç-ayak bağlama yuvaları vardır.

‘Padcaster’ daha ağır, pahalı fakat profesyonel alüminyumdan yapılma bir kılıftır. Mikrofon, geniş açı objektif ve SLR objektifleri takmaya yarayacak bir adaptörden oluşan paket halinde satılıyor.

Sesi geliştirmek için ayrı mikrofon kullanmak gerekir. ‘Rode Smartlav’ mikrofon özellikle akıllı telefonlar ve tabletler için geliştirilmiştir. Bir adaptör yardımıyla bağlanan standart bir mikrofonda kullanılabilir ama kaydedilen ses seviyesi düşük kalır.

Daha kaliteli mikrofonlar olan ‘Rode VideoMic’ veya ‘VideoMic Pro’, ‘iOgrapher’ veya ‘Padcaster’ a bağlanarak daha iyi ses elde edilmesini sağlar.

‘İRig PRE’ mikrofondan kameraya gelen sesi yükseltici görevini görür.

‘Steadicam Smoothee’ ise akıllı telefonlar ve tabletler için üretilmiş küçük bir görüntü sabitleyicidir.

 

Film Çekiminde Sahne Aydınlatması- Işıklandırma  

Film çekiminde kullanılan ışıklandırmanın ana elementleri:

 

film çekiminde

 

Işıklandırma sinematografır’ın artistik amacına ulaşmak için kullanabileceği en temel araçlardan biridir. İyi bir atmosferik ışıklandırma ile sinematografır resmin kompozisyonunda etkin olacak yeni bir artistik gerçeklik yaratabilir. Işıklandırma pozlamadan farklıdır ve filmin artistik kalitesinin de bir ölçümüdür.

Film çekiminde kullanılan ışıklar etkilerine bağlı olarak isimlendirilir.

Ana Işık:

Konuya temel görünümünü veren, güneş ışığına, pencereden veya kapıdan gelen direkt ışığa benzeyen ışık tipidir. Ana ışık genellikle sette ilk yapılan ışıktır ve yeri elde edilmek istenen etkiye göre değişebilir. Eğer ana ışık kamera ekseni boyunca doğrudan konunun yüzüne yönlendirilirse düz, detaysız bir görüntü elde edilir. Eğer konu yandan aydınlatılırsa detay artar. Kamera eksenine ve konuya 90 derecelik açı ile yerleştirilirse konunun yarısına gölge düşer.

Yandan aydınlatma ile konunun tüm detayları ortaya çıkar ve bu özellikle karakterlerin yaşının vurgulanması gibi durumlarda tercih edilir. Eğer ana ışık konunun altına yerleştirilirse burun ve yanak gölgeleri anormal şekilde oluşur.

Film çekiminde tercih edilen yöntem ana ışığı kamera eksenine 45 derece açı ile 45 derece yukarıya yerleştirmektir. Bu durumda çok doğal gölgeler elde edilirken konunun ana ışıktan uzak kısımları kısmen aydınlanır ve burun ile çene gölgeleri ideal bir şekilde birleşerek tek bir gölge yaratır.

Ana ışığın konuya olan uzaklığı da çok önemlidir. Eğer çok yakın yerleştirilirse ışığa yakın olan yüzeylerle uzak olan yüzeylerin aldığı ışık miktarları birbirinden çok faklı olur. Eğer mesafe artarsa konu boyunca daha eşit miktarda ışık elde edilmiş olur.

Dolgu Işığı:

Bu ışığın amacı ana ışık tarafından yaratılan gölgeleri doldurmaktır. Kontrast şartlarını ayarlamada önemli rol oynar. Doğada gökyüzü ve çevreden yansıyan ışık güneş tarafından yaratılan gölgeleri doldurur.

 

film çekiminde5
Ana Işık ve Dolgu Işığı

 

Yardımcı Işıklar:

Üçüncü ışık tipi tek bir ışık tipi olamayıp birden fazla ışıktan oluşur. Geri plan ışığı (konunun arkasında yer alır ve konu üzerinde gölge oluştururken derinlik etkisi yaratır), yan-ışık, dekoratif ışık vs. gibi. Sahneyi mümkün olan en kısa sürede seyirciyi etkileyecek şekilde tamamlar.

Eğer ön ve arka plan yoğunluğu ve rengi birbirine yakın ise planlar birbirine karışabilir. Ayırtmak için bordür ışığına başvurulur. Görüntü yönetmeni konuyu arkadan ışıklandırarak konunun bordürlerinin belirgin hale getirerek arka plandan ayrılmasını sağlar.

