El Kameraları ile Yapılan Hareketli Çekimler.

El Kameraları ile Yapılan Hareketli Çekimler.

Son dönemlerin popüler çekim tekniği elde taşınan kameralarla hareketli ve takipçi çekimler yapmak.

Örneğin; Alejandro González Iñárritu, “Birdman (The Unexpected Virtue of Ignorance)” ve

Darren Aronofsky “Black Swan – Kara Kuğu”, bu tarz çekimlerden hoşlanan yönetmenlerin başında gelir.

El kameraları ile çekim yaparken dikkat edilmesi gereken noktalardan biri ve belki de en önemlisi, izleyiciyi rahatsız eden ve görüntüyü bozan titrek bulanık kareler elde etmemek olmalıdır.

Piyasada çok sayıda güçlü kamera sabitleyiciler varken artık bu eskisi kadar büyük bir sorun olmaktan çıktı diyebiliriz.

Steadicams’tan kaydırıcılara kadar, çekimlerinizi stabilize etmek için kullanabileceğiniz sayısız araç var.

Birçok film yapımcısı gibiyseniz, muhtemelen bir projenin çekimlerinde yanınızda getirdiğiniz birkaç tane olur.

Buna rağmen bazen konunun gereği veya daha basit ve sade görüntüler elde etmek gibi sanatsal bir amaçla eski model yöntemlere de baş vurmak gerekebilir.

Yani, bazen eski moda iyi bir el tipi kamera projenizin ihtiyaç duyduğu bir şeydir.

Bir film çekerken verdiğiniz her karar bilinçli bir karar olmalıdır. El Kameraları ile çalışmayı seçmek de farklı değildir.

Başka bir deyişle, tembel olduğunuz için veya bir sabitleyiciniz olmadığı için değil belirli bir anlatım peşinde koştuğunuz için veya çekim mekanının fiziksel şartlarından dolayı El Kameraları’ nı seçmelisiniz.

Gereksiniminizi karşılayacak en iyi seçimin ne olduğunu saptamaya bazı soruları cevaplandırmak yararlı olabilir.

  • Yeterli zamanınız var mı?
  • Bir sabitleyici ile etrafta dolaşmakla meşgulken önemli çekimleri kaçırma riski altında mısınız?
  • Bir sabitleyici ile uzun süre çekim yapabilir misiniz yoksa çok mu yorulursunuz?
  • Sabitleyicinizi çekim mekanına taşımak pratik midir?
  • Pürüzsüz kamera sabitlemesi görsel anlatımınız için doğru seçim mi yoksa dağınık, öngörülemeyen el tipi cihazlar daha etkin görüntüler mi verecektir?
  • Görüntülerinizle ne anlatmaya ne çalışıyorsunuz?

Elde taşınan kamera ile çalışma seçiminizin- çekiminiz/sahneniz/filminiz/vb.- için doğru karar olduğuna karar verirseniz, bir sonraki adım elde nasıl çekim yapılacağını öğrenmektir.

Bu durumda, siz ve kameranız arasında çok noktalı bir temas oluşturmak yararlı olacaktır.

Bunu yapmanın bir yolu, kamera kayışınızı boynunuza geçirmek ve gerginlik yaratmak için kameranızı önünüzde tutmaktır. (Bu, üç temas noktası oluşturur: boynunuz ve iki eliniz.)

Şimdi, bu sihirli bir şekilde süper dengeli çekimler yaratmayacak, ancak kayış olmadan çektiğiniz çekimlerden kesinlikle daha kararlı olacak. Ayrıca, hareket ederken ayaklarınıza fazla yük bindirmemek, hafif olmak, vücut hareketlerinizi mümkün olduğunca pürüzsüz ve yavaş tutmaya dikkat etmek de gerekir.

Son olarak, yakınlaştırmaktan kaçınmak isteyeceksiniz, çünkü bu sadece herhangi bir hareketi büyütmeye yarar.

Bunun ötesinde, post- prodüksiyonda istenmeyen titremeleri her zaman temizlemek mümkündür.

Otomatik sabitlemeye sahip kameraları ve lensleri kullandığınızdan emin olmayı da deneyebilirsiniz.

 

Görüntü Yönetmeni Roger Deakins ve Işık

Görüntü Yönetmeni Roger Deakins

Ünlü Görüntü Yönetmeni Roger Deakins’in ışık kullanımındaki becerisini ve uyguladığı pratik yöntemleri ‘Blade Runner 2049’ üzerinden tartışmakta fayda var.

‘Blade Runner 2049’

Yönetmen: Denis Villeneuve

Görüntü Yönetmeni: Roger Deakins

Blade Runner Film Serisi

Senaryo: Hampton Fancher ve Michael Green.

Oyuncular: Ryan Gosling, Harrison Ford, Jared Leto, Robin Wright, Ana de Armas, Carla Juri, Mackenzie Davis, Edward James Olmos.

Bir devam filmi olan ‘Blade Runner 2049’ izleyiciyi ilk filmde anlatılan hikâyeden tam 30 yıl sonrasına götürüyor. Los Angeles Polis Departmanı’nda görev yapan Memur K. toplum yaşamını kaosa sokacak olan ve uzun zamandır saklı kalan bir sırrı açığa çıkartır. Korkunç bir felaketi önleyebilmesi için eski ödül avcısı Rick Deckard’ı bulması şarttır.

İngiliz asıllı 72 yaşındaki görüntü yönetmen Roger Deakins tam 15 kez Oscar’a aday gösterilmiş ve hep ünlü yönetmenlerle çalışmış çok başarılı bir isim. Bir dönem Ethan Coen, Joel Coen filmlerinin değişmez görüntü yönetmeni iken son dönemlerde Denis Villeneuve filmlerinin değişmez görüntü yönetmeni olmuş. Sam Mendes, Martin Scorsese de birlikte çalıştığı bazı diğer ünlü isimler. 2015 yılında Joel ve Ethan Coen’ in senaryosunu yazdığı, Angelina Joli’nin yönettiği “Unbroken – Boyun Eğmez” filminin görüntülerini çekmiş.

