Eylem Kavramının Oyunculuğa Uygulanması

posted in: Oyunculuk | 0

Eylem:

Yaşamda insanlar sürekli hareketlilik içindedirler. Bu yaşamın gereğidir bir bakıma. Sabah uyanıp yataktan kalkmakla başlar eylemler ve yüz yıkamak için musluğun açılması, kurulanması, kahvaltı hazırlığı ve yenmesi, evden çıkıp işe gidilmesi, konuşmalar, konuşmaların içeriğindeki ses tonlarına etki tepki durumları vs. Sahne ve perde bir yerde yaşamın canlandırıldığı sanat alanlarıdır. Bu canlandırma eylemi içinde kamera önünde ve sahnede doğal olmak durumundadır oyuncu. Yapılan eylemin iyi bir denetim içinde kullanılması doğallığı kazandırır. Doğallık, yaşam içinde insanların kural dışı eylemlerinin sahneye ya da kamera önüne taşınması ile anlatılmış olmaz. İnsanların yanlışını doğallık olarak kabul edemeyiz. Ancak böyle bir kişilik taşıyorsa rol, onun gözlemlendiği biçimde uygulanması gerekir. Yapmacık hiçbir şey yapılmamalıdır. Bu oyunculuğa aykırıdır. Kamera önünde ve sahnede yapılacak her eylemin bir mantığının olması şarttır.

Eylem Kavaramı

İç ve dış eylem olmak üzere iki şekilde inceleyebiliriz eylemleri. Öncelikle iç eylem oluşur sonrasında dış eylem. Hareketsiz bir konum bile iç eylem dediğimiz durumu yansıtır. İnsan yapısı gereği, herkesin tepki verdiği olaylara tepkisiz kalıp da tepkili olabilir. Sevilen kişilerin ayrılık ya da ölüm gibi nedenlerinden dolayı çoğu kez, hiçbir tepki vermeden adeta donar kalır bazı kişiler. Burada eylemsizlik yoktur. İç eylem sürekli aktif haldedir. Her oyuncu iç eylemin oluşmasına önem vermeli ve doğallıkla eylemini gerçekleştirmelidir. İnsanların eylem oluşturmaları dış dürtüler ve iç dürtüler etkisiyle olur. Örneğin, insan durup dururken ağlamaz, koşmaz, gülmez, konuşmaz. Kesinlikle bu olayların gerçekleşmesi için bir olgu gerekir ve oluştuğunda eylem gerçekleşir. Ağlamak için ağlamanın gerektirdiği koşullar oluşmalıdır. Oyuncunun eylemleri, uygulamadaki başarısı, o eylemin psikolojik temelinin kavranması ile olur. Psikolojik bir temeli yoksa eylemin, anlamsız ve başarısız kalır.

Eylemde İnandırıcı Güç

Oyuncular, kamera önünde ve sahnede, oynadıkları oyunun ve senaryonun bir metin olduğunu bilirler. Canlandırdıkları kişiler ve olaylar genellikle gerçek değildir. Üstlenilen rolün uygulamasında, “Eğer ben olsaydım nasıl davranır ne yapardım?”  sorusunu kendisine sorarak, rolün amacı ile kendi amacını birleştirip rolünü gerçekleştirebilmelidir. Ancak böylelikle canlandıracağı role inanır ve inandırır.

Her insanda var olan hayal gücü en önemli duyularımızdandır. Bunun geliştirilmesi, oyuncunun önemli çalışmalarından biri olmalıdır.

[metaslider id=”4212″]

Please follow and like us:
Pin Share