 

film çekiminde 7
Aydınlatma Şeması

 

Film Çekiminde Işıklandırma Kontrastı Oranı   

Işıklandırma Kontrastı oranı ana ışık ile dolgu ışığı arasındaki yoğunluk farkıdır. Sahnede hâkim olan ışık ana ışıktır. Dolgu ışığı ana ışık için yapıldığın dan yoğunluğu daima daha azdır. Ana ışık ile dolgu ışığı arasındaki bu yoğunluk farkı ne kadar fazla ise ışıklandırma kontrastı o kadar yüksektir. Dolgu ışığının miktarı ve yoğunluğu arttıkça ışıklandırma kontrastı o kadar azalır. Işıklandırma kontrastı sahnenin önden, yandan ve arkadan aydınlatıldığına göre de değişir.

Dışarıda yapılan çekimlerin çoğunda güneş ışığı ana ışık rolünü oynar. Atmosferik şartlar ise dolgu ışığı görevi görecek olan ışık kaynakları durumundadır.

 

Yurttaş Kane Filmi ve Görüntü Yönetmeni Gregg Toland

Yurttaş Kane Filmi, şimdiye kadar yapılmış en önemli filmlerden biri olma özelliğini taşıyan bir yapıt. Günümüzden yaklaşık 77 sene önce çekilmesine ragmen modern filmlere – “Star Wars”, “Birdman”, “Renevant” –  ve Robert Altman gibi sinemacılara, ilham vermiş ve vermeye devam ediyor.

Yurttaş Kane Filmi’nin bu benzersiz özelliği konusu yanısıra (belki de konusundan daha fazla) uygulanan sinematografik anlatımda yatıyor.

Günümüzde de kullanılan ve o dönem için bir devrim sayılabilecek birçok anlatım tekniği, Orson Welles’in dehasının eseri olduğu gibi filmin görüntü Yönetmeni  Gregg Toland’ ın da eseri.

Gregg Tolland 1904 yılında dünyaya geldi. Orson Welles fotoğrafçılık hakkında bildiği her şeyi Gregg Toland’dan öğrendiğini söylemiş. Gerçekten bu ikili Yurttaş Kane Filmi’ni çekmeden önce bir hafta süreyle Welles’in evinde görüntüleme teknikleri – objektifler, kamera hareketleri, aydınlatma vs – üzerinde çalışmışlar.

Welles tüm kariyeri boyunca Toland’dan övgü ile bahsederek; çalıştığı en mükemmel ve hzılı kameraman olduğunu vurgulamış.

Filmin jeneriğinde kendi adının altına Tolland’ın da adını yazarak onu onurlandırmayı ihmal etmemiş.

 

yurttaş kane filmi3
Yurttaş Kane Jenerik

 

Tolland’ın filmografisinde çoğu Oscar’a aday olan; Les Misérables – Sefiller (1935), Çıkmaz Sokak (1937), Ölmeyen Aşk (1939), Gazap Üzümleri (1940), The Long Voyage Home – Eve Yolculuk (1940), Yurttas Kane (1941), The Little Foxes – Küçük Tilkiler (1941), Bir Meleğin Aşkı (1947) gibi filmler yer alıyor.

Welles ne kadar büyük bir dahi ise, Gregg Toland Welles’in kafasındaki fikirleri görüntüye dönüştürmek açısından o kadar dahidir.

Eğer Orson Welles görüntü yönetmeni olarak başka bir isimle çalışsaydı belki de karşımızda başka bir film olacaktı.

Yurttaş Kane Filmin’de kullanılan görüntüleme tekniklerini kısaca şöyle sıralayabiliriz;

