Antik Çağda Tiyatro

Antik Çağda Tiyatro
Tiyatro ilk kez IÖ 6. yüzyılda Yunan toplumunda dinsel törenden ayrışarak bir sanat türü haline geldi.

Yunan toplumunda tiyatronun öncülü, neşe, şarap, bereket ve doğa tanrısı Dionysos’u kutsamak için yapılan “Bacchanalia” şenliklerinde bir koronun söylediği “dithyrambos” şarkılarıydı. Koro, bu şarkılarda farkı kişilerin konuşmasını canlandırmak için söz ve tavır değişikliğinden yararlanarak anlatımını dillendiriyordu.

Daha sonra, oyuncu ve oyun yazarı Thespis, koronun karşısına, farklı maskeler takarak farklı kişileri temsil eden bir oyuncu koydu. Böylece konu çeşitliliğine ulaşıldı.

Komedya ise İÖ 486’dan itibaren Atina’da Lenia kış şenliğinde yapılan yarışmalarda yaygın bir şekilde temsil edilen bir etkinlikti.

İÖ 6. yüzyıldan sonra Yunan egemen sınıfları arasında gözden düşen komedya, soytarılık, hokkabazlık gibi öğelerle birleşerek köylülerin ve yoksul halkın yaşamında önemini koruyan bahar ayinlerinde, özelikle konuşma diline yakın bir dil kullanarak, yaygınlığını devam ettirdi.

Antik Çağda Tiyatro’ nun oyunları arasında ortalama 10 bin ile 20 bin seyircinin aynı anda izleyebildiği eski Yunan oyunları, oyunlarında dekor kullanan ilk tiyatro yazarı olan Sophokles’in trajedileriyle teknik anlamda bir çok kazanımlar elde etmiştir.

Aiskhylos, Sophokles ve Euripides konularını mitolojiden alan oyunlar yazarken, Aristophanes, oyunlarında dönemin siyaset adamlarının ve düşünürlerinin yanlış tutumlarını alaya almıştır.

Antik Çağda Tiyatro: Roma Tiyatrosu

Estetik açıdan fazla başarılı olamayan, canlı bir oyun (yöresel Carmina Fescennina oyunları) geleneği olan Roma toplumu Antik Çağda Tiyatro’ya özgün bir katkı yapmaktan çok Yunan tiyatrosunu taklit etmeyi yeğlemiştir.

Antik çağda tiyatronun ilk Romalı oyun yazarı olan Naevius, “Fabula Palliata” adı verilen türün de kurucusudur.

İÖ 2. yüzyılda Roma tiyatrosunun en önemli iki temsilcisi, Plautus ve Terentius,
Yunan Yeni Komedyası’nı, Roma toplumuna uyarlamışlardır. Ama Roma’da tiyatroya gidenler, nüfusun sınırlı bir kesimini oluşturuyordu.

Roma döneminde tiyatro sanatı ile ilgili en önemli eser, Horatius’un “Ars Poetika” sıdır. Bu eserde, tiyatronun eğitici işlevi ve biçimsel düzeni hakkında önemli açıklamalar yapılmıştır.

Antik Çağda Tiyatro öğeleri arasındaki Roma tiyatrosunun iki büyük komedya yazarı Plautus ve Terentius, Atina Yeni Komedyasından aldıkları konuları Romalının günlük yaşantısına, aile ilişkilerine uyarlamışlardır.

Karakter Yaratma – Var Olmayanı Üretmek

Karakter Yaratma

Yaşadıklarımızı, duyduklarımızı ve gördüklerimizi hayal etmemiz, hayal gücümüzü geliştirir. İmgelem, var olmayan ya da olması olanak dışı şeyler oluşturmaktır…

Karakter Yaratma’ da İmgelem’in başarılı uygulanması, hayal gücünün etkin olmasına bağlıdır.

Hayal gücünden yoksunluk bir oyuncunun, kendine özgü oyunculuğunu geliştirmesine veya yazarın yaratıcılığına engel olur.

Yaratıcı güç gelişmediği için de Karakter Yaratma eyleminde gelişme olmayacak ve buna bağlı başarı ve verimlilik asla gelmeyecek demektir.