Görüntü Yönetmeni Roger Deakins ‘in Oscar ödüllerine En Başarılı Görüntü Yönetimi Dalında aday olup da kazanamadığı filmler de yıllara göre sırasıyla şöyle;

Sicario (2016), Unbroken (2015), 

Prisoners (2014), Skyfall (2013), 

True Grit (2011), The Reader (2009), 

The Assassination of Jesse James by the Coward Robert Ford (2008), 

No Country for Old Men (2008),

 The Man Who Wasn’t There (2002), 

O Brother, Where Art hou? (2001), 

Kundun (1998), Fargo (1997), 

The Shawshank Redemption (1995) 

Görüntü Yönetmeni Roger Deakins, 2018 yılında altın Oscar heykelciğini ‘Blade Runner 2049’ ve 2019 yılında Sam Mendes’in yönettiği “1917” filmi ile nihayet evine götürmeyi başardı.

“Blade Runner 2049” Ridley Scott’un yönettiği ve artık bir kült klasiği konumundaki 1982 versiyonunun kara film tadını taşımakla beraber efekt teknolojisinin bu günkü konumunun bir nişanesi olurcasına fabrike edilmiş kadife yumuşaklığında saydam distopik bir gelecekte görüntüleniyor.

Gökyüzüne uzanan gökdelenlerin ve havada uçan arabaların görüntülerinin pekiştirdiği bu ortamda birçok filmin ana teması olan bir aşk hikayesinin duygusal kareleri de oyuncuların yakın plan çekimleri ile seyirciye taşınıyor.

Kamerayı da kendi kullanmayı seven Görüntü Yönetmeni Roger Deakins kendi tabiriyle “ürkütücü bir gerçeklik” yaratabilmek için karakterlerin çevresinde yer alan öğelerin mümkün mertebe az gösterilmesinden yana olduğunu söylüyor. Buna örnek olarak da Budapeşte’deki bir stüdyoda 1 milyon galonluk su tankında sadece araçtan gelen ışıkların ana ışık olarak kullanıldığı mini denizaltı sahnesinin çekimlerini veriyor. “Okyanusu göstermenize hiç gerek yoktu; sadece suyun yansımalarını ve çarpışmaya kadar olan sürede aracın soğuk renkli farlarını göstermeniz yeterliydi. Sonra aracın içinden gelen daha sıcak renkli ışık aksiyonun olduğu küçük alanı aydınlatsın tamam; karanlık tarafında sarılmış olmanın duygusu gerekli gerilimi yaratır.”

Filmde ARRI ALEXA XT Studio kameralar ve Master Prime objektifler kullanılmış. 

Görüntü Yönetmeni Roger Deakins’in set aydınlatmalarına getirdiği bir yenilik ise, adeta onun imzası haline gelmiş olan, kendi buluşu “Ring Lights – Çember Işıklar”.

Bunlar tahtadan yapılmış büyük bir çembere 5 inch (12.5cm) aralıklarla yerleştirilmiş 200/300 watt halojen ampullerden oluşan basit sistemler. 

Veya üzerlerine 200 adet 75 watt’lık ev tipi ampul yerleştirilmiş altıgen şeklinde eş merkezli 5 adet alüminyum şeritten oluşabiliyor. 

En büyük altıgen 15 feet (4.5 mt) en küçüğü ise 3.5 feet (1 mt) genişliğinde.

Bu çember ışık sistemi bir motorun hareket ettirdiği zincir yardımıyla çekim yapılacak alanın tam merkezine tepeye yerleştiriliyor. Yerleştirildiği yüksekliğe göre değişse de genelde toplam ışık verimi yaklaşık 17kW civarında. Bir dimmer sistemi ile gerekirse ışık gücü %40 azaltılabiliyor.

Filmin bazı sahnelerinde- Jared Leton’un canlandırdığı Niander Wallace karakterinin ofisi- iki eş merkezli daireye yerleştirilen 256 ARRI 300-watt Fresnels lambalar kullanılmış. Kapaklar çıkarılarak lamba kafalarının birbirine temasları sağlanmış ve gökyüzünden süzülerek parlayan güneş ışığı ve gölgesi etkisi yaratılmış. 

Budapeşte’deki Origo ve Korda stüdyolarında yapılacak 90 günlük çekim için 9 haftalık bir hazırlık süresi yaşanmış ve çekimlerde 20 kişilik aydınlatma ekipleri ile çalışılmış.

 

 

 

RED Digital Sinema Kameraları ve Üstünlükleri

RED Digital Sinema Kameraları

RED Digital Sinema Kameraları ve Üstünlükleri

RED Digital Sinema Kameraları’ nın 2007 yılında lansmanı yapıldığında film ve video dünyasında adeta devrim başlattıldı. Panasonic, Sony ve Canon gibi rakiplerinden daha düşük fiyatla piyasaya sunulurken görüntü kalitesi ve boyutu inanılmazdı.

RED’in büyük ölçüde dijital sinemayı icat ettiği söylenebilir. Pazara girmelerinden önce, George Lucas gibi film yapımcıları, Sony HD kameralar kullanarak Star Wars prequels (seri) filmleri çekmekten mutluydular. Çünkü ellerindeki tek ekipman buydu.

Bu dönemlerde birçok Dp görüntü kalitesi açısından film kullanmakta ısrar ediyor ve digitale geçmek istemiyordu.

Ama RED Digital Sinema Kameraları piyasaya girdiğinde bakış açıları ve HD ile film hakkındaki katı tutumlar değişmeye başladı.

Kısa sürede digital yöntemle görüntüleme teknolojisi her Dp nin kullanmak istediği kolay ve etkin bir yöntem haline dönüştü.

Başından beri, RED her zaman yüksek çözünürlüklü görüntülemeden hoşlanan bir şirket olmuştur.  Örneğin, RED 8K kameralar da üretir. Bu özellik bir müzik videosu çekerken çok yararlı olabilir. Performanslar için, şarkı genellikle biraz daha hızlı çalınır ve grup, çalma hızına uyacak şekilde performansı geliştirebilir. Bu çekim Post’ta yavaşladığında grubu gerçekten öne çıkaran ve ağır çekimde oynuyormuş gibi gösteren başka bir etki yaratılabilir.

Çoğu kamerada çekim hızı sabit bir 24, 60, 120, 240 FPS ayarına göre değiştiğinden, müzisyenlerin yetişemeyeceği kadar hızlıdır diyebiliriz. Bu durum da yaratılmak istenen özel etkinin biraz garip görünmesini yol açabilir.