  • Subjektif – Öznel kamera bakış açısı.
  • Geniş açılı ve dar açıklıklı bir objektifle elde edilen Alan Derinliği çok yüksek sahneler (aynı karede ön, orta ve arka plan net) sayesinde seyircinin ilgisini kamera hareketleri ve karakterin çerçeve içindeki hareketleri yardımı ile istenen noktaya yönlendirmek
  • Alışılagelmişin dışında bir aydınlatma tekniği; geri plandan yapılan yüksek kontrastlı aydınlatma, Alman dışa vurumcu geleneğin eseri olan ‘Film Noire – Kara Filmler’de uygulanan düşük anahtar ışıklı aydınlatma.
  • Görüntü karesinde tavanı da görecek şekilde (setlerde tavan olması gerektiğini hatırlatırcasına ki “Citizen Kane” de kullanılan tavanlar kumaştan yapılmış ve oyuncuların tam tepesine mikrofonlar yerleştirilmiş, – yani boom mikrofonlar yerine!) alt açıdan yapılan çekimler.
  • Karmaşık kamera hareketleri
  • Yakın plan yüz çekimleri.
  • Düz anlatım yerine flash-back ve flash- forwardlarla yapılan girişik anlatım.
  • Aksiyonu takip eden kesintisiz, uzun süreli çekimler. Oyuncuyu takip eden çekimler (o dönemde Steadicam gibi görüntü sabitliğini sağlayan taşınabilir aksesuarların olmadığını hatırlayalım ve “Birdman”  filminin benzer çekimlerini düşünelim!).
  • Orson Welles şöhretini radyoda ünlü “War of the Worlds – Dünyalar Savaşı” yayını ile yapan bir sanatçıydı. İyi bir kulağı vardı ve her türlü yeniliğe açıktı;
  • Citizen Kane filminin ses tasarımı da dönemine göre devrimci bir nitelik taşıyordu; diyaloglar birbirinin üstüne düşüyor ve karakterlerden birinin diyalogu bitmeden diğerinin diyalogu başlıyordu. Buna ilave olarak sahneler arasındaki bağlantı ya ses efektleri ile ya da devam eden diyaloglarla sağlanıyordu.

Kısaca belirmek gerekirsa Citizen Kane filmi hala geçmiş ve günümüzde yer alan hayli geniş bir yelpazedeki sinemacılara ilham verebilecek bir el kitabı olma özelliğini taşımaya devam ediyor.

 

[metaslider id=”2794″]

 

 

 

 

 

 

 

Işık ve Renkli Objeler

Işık enerjinin özel bir şeklidir ve daima bir cisim tarafından yayınlanır.

Işık veren bu cisme “Işık Kaynağı” adı verilir.

Işık uzayda bir dalga hareketiyle doğrusal olarak yayılır.

Maddi bir cisme gereksinim duymaz ve boşlukta da yayılabilir.

Basit bir cam prizma kullanarak da beyaz ışıktan renkli bir tayf elde etmek mümkündür. Prizmadan geçen beyaz ışık kendini meydana getiren bileşen renklerine ayrılır.

ışık6
Prizma ve Tayf

Dalga boylarına göre sıralanmış bir aradaki radyasyonlara “Spektrum = Tayf” adı verilir. İnsan gözü bu tayfın ancak belirli bir bölgesine duyarlıdır.

Bu bölge 380nm – 760nm (nm = nanometre, bir uzunluk ölçü birimi) arasında olan Radyasyonların karşılığıdır.

ışık7
Görünebilen Spektrum (Tayf)

Bu spektrum bölgesinde doğadaki renkler sıralı olarak kolayca ayırt edilebilir. Mor       Mavi     Yeşil    Sarı   Oranj   Kırmızı 

 Renk görme duyusu gözün ışığın değişik dalga boylarına verdiği cevaptır. Bir görsel algılama olan renk görme duyusunun oluşması için üç değişik faktörün bir araya gelmesi gereklidir.

  • Bir ışık kaynağı
  • Bir obje
  • Ve bir gözlemci

Işık bir ışık kaynağından yayılarak bir obje üzerine düştüğünde objeden yansıyarak veya objeden geçerek gözlemcinin gözüne ulaşır.

Beyaz bir tabaka kâğıt üzerine düşen beyaz ışığın dalga boylarının hemen hemen tümü eşit bir şekilde yansır.

Siyah obje üzerine düşen ışığın tümünün emilmesi ile, gri ise tüm dalga boyları azaltılmış olarak eşit şekilde yansıtıldıklarında oluşur.

Renkli katı cisimler beyaz ışığın belirli bir bölgesini emerken belirli bölgesini yansıtırlar. Renkli saydam cisimler ise – filtreler gibi – beyaz ışığın belirli bölgesini geçirdikleri için renkli görünürler. Bir kırmızı filtre yeşil ve mavi ışığı emip, sadece kırmızı ışığı geçirdiği için “kırmızı” görünür.

ışık2
Kırmızı Gül

Bir kırmızı gül beyaz ışığın mavi ve  yeşil bileşenlerini emerek kırmızı’yı  yansıttığı için kırmızı görünür.