Gözlem, imgelemenin ve dolayısıyla bir Karakter Yaratma’nın en önemli olgusudur. Çevrede olup bitenleri, insanların karakter biçimlerini, olaylar karşısındaki tepki ve etkilerini çok iyi gözlemleyip şuur altına yerleştirmek gerekir.

Karakter Yaratma’ da imgelemin uygulanması oyuncunun veya yazarın kendi görüşünün de katılmasıyla etkin biçime gelir.

İmgelemin geliştirilmesi çalışmasında sorulması gereken dört soru, kesinlikle yanıtsız bırakılmamalıdır. Bu dört soru imgelemeye bağlı olarak Karakter Yaratma’nın en gerekli unsurlarıdır.

Başarı, soruların yanıtlarından algılanan durumları, kişilik ve yaşam biçimi ile bağdaştırmaktan geçer.

Dört ana soru ve yanıtları, Karakter Yaratma’da  oyuncuya ve yazara kesin başarı kazandırır. Şimdi bu dört ana soruyu ve açılımlarını inceleyelim.

Sorulması gereken sorular. Kim, nerede, nasıl, niçin?

KİM ?

Yaratılacak karakterin nasıl bir yaşamının ve yaşının kaç olduğunu, çevresi ve insan ilişkileri ile onlara nasıl davrandığını, mesleğini ve fiziksel yapısının nasıl olduğunu belirler. Çalışmamızda bu önemli soruların yanıtlarına ilave olarak şunları da bağdaştırıp incelemeli ve yanıtını aramalıyız.

1 – Ben (Kendim) olarak yorumum ne olmalıdır.

2 – Ben (Deneyimim). Yaşam deneyimimin katkısıyla ben bu karaktere neler katabilirim.

3 – Yaşım. Yaşımın gerektirdiği durumu yorumumun içinde kullanacağım.

4 – Geçmişim. Geçmişimin içinden gelen anımsadıklarım yardımıyla iç ve dış şartların ve düşüncelerin hissedilmesinin sağlanmasını gerçekleştireceğim. 

NEREDE ?

Oyunun, zaman olarak geçtiği çağı, çağın özelliklerini, insanların karakter ve davranış biçimlerini incelemekle soruya yanıt aranır.

NASIL ?

Kamera önünde ve sahnede uygulanacak eylemin nasıl ve ne tür davranış gerektirdiğini anlamaya çalışarak yanıt aranır. O kişi nasıl yürürdü? Nasıl otururdu? Vb.

NİÇİN?

Canlandırılacak kişiliğin amacının ne olduğu sorgulanır ve bu amaca ulaşıncaya kadar ortaya konması gereken eylemlerin neler olabileceği hakkındaki sorulara yanıt aranır.

Edebiyat; SENARYONUN ÖYKÜ KAYNAKLARI – III

Edebiyat ve Adaptasyon:

 Adaptasyon’lar, edebiyat eserlerinin yaratıcı bir şekilde yorumlanmasını gerektirir; bir romanın tüm içeriğinin filme dahil edilmesi imkansızdır. Film yapımcıları anlatıyı sinema’ya uygun hale getirebilmek için içeriği seçici olarak yorumlar ve değişiklik yaparlar.

Adaptasyonun çekiciliği daha çok metnin özüne ait bir çekiciliktir.

Romanların filme adaptasyonu, edebiyatın değerini düşürmenin aksine, onun pozisyonunu güçlendirir ve yükseltir. Kanıt olarak da filme adaptasyonu yapılan kitapların satışlarının artması gösterilebilir.

Adaptasyonlarda, en çok tartışılan konu filmin orijinal esere (roman) ne kadar sadık kaldığı konusudur.

Edebiyat ve sinema anlatımı farklı gösterge sistemleri kullanırlar.

Edebiyatın tek aracı dil iken, sinemada dil kullanımı yanısıra ve de daha baskın olarak görsel (resim) ve işitsel (müzik) anlatı kullanılır.

Özellikle görsel anlatının olanakları bugünün bilgisayar teknolojileriyle neredeyse sınırsızdır.

