“Indie – Bağımsız” Film Sanatçılarından Bazı Öneriler

posted in: Film Yönetimi | 0

Indie  (Bağımsız) film sanatçılarından öneriler.

Indie yani Bağımsız Filmlerin önemi son dönem sinemasında her geçen gün daha fazla artıyor.

Çoğu kez küçük bütçelerle çekilen ve popüler olmaktan uzak insancıl ve ilginç konuları işleyen bu filmler hem gişe hasılatı topluyor, hem de Festivallerin gözdesi. Özellikle Netflix gibi kanalların ortaya çıkıp gelişmesi bu filmlere hem dağıtım hem de yapımcı açısından büyük olanaklar sunmakta.

Aşağıda son dönemin başarılı  Indie film sanatçılarının Genç Sinemacılara sunduğu bazı önerileri bulabilirsiniz.

Manifesto

Yönetmen/Yazar: Julien Rosefeldt

Kast: Cate Blanchett, Erika Bauer, Rubby Buste.

Cate Blanchett’i 13 farklı karakterde izliyoruz. Filmde her karakter farklı manifestolardan alıntıları canlandırıyor.

5 ödüllü bu İndie – Bağımsız film 2014 Aralığında Berlin ve çevresinde 12 günde çekilmiş.

Yönetmen Julien Rosefeldt diyor ki;

Herşeyi merak eden bir kişiliğiniz olsun ve gerçekten istediğiniz işleri yapın. Pazar, dağıtım veya izleyici bulmak önemli değildir; önemli olan ne istediğini bilip bir fark yaratabilmektir. Sizi özel kılacak kendi el yazınızı yaratın ve korumak için savaşın. Bu çok zor bir uğraştır. Pazarın tuzaklarına düşmek, başkalarını taklit ederek kolaya kaçmak çekicidir. Genel şablonlara uymayan fikirleri hayata geçirmek asap bozucu ve yıpratıcı olabilir ama fark yaratabilmek ancak böyle mümkündür.

“I Daniel Blake – Ben Daniel Blake”

Daniel Blake (Dave Johns) 59 yaşında dul bir marangozdur. Geçirdiği kalp krizinden sonra işine devam edemez ve sosyal yardımlarla yaşamaya mecbur kalır.  İşçi filmlerinin ünlü İngiliz yönetmeni Ken Loach’un yönettiği bu sosyal içerikli film Daniel Blake’in bu yolda devletle yaşadığı mücadeleye odaklanır.

Yönetmen: Ken Loach

Kast: Dave Johns, Hayley Squris, Briana Shann.

Ödüller: Altın Palmiye, BAFTA, Yunan Film Akademisi Ödülü, Cesar Ödülü, Ingiliz Bağımsız Filmler Ödülü.

Filmin çekim bütçesi: $ 260 000.-

Senaryo yazarı Paul Laverty diyor ki:

Ben tarihi hikayeler yazarım. Eğer tarih söz  konusuysa o zamanı anlamak ve bilmek zorundasınızdır. Fotoğraflara bakın,  müziğini dinleyin,  şiirlerini okuyun. Eğer o dönemi bilen insanlar varsa onlarla konuşun. Masalları, söylentileri dinleyin, mekanları ziyaret edin.

Bu bir anlamda gazetecilik gibidir, gerçekten neler olup bittiğini anlamanız gerekir. Kafanızdaki hikaye boyunca kayıp parçaları birleştirirsiniz. Yorucu bır iştir ama hikaye çizgisi oluşunca karakterleriniz birer birer gözlerinizin önünde canlanmaya başlar.

Okja.

Yapımcı: Bu Indie filmin yapımcısı  Netflix

Yönetmen: Bong Joon Ho, 

Güney Kore’nin kırsal kesimlerinde yaşayan Mija isimli bir kız on senedir Okja isimli iri bir hayvanın hem bakıcısı hem de en iyi dostudur. Filme ismini veren Okja kısmen domuz, kısmen hipopotom,  kısmen de fil özellikleri taşıyan çok iri fantastik bir yaratıktır. Büyük bir aile şirketi olan Mirando Firması Okja’yı Mija’nın elinden alarak New York’a götürmeye karar verir ve Mija’nın Okja’yı onların elinden kurtarma mücadelesi başlar.

Kast: Ahn Seo-Hyun, Paul Dano, Lily Collins, Tilda Swinton, Byun Hee-Bong, Steven Yeun, Jake Gyllenhaal, Giancarlo Esposito, Shirley Henderson.