ışık1
Sarı Papatya

Bir sarı papatya beyaz ışığın mavi bileşeni’ni emerek yeşil ve kırmızı bileşenlerini  yansıtır. Yeşil ve kırmızı’nın toplamı olarak sarı görünür.

 

ışık3
Kırmızı ve Sarı Laleler

 

Kırmızı laleler içlerindeki boyar madde pigmentleri yardımı ile beyaz ışığın mavi ve yeşil bileşenlerini emerek sadece kırmızı bileşenini yansıtır.

Sarı laleler ise yine içlerinde bulunan boyar madde pigmentleri ile beyaz ışığın sadece mavi bileşenini emerek yeşil ve kırmızı bileşenlerini yansıtırlar ve “yeşil+kırmızı = sarı” rengi verir.

Yeşil yapraklar ise içlerinde bulunan boyar madde pigmentleri (klorofil) yardımı ile beyaz ışığın mavi ve kırmızı bileşenlerini emerek sadece yeşil bileşenini yansıtarak yeşil renkte görünür.

ışık4
Renkli Filtreler

Benzer şekilde bir mavi filtre içinden geçen beyaz ışığın yeşil ve kırmızı bileşenlerini yutarak sadece mavi bileşenini, yeşil filtre mavi ve kırmızı bileşenini yutarak yeşil bileşenini, kırmızı filtre ise mavi ve yeşil bileşenini yutarak kırmızı bileşenini geçirir.

Fotoğrafçılıkta çok çeşitli ışık kaynakları kullanılır. Fotoğrafik malzemeler belirli renk değerlerine göre kalibre edilmişlerdir. Tekrarlanabilen doğru sonuçlar alabilmek ve bir standardizasyon sağlayabilmek için bu malzemeleri pozlandıracak olan ışık kaynaklarının da tanımlanması gerekir.

Bir ışık kaynağını tanımlayabilmek demek verdiği ışığın şiddetini ve renk kalitesini tanımlamak demektir. İşte bu amaçla renk kalitesini belirtmek için Kelvin cinsinden sıcaklık derecesini kullanırız.

Renk sıcaklık derecesi belirli bir ısıya kadar ısıtılan siyah cismin veya mükemmel bir ışık kaynağının Kelvin cinsinden mutlak sıcaklık derecesi olarak ifade edilir.

Burada mükemmel ışık kaynağından kasıt ısıtıldığında kendisi emme yapmadan ürettiği ışınları tamamen yansıtan kaynak demektir. Böyle bir kaynağın verdiği ışık tümüyle ulaştığı ısı derecesi ile orantılıdır.

Renk sıcaklık derecesi birimi “Kelvin” dir.

1K   =   273   +   Santigrad Derece ( C )

Gün Işığı ve yapay ışığın spektral nitelikleri birbirinden farklıdır ve her biri de kendi içinde önemli değişiklikler gösterir.

Gün ışığı 5500K renk sıcaklık derecesine sahipken yapay ışık (tungsten ışığı) 3200K renk sıcaklık derecesine sahiptir.

Renk sıcaklık derecesi arttıkça ışığın rengi turuncudan (sıcak renk) maviye (soğuk renk) doğru değişir

ışık5
Sıcak Renkler   ————————Soğuk renkler

 

 

 

Sinematografik açıdan 2014-2016 yıllarının en başarılı 10 Filmi

 

İnterstaller

Interstellar (2014, Yönetmen:Christopher Nolan, Görüntü Yönetmeni: Hoyte Van Hoytema)

 


Mommy (2014, Yönetmen:Xavier Dolan, Görüntü Yönetmeni: André Turpin)

 

Mad Max: Fury Road (2015, Yönetmen:George Miller, Görüntü Yönetmeni: John Seale)

 

Knight of Cups (2015, Yönetmen:Terrence Malick, Görüntü Yönetmeni: Emmanuel Lubezki)

 

Carol (2015, Yönetmen: Todd Haynes, Görüntü Yönetmeni: Edward Lachman)

 

Sicario (2015, Yönetmen:Denis Villeneuve, Görüntü Yönetmeni: Roger Deakins)

 

Arrival (2016, Yönetmen:Denis Villeneuve, Görüntü Yönetmeni:Bradford Young)

 

Revenant ( 2016, Yönetmen: Alejandro González Iñárritu, Görüntü Yönetmeni Emmanuel Lubezki )

La La Land (2016, Damien Chazellei, Linus Sandgren)

Moonlight (2016, Barry Jenkins, James Laxton)

 

Görüntü ve Filtreler.