İki ortam arasındaki bu anlatım farkı ve süre içeriğin bütünüyle filme taşınmasını olanaksız kılar.

edebiyat
“Doktor Jivago”

 

Örnek, romandan sinemaya yapılan adaptasyonların getirdiği tartışmalar konusunda ünlü örneklerden biri de Rus Yazar Boris Pasternek’ın 1957 yılında İtalya’da (Rusya’dan kaçırılarak) basılan ünlü romanı “Doctor Zhivago – Doktor Jivago”nun sinema uyarlamasıdır.

Bu uyarlama 1965 yılında yönetmen David Lean tarafından gerçekleştirilmiştir.

Orijinal baskısı 592 sayfa olan roman Doktor ve Şair Zhivago’nun ekim devrimi ve 1. Dünya savaşı sırasında yaşadıkları çerçevesinde gelişen aşk ilişkilerini anlatır.

Omar Sharif, Julie Christie, Geraldine Chaplin gibi oyuncuları rol aldığı film üç saati aşan uzun süresi, insani ilişkileri göz ardı edip sadece karakterlerin aşk ilişkileri üzerinde yoğunlaşarak romana sadık kalınmadığı açısından hayli eleştirilmiştir.

Ama film dünya çapında 112 milyon Amerikan doları hasılat yaparak (bütçe 11milyon Amerikan doları) bir rekora imza atmış ve filmin şarkısı “Lara’s Theme” yıllarca insanların dilinden düşmemiştir.

Romanlarda okuyucu karakterler hakkında bilgi ile donatılırken sinema anlatısında sınırlı bir bilinçlilik düzeyi olduğundan söz edilir.

Yani Sinemada mizansen ve kurgunun yardımıyla merak yaratmak amacıyla izleyicinin bilgisi sınırlanır ve bir müddet belli bir duygusal durumda kalması sağlanır.

Bu durum, görsel ve duygusal deneyimin yaratılmasında sinemanın en güçlü aracıdır ve bu teknik daha sonra birçok modern romancı tarafından kullanılmıştır.

Günümüz romancıları sinemanın getirdiği büyük olanakları farkında olup bunlardan yararlanabilmek için anlatılarını sinemasal anlatı tekniğine göre değiştirmişlerdir.

Modern romanda sinema da olduğu gibi baş ve son bölümlerde “katarsis” noktaları vardır.

Anlatı ve tasvir edilen orijinal atmosfer görsel anlatıma çevirmeye çok uygundur.

edebiyat3

 

edebiyat2 (1)
“Grinin Elli Tonu”

Örnek: Stephen King (Esaretin Bedeli), Stephenie Meyer (Alacakaranlık Efsanesi Serisi), Nicholas Sparks (Seninle Bir Ömür), F. Scott Fitzgerald (Muhteşem Gatsby), J.R.R. Tolkien (Yüzüklerin Efendisi Serisi), J. K. Rowling (Harry Potter Serisi), E. L. James (Grinin Elli Tonu), Matthew Quick (Umut Işığım), Hans Christian Andersen (Karlar Ülkesi) vs.

Bazı sinema kuramcıları, edebiyat metinlerinin başka bir anlatıya transfer edilme yöntemlerini tanımlamaya çalışmıştır.

Örneğin Geofrey Wagner, üç tip adaptasyon yöntemi olduğundan bahseder:

  • “Yer değiştirme” (Transposition) – bir metnin öğeleri dolaysız olarak perdeye aktarılır,
  • “Yorum” (commentary) – orijinal kaynak çeşitli şekillerde değiştirilir,
  • “Benzetme” (analogy) – sahneleri değiştirmekten çok daha öteye gider ve sonunda orijinal eseri tanımak bile zorlaşır.

Tabi bu sınıflandırmalar hiçbir zaman kesin kurallar değildir. Film yapımcıları bu yöntemlerin dışında kalan çok farklı adaptasyon yöntemleri de kullanırlar.

Romandan sinemaya adaptasyon yapan birçok sinemacı metnin anlamını şekillendiren ‘vizyon’ ile ilgilenmişlerdir.

Bu vizyon drama ve karakterleri üretir, yazarın bilinçaltındaki mesajları okuyucuya ulaştırır ve bize hikâyenin neden anlatıldığına dair bilgi verir.