RED Digital Sinema Kameraları ile seçilebilir ‘Aspect Ratio – En/Boy oranı’.

16:9 veya 4:3 dünyasında sıkışıp kalmak yerine, bir RED kamerada hangi en boy oranını kullanmak istediğinizi seçebilirsiniz ve bu özellikle web ve sosyal medya içeriklerinin tasarımı için önemli bir özelliktir.

RED Digital Sinema Kameraları ile Renk:

RED kameraların fantastik renkler sunduğu ve codec bileşeninde depolanan birçok renk bilgisi taşıdığı yadsınamaz.

RED Digital Sinema Kameraları’ nda Dinamik Alan:

RED, ‘RED One’ kameradan bu yana, olağanüstü dinamik menzile sahip olmasıyla tanınıyor. Çoğu yeni RED kameradan yaklaşık 16,5 bir dinamik aralık bekleyebilirsiniz ve RED diğer üreticilerin yaptığı gibi sayılanları da fazla kullanmıyor!

RED Digital Sinema Kameraları’nda Sıkıştırma Oranları.

RED kamera ham çekim yapabilir ve hala tüm sabit disklerinizi doldurmayan dosya boyutlarına sahip olabilirsiniz. RED sıkıştırılmış ‘RAW – Ham’ sistem kullanır. Böylece sıkıştırma oranı 2:1’den 22:1’e ayarlayana bilir. Orta aralıkta küçük veri hızları ve fantastik görüntü kalitesi sunan birçok bölge vardır.

Örneğin, bir Canon C200’de sıkıştırma oranınızı seçemezsiniz, ancak BMPCC 4k / 6k’da aynı yeteneğe sahiptir ama oran aralığı daha küçüktür ve daha yüksek oranlarda kalitede çok belirgin farklılıklar ortaya çıkabilir.

RED Digital Sinema Kameraları’nın Diğer Özellikleri:

Modüler Tasarım

Bir RED kamera satın aldığınızda, kameranın ‘beynini’ satın alır ve ihtiyaçlarınıza en uygun sistemi oluşturmak için modülleri ve aksesuarları ekleyebilirsiniz.

Kamera İçi Proxy’ler

8K’da çekim yapıyorsanız, Post’ta işler uzun sürebilir. Dosyaları aktarmak, ne kadar çekim yaptığınıza bağlı olarak günler sürebilir.

Ne çekerseniz çekin düzenleme için proxy oluşturmak önemlidir. Düzenleme süresini büyük ölçüde hızlandırır. Ve en önemlisi kurgucu ile uzaktan çalışmayı mümkün kılar. RED tasarımlarında harika olan şey, proxy’lerin kamera içinde oluşturulabilmesidir. Yani tam çözünürlüklü medya yedeklenirken ve başka bir cihazda işlenirken düzenleme olanağı elde edebilirsiniz.

 Düşük Işık Yetenekleri

Bu kadar çok pikselle, görüntüyü teslimat için son çözünürlüğüne küçülttüğünüzde düşük ışık özelliğinde bir artış görürsünüz. Düşük ışıkta çekimden gelen ek gürültü, alt- örnekleme sırasında gizlenir.

Post Prodüksiyonda Yeniden Çerçeveleme (Framing)

8K’da film çekerken, HD’den 16 kat daha yüksek kalitede bir çözünürlükte çekim yapıyorsunuz demektir. Bu da size görüntüyü yakınlaştırma ve yeniden çerçeveleme olanağı sunar. Bu durum bir Dp için hoş bir durum olmayabilir. Daha sonra çekimlerinizi başka biri yeniden oluşturuyorsa, artık Fotoğraf Yönetmeni değil sadece bir Kameramansınız demektir!

Daha Fazla Resim Ayrıntısı

8K çekim, çektiğiniz her karenin ölçeklenmeden otoyol boyunca yer alan bir reklam panosuna basılacak ve görüntülenecek kadar büyük olması anlamına gelir!

Bu özellik birçok profesyonel fotoğrafçının reklam kampanyaları için yüksek çözünürlüklü durağan görüntüler çekmek amacıyla RED kameraları tercih etmelerinin sebebidir.

RAW’DA Çekim yapmak

RED ile çekim yaparken, pozlamayı ve beyaz dengesini ayarlamak için post’a geri dönebilirsiniz, yani projenizi formatlamadıkça her zaman geri dönmek olanaklıdır

Sonuç olarak RED, profesyonel bir dijital sinema kamerasının neler yapabileceği algısını gerçekten değiştirdi diyebiliriz. Bir gün RED’ den daha mükemmel bir kamera piyasaya sürülebilir. Ama şu anda

aynı fiyata RED’in sunduğu özellikleri içeren bir kamera bulmak çok zordur diyebiliriz..

 

 

Film ve Dizilerde Görüntüleme – Netlik Derinliği :

Film ve Dizilerde Görüntüleme

Netlik derinliği (Alan Derinliği – DEPTH OF FİELD) kameranın önünde yer alan bir sahnenin kabul edilebilir netlikte olan en yakın ve en uzak noktaları arasındaki mesafedir.

Eğer sığ bir netlik derinliği ile çalışırsanız konunun tümü net görüntü vermez.  Sahnenin önü ve arkası net olmayabilir. Bu da resmi bozan ön ve arka planların izole edilebilmesi için kullanılabilir.

Veya özel bir etki yaratmak için zaman zaman tercih edilebilen bir durumdur.

Netlik Derinliği fazla olan çekimlerde ön ve arka plan her ikisi de nettir.

Film ve Dizilerde Görüntüleme ’de bu tarz bir kamera efekt’i kullanımının anlatıma ve estetiğe büryük ölçüde katkısı vardır.

Konu – mercek mesafesi, merceğin odak uzunluğu, f-stop değeri netlik derinliğini etkileyen faktörlerdir.

Sabit bir obje mesafesi için mercek açıklığı küçüldükçe netlik derinliği artar, büyüdükçe azalır.

Odak uzunluğu fazla ise netlik derinliği küçüktür.

Kısa ise netlik derinliği fazladır.

Örneğin, geniş açı mercekler daha geniş netlik derinliğine sahiptir.