Görüntü üzerinde renkli filtrelerin etkisi.

 

Görüntü
Görüntü

 

Görüntü’nün renk dengesi üzerinde kamerada çekim anında kullanılan renkli filtrelerin

büyük etkisi vardır.

Görüntü’nün renk dengesi;

artistik ve sanatsal etkiyi değiştirerek anlatıma katkıda bulunabilir.

Görüntü’nün renk dengesi;

arzu edilirse post prodüksiyon anında dijital yöntemler kullanılarak da benzer

şekilde değiştirilebilir.

Yukarıdaki şekilde sırasıyla magenta, mavi, cyan ve yeşil filtreler kullanılmıştır.

Magenta filtre: kırmızı + mavi

Cyan filtre: mavi + yeşil.

 

Kamera ve Camera Obscura’dan Başlayan Tarihçesi

Kamera…

Bu gün kullandığımız çok gelişmiş kameraların temeli yüzyıllar öncesinin icadı olan

“Camera Obscura” ya dayanır.

“Camera” Latince “Oda”  “Obscura” ise “Karanlık” demektir.

Bu tanıma göre kullandığımız kameralar küçük bir karanlık odadan ibarettir.

Kamera yani karanlık oda

Gerçekten de çok aydınlık bir günde karanlık bir odaya girelim ve bir şekilde duvara iğne deliği gibi küçük bir delik açalım, karşı duvarda dış dünyanın ters bir görüntüsü oluşur.

 

kamera
Dış Dünyanın Görüntüsü

 

Bu deney şu anki bakış açımızla bize çok saçma gelmekle beraber “Camera Obscura” yı keşfeden kişiler bu deneyden yola çıkmışlardı.

 

Kamera-Obscura
Camera Obscura

 

Bu odanın yerini küçük bir karanlık kutuda alabilir. Kutunun bir yüzeyine açılan küçük bir deliğin karşısına tutulan beyaz kağıt üzerinde kutu dışındaki herhangi bir objenin görüntüsünü de oluşturabiliriz. Bu görüntü çok doğru perspektifli bir görüntü olacağı için ilk zamanlarda ressamlar tarafından sıklıkla kullanıldı.

Oluşan görüntü ışık ışınlarının doğrusal yayılma özelliklerinden dolayı daima üst kısım alta   alt kısım üste gelecek şekilde ters’ tir .Delik küçüldükçe görüntü keskinleşir, fakat ışık duyarlığı azalır.

Kamera-Camera Obscura’nın Keşfi  

“Camera Obscura”nın keşfi çok gerilere gider… İlk defa MÖ 5.yüzyılda Çinlilerin böyle bir cihazdan bahsettiklerini biliyoruz.

Aristo (MÖ 384-322) bu cihazın optik prensibi hakkında ilk açıklamaları yapan kişi olmuştur.

İslam düşünür ve bilgini Abu Ali Al-Hasan Ibn al-Haitham (Batının tanıdığı adıyla Al-Hazen) bu cihazın çalışma prensibini tam olarak açıkladı ve karanlık oda içindeki bir duvar üzerinde dışarıdaki fenerlerin görüntülerinden oluşan bir de gösteri düzenledi.

Ve bu sisteme Arapça “Al-Bayt al-Muthlim “,  “Karanlık Oda” dedi.

1490 yılında Leonardo Da Vinci’nin not defterlerinde  bununla ilgili çizim ve açıklamalara

rastlıyoruz.

16. yüzyılda cihaza konveks merceklerin ve aynaların ilavesi ile görüntü kalitesi daha da geliştirildi.

“Camera Obscura” terimini ilk kullanan kişi 17. yüzyılın büyük Astronomu Alman  Johannes Kepler  olmuştur.

“Camera Obscura” tarih boyunca iki yönde gelişme gösterdi;

  • Bir oda olarak eğitim ve eğlence amacıyla kullanıldı. Özellikle turistik yörelerde yüksek bir binadaki büyük bir oda karartılarak geniş bir yüzey (duvar) üzerinde dönen merceklerden geçen ışınların oluşturduğu çevre manzaraları izlendi.
  • Küçük bir kutu olarak ressamlara çizimlerinde yardımcı olan bir araç olarak kullanıldı.
  • Bu küçük kutu 19.yüzyılın başlarından itibaren fotografik denemelerde yerini almaya başladı.

 

 

RSS
Follow by Email