Tiyatro oyunlarının da sinemaya adaptasyonu sık karşılaşılan bir olgudur.

Özellikle William Shakespeare sinemacıların en sevdiği oyun yazarıdır. “Romeo ve Juliet” değişik şekillerde birçok kez sinemaya uyarlanmıştır. Broadway’in hit oyunları da müzikal veya drama tarzında sinemaya adapte edilmiştir.

 

edebiyat5
“Aşık Shakespeare”

 

Devam edecek…

Televizyon için oynamak

Televizyon İçin Oynamak

Bir televizyon setinde genellikle birden fazla kamera yer alır.

Beyaz perdede çalışmaya alışmış oyuncular için bu hayli karışık bir durum olabilir ve oyuncu hangi kameraya bakması gerektiği konusunda hata yapabilir.

Her kameranın tepesinde bir ışık yer alır. Kameraya bağlı olarak bu ışığın rengi kırmızı, yeşil, beyaz veya sarı olabilir.

Kamera sette kayıt yapmak için çalışmaya başladığı anda bu ışık yanar.

Televizyon için oynamak … Sesim geliyor mu?

Kamera önünde rol yapan her oyuncu günün birinde lav mikrofonlarıyla çalışmak zorunda kalabilir.

Bu mikrofon tipini “talkshow” sunucularının yakalarına iliştirerek kullandığına sıklıkla rastlarız.

Eğer böyle bir mikrofonla çalışmak zorunda kalırsanız temiz bir ses elde edecek şekilde taşımaya dikkat edin; takım elbise yakalarının “Klapa” kısmına (uzun kısmına), gömlek giyildiğinde ise mikrofon kafasının üst ucunun yukarı bakarak gömlek yakasından dışarı çıkıp ses toplayabilecek şekilde takılması gerekir.

TV Reklamı

Bir Televizyon reklamı çekiminde ise, yapımın amacının bir ürünü satmak olduğunu hiç aklınızdan çıkarmayınız.

Böyle bir yapımda canlandırdığınız karakterden ziyade ürüne odaklanmak ve onu “star” olarak betimlemek çok önemlidir..

Diyaloglarınızı okurken ürünü veya sunulan servisi kuvvetle vurgulamalısınız.

Unutmayınız her reklam bir yerde bilinç altına verilen bir mesajdır…

Sitcom Oyunculuğu

Bir “sitcom” da oynamak gerçekten yetenek gerektirir.

Komedi tarzına benzemesine rağmen sitcom anlık kahkahalara dayandığı için tempo yüksektir.

Sitcomda oynamak isteyen oyuncuların önce komedilerde rol alması ve bol bol sitcom izlemesi tavsiye edilir.

Televizyon Oyunculuğu – Çerçeve

Bir televizyon oyuncusunun bilmesi gereken önemli kelimelerden biri olan “çerçeve” kamera objektifinin gördüğü alanı işaret eder.

Kamera çerçeveleri yakın plan (kafa), orta çekim (kafa ve omuzlar), uzak çekim (Tam vücut) çekimlerini kapsar.

Sitcom çekimlerinde genellikle uzak çekimler (tüm grup) ve orta çekim (2-3 kişi) kullanılır. Özellikle bir karakterin analizi üzerinde yoğunlaşacak çekimlerde ise yakın plan çekim yapılır.

 

 

 

 

Nasıl Gülünür? Korku filmlerinde oyunculuk

Nasıl gülünür?

Bazı oyuncular için bir sahnenin çekiminde gülme ve ağlama eylemi arasında hiç bir fark yoktur.

Dikkatinizi partneriniz, kamera ve yönetmen arasında eşit şekilde dağıtarak sahne ile bütünleştirirseniz “gülmek” kendiliğinde gelecektir.

Senaryoya bağlı kalarak yönetmenin talimatı doğrultusunda karakterinize uygun “gülme” tipini seçmeye çalışın.

Bazı sahneler tüm bedeninizle atacağınız bir kahkaha gerektirirken, bazen de küçük bir  “kıkırdama” yeterlidir.