Telefoto mercekler ise kısa netlik derinliğine sahiptir.

  Film ve Dizilerde Görüntüleme – Netlik Derinliği’ni etkileyen faktörler:

  • Netlik derinliğini etkileyen dört faktör vardır; algılayıcının boyutu, netlik halkası üzerinde seçilen mesafe, objektifin odak uzunluğu, f stop değeri.
  • Kamera algılayıcısında kullanılan CCD’nin boyutu ne kadar büyükse netlik derinliği o kadar azalır.  2/3-inch boyutlu üç yongalı bir video kamera ile çekim yapıldığında netlik derinliğinin film kamerasına ve tek yongalı bir kameraya göre çok daha fazla olduğunu görülür.
  • 35mm film boyutuna sahip olan CCD ve CMOS yongalara sahip olan kameralar ile netlik derinliğini azaltmak olasıdır.
Film-ve-Dizilerde-Goruntuleme
Ön Plan Net Arka Plan Bulanık

 

Film-ve-Dizilerde-Goruntuleme-2
Ön Plan Bulanık Arka Plan Net

 

Film-ve-Dizilerde-Goruntuleme-3-
Ön ve Arka Plan Bulanık Orta Plan Net

 

Film-ve-Dizilerde-Goruntuleme-4.
Net Görüntü.

 

 

 

Slow Motion – Yavaş Hareket

Slow Motion 

Cinema – Sinema genel anlamı ile bir hikayenin düzenli aralıklarla parçalara bölünerek hareketli görüntüler haline dönüştürüldükten sonra  bu parçaların birbirine eklenmesi ile görsel olarak oluşturulup  perde veya ekranda izlenmesi olayıdır.

Bu hareketli görüntüler aslında fotoğraf karelerinden oluşur. 

Eğer biz bu kareleri belirli bir hızla gözümüzün önünden geçirirsek ( saniyede 24 kare) hareketli görünmeleri sağlarız.

Bu olay bir göz kusuruna dayanır. Göz hatırlama yapar yani retina tabakası üzerine düşen götrüntü hemen kaybolmaz bir süre kalır . Ve gözümüz bu birbiri üstüne eklenen bu kareleri hareketli görür.

24 kare/saniye normal çekim hızıdır.

Slow Motion günümüz sinemasında görüntüye özel bir görünüm kazandırmak amacıyla en çok kullanılan fotoğrafik tekniklerden biridir.

Slow Motion – Yavaş Hareket nedir ?

  • Bir sinema filmi resim karelerinden oluşan çekimler dizinidir. Her bir çekimde yer alan hikayenin o öznel anındaki karakterleri, dekoru ve hareketleri en iyi şekilde anlatabilmek için kameranın en doğru konumda olması gerekir.
  • Film üzerindeki görüntü boyutu teknik olarak kameranın konuya olan uzaklığı ve kullanılan objektifin odak uzunluğu ile belirlenir.
  • Shutter– Örtücü – Obtüratör. Pencerenin önünü açan ve kapayan bir perdedir.
  • Bu perde poz süresini, örneğin saniyede 24 kare olacak şekilde ayarlar. Bunun yanında değişik çekim hızları da vardır. Saniyede çekilen kare sayısı arttıkça çekim hızı da artıyor demektir.
  • 25 kare/sn – fps
  • 50 kare/sn
  • 240 kare/sn
  • 480 kara/sn
  • 1000 kare/sn

    Slow Motion – Yavaş Hareket nasıl yapılır.

  • Yüksek hızlı kameralarda hızlı çekim yapılır ve sonra çekilen bu görüntüler normal kare hızında 24 – 25 kare / saniye oynatılarak zaman daha yavaş akıyormuş gibi görünür.
  • Normal hızla çekilen görüntülerin daha yavaş hızla oynatılması ile. Bu yöntem daha ziyade anında gösterimin önemli olduğu video da kullanılır.
  • Günümüzde daha çok tercih edilen yöntem bu işin post prodüksiyonda bilgisayarlar tarafından digital olarak yapılmasıdır. Çekilen karelerin birbirine katılması ile yavaş hareket etkisi elde edilir. 

Kamera Görüş Konumu Nedir? – Görsel Hikaye Anlatımındaki Önemi

Kamera Görüş Konumu

Sinema, yönetmenin anlatacaklarını, bir görüntü aygıtı ile senaryonun getirdiği çizgide çeşitli Kamera Görüş Konumları’nı kullanarak gerçekleştirmesi demektir. Yani o yönetmenin, oyuncu-teknik eleman işbirliği ile, görüntüsel çalışmasının ve yorumunun bir anlamı vardır. Bu da bir yerde o yönetmenin öznel ‘dilini’ oluşturur.

Nesnel Kamera Görüş Konumu;

Nesnel kamera kenar bakış açısından kayıt yapar.

Seyirci sahneyi görünmeyen bir gözlemcinin gözlerinden izler.

Görüntülenen insanlar kameradan habersizdirler ve asla kameraya bakmazlar.

Belirli bir sahne o sahne içinde yer alan herhangi bir kişinin bakış açısından sunulmadığı için kişisel değildir.

Sinema da en fazla kullanılan Kamera Görüş Konumları’ndan biridir.

Nesnel bakış açısında hikaye – edebiyattaki 3. tekil şahıs gibi – dışarıdan bir gözlemci tarafından aktarılır. Sinemada nesnel bakış açısına ‘herşeyi bilen bakış açısı’ (omniscient point of viem) da denir. Burada seyirciler karakterin bilincini aşar, olayları daha geniş bir perspektiften izlerler.


Örneğin; karakterin bilmediği ve farkında olmadığı şeyleri ve durumları görürler.


Örneğin; Alejandro González Iñárritu’nun ”The Revenant – Diriliş”, 2015 ve “Bird Man – Cahilliğin Umulmayan Erdemi”, 2014 filmlerinde el kamerası ile yapılan uzun ve kesintisiz çekimler bu tip bakış açısını kullanır.
Senaryolarda hikayeler bir ya da daha fazla karakterin gözünden anlatırken belli yerlerde nesnel bakış açısı kullanılarak seyirciye büyük resim gösterilir. Aksiyon ve gerilim filmlerinde ana karakterin peşinden gelen adamları, uzay gemilerini ya da yaratıkları görürüz.

Filmlerde bakış açısı önemli bir konudur. Senarist de hangi bakış açısını ne zaman kullanacağına karar vermelidir. Seyirciler filmi izlerken bunların bilinçli olarak farkında değillerdir, ama senaristin bu konuda bilinçli davranmasını gerekir.


Öznel Kamera Görüş Konumu:

Öznel kamera sahneyi kişisel bir bakış açısından filme alır.

İzleyici ya film içindeki belirli bir kişi ile özdeşleşerek olayları onun gözünden izler ya da olaylara kendi başına etkin bir katılımcı olur.

Örneğin; kamera hız yapan bir otomobilin içine, düşen bir uçağın pilot kabinine, freni tutmayan bir trene yerleştirilerek seyircinin olaya dahil edilmesi ile izleyicinin heyecanı doruk noktasına çıkarılabilir. Böylece kamera filmi izleyen kişinin gözleri gibi davranarak dramatik etki büyük ölçüde arttırılır.

Filmlerde öznel bakış açısı (first person point of view – kahramanın görüş noktası), olaylara bir karakterin bulunduğu taraftan bakmak anlamına gelir.


Hemen hemen her sahnede olan karakteri takip eder, o ne yaşıyorsa biz de onu görürüz.

Böylelikle bir çocuğun, bir askerin, ya da bir fahişenin hayata bakışını ve duygularını anlar, onların deneyimlerine ortak oluruz.
“American Psycho”, 2000 de takıntılı bir işadamının giderek bir psikopata dönüşmesini izler, başından geçenlere onun bakış açısından tanık oluruz. Taxi Driver” ,1976 da yalnız bir taksi şoförünün yaşadığı dramatik olayları ve şehri onun gözünden takip ederiz.


Öznel bakış açısı bize karakterin bilinç durumunu yansıtır. Karakter paranoyak biriyse, filmdeki herşey paranoyakça gözükür. Kısaca dünyaya onun gözleriyle bakarız.
Öznel bakış açısı film içinde bir karakterden diğerine geçebilir. Böylece hikayeyi daha iyi anlar, olaylara farklı yönlerinden bakarız.
Örneğin;” Go”, 1999 filminde bir yılbaşında yaşanan olaylar üç bölümde anlatılır. Her bölümde farklı karakterlerin kendi yaşadıkları gösterilir.”Magnolia”, 1999 ve “Babel”, 2006 gibi filmlerde de bakış açılarının bu şekilde değiştirildiğini görüyoruz.

Nesnel bir kamera çekiminden birdenbire öznel kamera çekimine geçilirse seyircinin ilgisi de artar.

Örneğin; sahnede bir karakter belirdiğinde sahnenin nesnel kamera çekiminden bu kişinin gözlerinden yapılan öznel çekime geçildiğinde seyirci bu kişinin yerine geçerek artık onun gördüklerini görür ve aynı duyguları yaşar.

Bir bina, duvarda asılı bir tablo, bir odayı süsleyen mobilyalar gibi nesnelere bakan bir kameranın ardından bir karakterin yakın çekimi gelirse izleyici kendi gördüğü şeylerin oyuncunun gördüğü şeyler olduğunu düşünecektir.

Bir sahnedeki diğer oyuncular doğrudan kamera merceğine baktığında izleyici kendini kahramanın yerine koyarak tüm bu bakışların odak noktasında olacaktır

Öznel oyuncu nesnel bir çekim ile sunulduğunda ve kamera bu oyuncunun yerini aldığında seyircinin her şeyi onun gördüğü gibi görmesi gerekir.

Oyuncu her hareket ettiğinde kamera da benzer şekilde hareket etmelidir.

Örneğin oyuncu (kamera) bir odaya girebilir, biri ile konuşabilir, telefona bakabilir veya odadan çıkabilir.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta o sahnedeki diğer oyuncuların herhangi bir aksiyon anında o oyuncuya bakarken kameraya bakmaları gerektiğidir.

Öznel kamera tekniği çok uzatılırsa – ana karakterin suratının görünmesini engellediği ve diğer oyuncuların konuşma ve eylemlerine verdiği tepkiyi göstermediği için – seyirci üzerinde sıkıcı bir etki yaratabilir.

Öznel kameranın dramatik filmlerde en başarılı kullanımı geriye dönüşler veya özel efektler tarzında nesnel çekimlerin arasına yerleştirilen çekimlerdir. Zira bu durumda izleyen kişi en yoğun kişisel ilişkiyi oluşturacak şekilde kendisini oyuncunun yerine koyar veya kameranın merceğini kendi gözü olarak görür.

Görüş Noktası Kamera Görüş Konumu:

Görüş noktası kamera açısında sahne belirli bir oyuncunun bakış açısından görüntülenir.

Bu kamera açısı öznel ve nesnel kamera açıları arasında bir konuma sahiptir.

Öznel çekimde kamera perdedeki oyuncunun yerini alırken, bu çekimde izleyici olayları belirli bir oyuncunun gözünden görmez sanki o oyuncunun yanında durup olaylara bakıyormuş gibi olur.

İki kişi karşılıklı konuşurken omuz üzerinden yapılan çekimlerde hem bu iki karakter arasındaki ilişki vurgulanır, hem de seyirci karakterlerin yanına taşınır.

Böylece izleyicinin olaya daha fazla katılımı sağlandığı gibi, seyircinin gözlediği karakter üzerinde de bir vurgu yapılmış ve o karakter daha üstün bir konuma taşınmış olur.

Görüş noktası çekimleri aynı zamanda bir nesnel kamera uygulaması olduğu için diğer oyuncular objektife baktığında izleyici irkilmez.

Bir öncesinde perde dışına bakan bir karakterin çekimi yer alan her çekim bir görüş noktası çekimi haline gelerek bu oyuncunun bakış açısından verilmiş olarak kabul edilebilir.

Digital Görüntüleme Nasıl Yapılır?

Digital Görüntüleme

Bir Digital video kamerada görüntü oluşabilmesi için objektiften geçerek kameraya giren ışığın “Işık Bölücü” de (Beam Splitter) beyaz ışığı oluşturan mavi, kırmızı, yeşil bileşenlerine ayrılarak oluşan farklı görüntülerin her rengin kendi alıcısına (receptor) aktarılması gerekir.