Nasıl gülünür sorusuna karşılık FİZİKSEL KOMEDİ

En eski geleneksel komedi türlerinden biri de “Fiziksel Komedi” dir.

Bu tarz komedide yalnız sözler değil bedensel hareketler de komedi unsuru olarak kullanılır.

Vodvil komedyenleri bu türün ustaları olarak “Sinema Tarihi” ndeki yerlerini almışlardır. Charlie Chaplin, Buster Keaton, Harold Lloyd, Bob Hope, Jack Lemmon nasıl gülünür sorusunun cevabını en iyi bilen isimlerden bazılarıdır.

Günümüzde ise sinemada bu türün önde gelen isimlerinden biri olarak Jim Carrey’i sayabiliriz..

 Komedi Türleri

Komedi kelimesi Yunanca anlamı ‘kutlama’, ‘eğlence’ olan ‘Komos’ kelimesinden gelir.

Bu kelime ‘komik’ bir durum anlamına gelebilir de, gelmeyebilir de.

Genellikle şiddeti gitgide artarak devam eden bir çatışmayı ve ardından gelen mutlu sonu tanımlar.

Komediyi incelersek değişik türleri olduğunu görürüz;

Fars: Yüksek enerjili bir dramatik komedi parçasıdır. Gerçekleşmesi zor olayları, abartılı bir şekilde vurgular.

İmbroglio: Belirli bir problemi oyunda yer alan kahramanların karakterleri çerçevesinde çözme girişimlerini sergiler. Tipik olarak oyunun kahramanı çözüme giden yolculuk boyunca çeşitli hatalar ve yanlış kararlar verir ama kapanış mutlu sona ulaşarak gerçekleşir.

Pandomim: Genellikle çocuklar için tasarlanan, drama, dans, mim ve spolama komedisi unsurlarını bir araya getirerek eğlendiren ve güldüren bir tiyatro denemesidir.

Korku filmlerinde oyunculuk

Korku filmleri oyunculuğunun en hassas noktası inandırıcılığı yakalayabilmektir.

Zaten bir korku filmi genellikle doğa üstü olayların ve karakterlerin yer aldığı bir yapımdır ve bu tarz bir filmde inandırıcılığı yakalayabilmek başarılması en zor ve olmazsa olmaz hususlardan biridir.

Böylesine inanılması güç bir dünyada canlandıracağınız karakterin güvenirliği ve bütünleyiciliği esastır.

Karakteriniz üzerinde araştırma ve alıştırma yapmanız gerekir; karakterin duygusal çekirdeğini oluşturan öğeler nelerdir? Karakteri olaylara güdüleyen motifler nelerdir?

Özellikle kendini tehlikeye attığı sahneler üzerinde çalışmanız tavsiye edilir. Vs.

ŞOK!

Korku filmlerinin en önemli unsurlarından biri şok faktörüdür.

Filmin en vurucu öğesi olan şok faktörü ise genellikle son derece sakin ve durağan sahnelerin ardından gelir.

Bu sakin sahnelere gereken önemi vermeyi ihmal etmeyiniz…

Bu sahnelerde ne kadar sakin bir oyunculuk sergilerseniz ardından gelecek o vurucu şok sahnesinde o kadar başarılı olursunuz.

Kanla çalışmak ve diğer korkunç şeyler

 

nasıl gülünür1
“Carrie”

 

Korku filmlerinde yer alan olaylar günlük yaşamda sıklıkla karşılaştığımız olaylar değildirler; her gün kalbinizden bıçaklanmazsınız veya arkadaşınızın kafası kopup önünüze düşmez …

Sizin göreviniz bu gerçekçi olmayan sahneleri gerçek hale dönüştürmektir.

Kamera motor demeden önce birkaç dakikalığına bir köşeye çekilip meditasyon yapmak, biraz sonra içine düşeceğiniz karanlığa kendiniz alıştırmaya çalışmak yararlı olabilir.

Ama bir kez sahnede yerinizi alıp kameranın motor demesini beklerken tüm realiteyi ve yaptığınız meditasyonu unutup, var olan enerjinizle bu yapay realiteye dalmanız gerekir.

 

RSS
Follow by Email