Digital kamerada kullanılan bu alıcılar renge değil sadece parlaklığa duyarlı olduğu için görüntünün önce mavi, yeşil ve kırmızı bileşenlerine ayrılması şarttır.

Digital 1

Bu ayrılım işlemi esnasında, oluşacak görüntüde kayıplar yaşanmaması için her ışık ışınının eşit miktarda hava ve cam ihtiva eden bir yol boyunca hareket etmesi gerekir. “Işık Bölücü” de kullanılan ve mat yüzeylerinde biri sadece mavi ışığı diğeri ise kırmızı ışığı yansıtan iki adet dikroik ayna’nın yer aldığı üç prizma birbirine yapıştırılmıştır.

Digital 3

“Işık Bölücü” ye giren beyaz ışık ilk önce mavi dikroik aynaya ulaşır ve ışığın mavi bileşenleri burada yansıyarak mavi ışık alıcıya ulaşır (A).

Işığın geriye kalan yeşil ve kırmızı bileşenleri bloktaki ikinci prizmaya gelirler. Burada yer alan dikroik aynada kırmızı bileşen yansıyarak kırmızı alıcıya yönlendirilir (B). Mavi ve kırmızı dikroik aynalardan yansırken yoluna devam eden yeşil bileşen ise üçüncü prizmadan geçerek yeşil alıcıya yönelir (C).

Digital 2

Digital kameralarda kullanılan Görüntü Algılayıcı (Image Sensor)

Görüntü Işık Bölücü Prizmada kırmızı , mavi ve yeşil elemanlarına ayrılıp her rengin kendi özel algılayıcı yongalarına gönderilir. Daha sonra  tekrar birleştirildiğinde orijinal renkli görüntüyü oluşturacaktır.

Görüntü algılayıcının (CCD) görevi optik görüntüyü elektronik olarak işlem görebileceği bilgi parçalarına bölmektir.

Her bir algılayıcı (CCD) objektiften gelen ışınları pikseller şeklinde toplayan bir seri transistor’ler dizinidir. Bir çok kayıt özelliğini saptayan CCD’ler Digital kayıt sisteminin anahtarı sayılırlar.1970 yılında Bell laboratuarlarında geliştirilen foto-duyarlı bu küçük parçacıklar üzerlerine düşen ışık miktarlarına eşdeğer oranda elektrik yükü oluşturabilirler. Belirli bir toplama periyodundan sonra bu yük CCD’nin dışına aktarılır.

Digital video kayıt sisteminin bir parçası olmalarına rağmen, film gibi analog ışık yakalayıcılarıdır. Işığa duyarlı silikondan yapılırlar.

Silikon elektronik olarak her biri havuz gibi elektron toplayan piksellere ayrılır. Havuz dolunca boşalır ve elektronlar bir CCD boyunca bir pikselden diğerine hareket ederler.

Digital Kameralarda kullanılan Görüntü Algılayıcıların bir diğer modeli de CMOS (complementary metal oxide semiconductor) algılayıcılardır.

CCD ve CMOS algılayıcılarının her birinin kendine göre artı ve eksileri vardır. Kamera üreticileri kendi kullandıkları modelin üstünlüğünü sürekli savunurlar. Ama birinin diğerinden daha başarılı olduğunu söylemek hala  zordur. Her iki algılayıcı da ışığı elektrik yüküne çevirerek bir elektronik sinyal üretirler. CMOS algılayıcılarda her pikselin kendi yük-voltaj dönüşümü vardır ve genellikle yükseltici, gürültü gidericisi ve sayısallaştırma devresi olduğu için yonga Digital Bit’ler üretir. CMOS Üretim maliyeti düşüktür. Güç tüketimi daha az ve kamera-yonga bütünleşmesi daha iyi olduğu için son zamanlarda daha fazla tercih edilmektedir.

 

Sinematografik Görüntülerin Hikaye Anlatımındaki Önemi.

Sinematografi ‘nin sadece kameranın belirli bir sahneye odaklanıp onu duyarlı bir ortama ( film, CCD vs ) kaydetmekten öte bir eylem ve hatta sanat olduğu inkar edilemez. Işık, renk, kamera hareketleri, kompozisyon, derinlik, perspektif, aydınlatma kontrastı ve daha bir çok teknik öğe ancak birlikte kullanıldığında hikayeler yaşama dönüşebilir.

Güzel sinematografik görüntülerin yanısıra estetik prensiplerini de kullanarak daha dinamik ve gerçeğe uygun hikaye anlatımı sağlamak için dikkat edilmesi gereken bazı basit kuralları şöyle sıralayabiliriz. 

Sinematografik Görüntülerde Temel Aydınlatma:

Sete geldiğinizde tüm ışıkları söndürün ve ortamda var olan ışığı kontrol edin. Ortamda var olan ışık sahneye en doğal görünümünü veren ışıktır. Bu aydınlatma gerekli pozlama için yeterli veya yetersiz olabilir. Doğru bir ölçüm ( aydınlatan ışık miktarı ölçümü) size nasıl çalışacağınız hakkında bilgi verecektir; ya  bu var olan aydınlatmayı ilave ışık yaparak kuvvetlendirirsiniz, ambiyans oluşturabilirsiniz, sahne kontrastını arttırır veya azaltabilirsiniz, renk baskınlığı yaratırsınız ya da aynen kullanırsınız.

Sahnede Hareket Yönü (Yatay Hareket):

Bu tabirle bir sahnede yer alan karakterlerin perdedeki hareket yönü kastedilir. Bu çok önemli bır kavramdır çünkü hikayenin psikolojik ve fiziksel olarak ileriye ve geriye gidişini saptar. Perdede görüntü karesi içinde sağdan sola hareket ileriye, soldan sağa hareket ise geriye gidişi  algılatır. Dolayısıyla sahnedeki karakterlerin hareketi devamlılık açısından olduğu kadar hikaye anlatımı açısından da önemlidir. 

Konunun çerçevelenmesi:

Karakterinizin çerçevelenmesi onun hikaye süresince yapacağı yolculuğun fiziksel ve duygusal boyutları hakkında fikir verir. Her çerçeve o sahnede anlatılmak isteneni vurgulamalı, yani rastgele yapılmamalıdır. 

Yavaş Çekim ( Slow Motion ):

Her görüntüyü daha vurgulayıcı hale getirir. Ama kafanıza estikçe kullanılacak bir yöntem değildir. Hikaye anlatımına katkı sağlayacak özel sahnelerde kullanılmalıdır. 

İşi Post prodüksiyon bırakmayın:

Bır çok kez görüntü yönetmenleri hatalı çekimlerin post prodüksiyonda duzeltileceğini düşünürler. Bu tembel bır yöntemdir. El eliyle iş yapmaya benzer. Unutmayalım ki uygulanacak post işlemlerinin de sınırları vardır. Sahnelerin ve görüntülerin daha kamera çekimi aşamasında sinematografik açıdan mükemmele yakın elde edilmesine çalışmak esastır. 

 

Drone Kameralar Nedir? 2019 YILI MODELLERİ

Drone Kameralar

Bu tabirle İnsansız hava araçlarına monte edilerek uzaktan kumanda edilebilen kameralardan bahsediyoruz. Genellikle “Pro-sumer” yani profesyonele kayan tüketicilere hitap eden bu Drone Kameralar’ı $100.- ile $1000.- arasında fiyatlarla amazon, e-bay ve benzeri sitelerden internet üzerinden temin etmek mümkün. Profesyonel modellerinin fiyatları ise $1000.- üzerinde.

Çeşitli modeller arasında UDI U818A, Blade Nano Qx RTF, 3D Robotics Iris+, Parrot Mini Drone, Phantom 2 Vision vs gibi markaları sayabiliriz.

Duran Kameraları kullanırken  bazı kısıtlayıcı kurallar var; drone’unuz görüş alanınızın dışına çıkmamalı, insanların üzerinde uçurmak ve hava alanlarının 5 mil yakınına yaklaşmak yasak.

Birçok drone kamera iki joystick yardımı ile playstation oynar gibi uzaktan kontrol edilebiliyor. Joysticklerden biri sağa-sola ve yukarı-aşağı hareketi kontrol ederken, diğeri rotasyonu kontrol ediyor. Bazı drone’lar da bir akıllı telefon yardımıyla Wi-Fi üzerinden kontrol edilebiliyor.

Drone Kameralar’ın Rüzgara dayanıklılığı da önemli bir faktör.

Çümkü Drone’lar kolayca düşüp hasar görebilen cihazlar oldukları için yedek parçalar ucuz ve temini kolay olmalı.

$400 altındaki drone’lar tek bir batarya taşıyorlar ve uçuş süreleri 10-20 dakika arası, ancak pahalı drone’larda yedek batarya bulunuyor.

Bir drone’a sonradan kamera takılabildiği gibi kamera ile birlikte de satılabiliyor. Bunlar 640×480 piksel civarı düşük çözünürlüklü kameralar. GoPro, DJI gibi profesyonel modeller ancak HD çözünürlüklü kameralara sahip. Bazı modellerde de bakış açısı sağlayan bir pilot gözü var.

Çinli DJI firmasının ürettiği drone’lar profesyonel kategorisinde cihazlar.

5200mAh Lityum-polimer pilleri olan bu drone ile 25 dakika kayıt yapmak mümkün.

Genişletilmiş Wi-Fi ile 300mt yatay uzaklığa kadar kontrol olanağı var. Dikey mesafe olarak kurallar açısından yine 100mt yukarısı tavsiye edilmiyor. Eğer Drone’unuz uzağa kaçarsa GPS yardımıyla geri getirmek mümkün.

Phantom 2 Vision kamera 14 Megapiksellk geliştirilmiş bir kamera ve 1080p (1920×1080) çözünürlükte çok net HD görüntüler veriyor. Ayrı bir Wi-Fi bağlantısı ile tablete veya akıllı telefona video görüntüler aktarabiliyor. Kontrol bağlantısını kaybederseniz otomatik olarak kalkış yaptığı yere geri dönüyor.

 DJI, sinema sektörüne de yönelik olan Drone Kameralar geliştiriyor. Bunlardan biri de Zenmuse X7 Drone kamera. Zenmuse X7 profesyonel Drone sinemacılığına yönelik Super 35 dijital kamera olma özelliğini taşıyor. Kamera ile CinemaDNG formatında 6K RAW (Ham) video kaydı yapmak mümkün. Düşük ışık altında en iyi görüntüyü verme yeteneğine sahip bir kamera. Görüntü kayıtları RAW yani  düzenlemeye hazır bir halde geliyor. Kamerada temel objektif için özel bir yuva sistemi var. Objektiflerde 16 mm, 24 mm, 35 mm ve 50 mm olmak üzere opsiyonlar mevcut. Diyafram aralığı f/2.8. 16mm’lik objektif ND (Nötr Yoğunluk) filtresi de taşıyor. Yazılım olarak kullanılan Cinema Color System düzenleme programı kulanıcılara esneklik sunan bir program. Fiyat 2700$ civarında. Objektiflerin fiyatı  ise 1300$ civarında.

DJI firmasının sinema filmi endüstrisine Drone Kameraları ile hitap edebilmek için yaptığı diğer bir atılım da İsveçli kamera üreticisi Hasselblad’ın çoğunluk hisselerini satın almak.

Hasselblad, İkinci Dünya Savaşı sırasında İsveç Hava Kuvvetleri için fotoğraf makineleri tasarlayıp üreten bir firma. NASA ile de anlaşan Hasselblad, Apollo 11 aracı ile Aya taşınmış ve ilk ay görüntülerini çekmiş.

Daha ziyade kurumsal kameralar üreten Hasselblad, böylece DJI firması için 100 megapiksellik drone’lara entegre kameralar üretecek.

2019 Yılının Drone Kameralar’ı

DJI Phantom 4 Pro – $ 1240.-

Özet olarak bir süredir piyasada olan “Stellar Phantom 4” kameraya engel algılayıcı sensörlerin ilave edildiği daha geliştirlmiş bir model.

Autel Robotics EVO – $ 999.-

Autel Robotics EVO çok dayanıklı küçük bir drone. Engel algılayıcılar ilave edilmiş, pil ömrü uzatılmış, stabilizasyonu yüksek 4K çekim yapan kamera ile donatılmış.

DJI Mavic 2 Zoom – $1170.-

DJI Mavic 2 Zoom optik zoom mercek ile donatılması açısından tüm diğer drone kameralardan ayrılıyor. Bu drone kamerada da uçuş açısından büyük bir kolaylık sağlayan engel algılayıcı sistem var..

Parrot Anafi – $549.-

Parrot Anafi küçük katlanabilir bir drone; seyahat açısından ideal.  4K video çekim yapıyor ve USB ile şarj edilebiliyor.

DJI Mavic Air – $ 799.-

Mavic Air en küçük, en kolay taşınabilen bir drone ama büyük ağabeylerinin taşıdığı özelliklerin çoğuna sahip.

DJI Spark – $ 335.-

DJI Spark el büyüklüğünde hareketle kontrol edilebilen, kullanması kolay bir selfie drone. En büyük problemi uçuş suresinin kısa olması.

[metaslider id=”4131″]

Görüntü Yönetmeni Roger Deakins ve 13’ün Uğursuzluğu

görüntürogerdeakin
Roger Deakins “Sky Fall” çekiminde

İngiliz asıllı 68 yaşındaki görüntü yönetmen Roger Deakins 2018 yılına gelinceye kadar tam 13 kez Oscar’a aday gösterildi fakat kazanamadı.

Deakins hep ünlü isimlerle çalışan çok başarılı bir isim. Bir dönem Ethan Coen, Joel Coen filmlerinin değişmez görüntü yönetmeni iken son dönemlerde Denis Villeneuve filmlerinin değişmez görüntü yönetmeni oldu. Sam Mendes, Martin Scorsese de birlikte çalıştığı bazı diğer ünlü isimler. 2015 yılında Joel ve Ethan Coen’ în senaryosunu yazdığı, Angelina Jolie’nin yönettiği “Unbroken -Boyun Eğmez” filminin de görüntülerini çekti,

Oscar ödüllerine “En Başarılı Görüntü Yönetimi Dalında” aday olup da kazanamadığı filmler ise yıllara göre sırasıyla şöyle;

Sicario (2016), Unbroken (2015), Prisoners (2014), Skyfall (2013), True Grit (2011), The Reader (2009),  The Assassination of Jesse James by the Coward Robert Ford (2008), No Country for Old Men (2008), The Man Who Wasn’t There (2002), O Brother, Where Art hou? (2001), Kundun (1998), Fargo (1997), The Shawshank Redemption (1995)

Deakins, nihayet 2018 yılında 14. adaylığının sonunda altın Oscar heykelciğini Denis Villeneuve’ün yönettiği ve Ryan Gosling, Harrison Ford, Jared Leto, Robin Wright, Ana de Armas, Carla Juri, Mackenzie Davis, Edward James Olmos gibi oyuncuların rol aldığı “Blade Runner 2049” filmi ile evine götürmeyi başardı. Film Ridley Scott’un yönettiği ve artık bir kült klasiği konumundaki 1982 versiyonunun bir devam filmi.

Kara film tadını taşımakla beraber efekt teknolojisinin bu günkü konumunun bir sembolü olurcasına yaratılmış kadife yumuşaklığında, saydam bir distopyatik ortamda görüntüleniyor. Gökyüzüne uzanan gökdelenlerin ve havada uçan arabaların görüntülerinin yansıttığı bir ortamda geçen bir aşk hikayesi de unutulmamış.

Deakins’in set aydınlatmalarına getirdiği bir yenilikte adeta onun imzası haline gelmiş olan kendi icadı “Ring Lights – Çember Işıklar”. Bunlar tahtadan yapılma büyük çemberlere 12.5cm aralıklarla yerleştirilmiş 200/300 watt halojen ampullerden oluşan basit sistemler.

Deakins kendi tabiriyle “ürkünç bir gerçeklik” yaratabilmek için karakterlerin çevresinde yer alan öğelerin mümkün mertebe az gösterilmesinden yana olduğunu söylüyor. Buna örnek olarak da Budapeşte’deki bir stüdyoda 1 milyon galonluk su tankında sadece araçtan gelen ışıkların ana ışık olarak kullanıldığı mini denizaltı sahnesinin çekimlerini veriyor; “Okyanusu göstermenize hiç gerek yoktu; sadece suyun yansımalarını ve çarpışmaya kadar olan sürede aracın soğuk renkli farlarını göstermeniz yeterliydi. Sonra aracın içinden gelen daha sıcak renkli ışık aksiyonun olduğu küçük alanı aydınlatsın tamam; karanlık tarafında sarılmış olmanın duygusu gerekli gerilimi yaratır.”

Sette sakin ve anlayışlı çalışma tarzı ile tanınan Deakins’in genç görüntü yönetmeni adaylarına bazı tavsiyeleri ise şöyle;

  • Seçici olmayı öğrenin; yeni bir projeyi kabul etmeden önce o projenin size hitap ettiğinden ve ona inandığınızdan emin olun. Kısaca “evet” demenin yanısıra “hayır” demekten de korkmayın.
  • Işıklandırmanın önemini kavrayın; Bir sahneyi aydınlatma tarzınız izleyicinin o sahneyi algılama şeklini derinden etkiler. Iyi bir aydınlatma da senaryo ile başlar. Kullanacağınız ışık tiplerini ve rengi seçmeden önce muhakkak yönetmenle tartışın.
  • Her çekim çok sofistike kompozisyonlar gerektirmez. Bazen basit olan en iyisidir. Bırakın izleciyi filme bağlayan akışı sahne kompozisyonu değil hikaye ve karakterler sağlasın.
  • İyi bir açı kullanabilmek adına oyuncuların performanslarından ödün vermesini istemeyin. Unutmayınız ki oyuncudan alınan iyi bir performans kötü bir çekimi de maskeleyebilir.
  • Kendi tarzınızı bulun; Mesleğin ustalarından öğrenebilir, tecrübelerinden yararlanabilir, çalışma tekniğine kendi tekniğinize uygulayarak geliştirebilirsiniz. Ama onları bire bir kopya etmeyin; bu şekilde asla bir “sanatçı” olamazsınız.

[metaslider id=”3894″]

RSS
Follow by Email