Görüntü Yönetmeni Darius Khondji diyor ki:

Yönetmenle konuştuğum zaman sahnenin havasını anlamaya çalışırım. Çoğu kez söyledikleri kadar bu söylenenlerin arasında gizli söylenmeyenler de önemlidir. Kamera çalışması ve aydınlatma açısından anahtar rolü oynayacak bu ipuçlarını yakalamak için dikkat kesilmek gerekir; özellikle yönetmen ne yapmak istediğinden emin değilse. Tabii ki Bong [Joon Ho] ile durum farklıydı. Bong son derece hazırlıklı gelmişti. Oysa bazı yönetmenler bu şekilde çalışmayı sevmezler ve her şeyi sette tasarlamak isterler. Onlara karşı açık ve samimi olmak gerekir. Kendi fikirlerimi sunmadan önce onları sabırla dinlemeyi, bir sahne hakkındaki düşüncelerini anlamayı ve ondan sonra aydınlatma ve çekim tarzını belirlemeyi tercih ederim.

“Last Men in Aleppo – Halep’teki Son Adamlar”

Bir grup yardım gönüllüsünün bakış açısından anlatılan Suriye iç savaşı belgeseli.

Yönetmen: Firas Fayyad:

Kast: Batul, Khaled Umar Harah, Mahmoud Alloush , Abu Umar, Abu Walid, Abu Sabih, Abu Husain, Mahmoud, Abu Yusuf, Isra Ahmad.

Öduller: Robert Ödülü En İyi Belgesel, Peabody Ödülü – Belgesel, Bodil Ödülü En İyi Belgesel,  Ondas Ödülü – Uluslararası Tv, Haber, Belgesel, Emmy Ödülü Belgesel

Yönetmen Firas Fayyad diyor ki:

Konuyu anlatan veya oluşturan kişilerle sizin ve ekibiniz arasında güven oluşturmak çok önemlidir. Karakterlerimiz ile sürekli konuştuk ve onlara hikayelerini tüm dünya ile paylaşmanın ne kadar önemli olduğunu anlattık.

Filmi izleyecek kişilere de güvenmelerini istedik. Ortak amacın savaşı durdurmak olduğunu söyledik. Bir çok kez karakterlerimiz o kadar yorgun ve bezgindi ki tüm bu söylediklerimize kulak asmadılar ve çekimi durdurmamızı istediler. Halep ve Suriye’de savaş çok uzun süreli ve yıpratıcıydı, insanların dayanma gücünü aşıyordu. Bu şekilde çekimini yaptığımız bir karakteri yarı yolda kaybetme riskiyle sıklıkla karşılaştık. Bu yüzden onları yapılanlara inandırmak çok önemlidir. Özellikle bu tarz yapımlarda güven oluşturmak her şeyin başında gelen bir gereksinimdir. 

“The Beguild – Kadın Affetmez”

Çavuş John Mc Burney Amerikan iç savaşında birlik ordusuna bağlı yaralı bir asker kaçağıdır.

Bu zorlu kaçış esnasında Güney topraklarında yoluna çıkan yatılı bır kız okuluna sığınır. Okulun öğretmenleri ve öğrencileri başlarda yardıma çok isteklidirler. Fakat bir süre sonra birbirlerini kıskanmaya başlarlar ve aralarında yıkıcı bir kadınsal rekabet başlar.

Filmin yönetmeni kariyerinin ilk yıllarından itibaren kadın konularına egilmesiyle tanınan Sofia Coppola.

Kast: Nicole Kidman, Colin Farrell, Kristen Dunst,  Elle Fanning. 

Sanat Yönetmeni Jennifer Dehghan diyor ki:

Senaryoyu önce parçalara ayırırım. Düşüncelerimi bu parçalara yoğunlaştırarak tasarımın çerçevesini çizerim. Bu çerçeve çizildikten sonra detayları saptamak kolay olur. ‘The Beguiled’ da çalışırken o bölge ve tarihsel period ile ilgili çok lokal çalışma yaptık. Böylece kamera kahramanlarımızı dikiş dikerken,  temizlik yaparken veya müzikal bır enstrüman çalarken göstermek üzere eve zoom yaptığında herşey olması gerektiği gibiydi. Masanın üzerindeki kitaplar, giydikleri elbiseler o döneme aitti.  Yine o dönemin demir ve tahta işçiliğinin örneklerini görmek için yönetmenle birlikte müzeleri dolaştık. Bahçeye Virginia’da o dönemde ekilen sebzeleri diktik.

“Berlin Syndrome – Berlin Sendromu”. 

Bazı ruhsal bozuklukları bulunan bır öğretmen,  genç bır kadın fotoğrafçıyı Berlin’deki apartman dairesinde yaşadıkları aşk gecesinin ardından tutsak alır.

Ýonetmen: Cate Shortland.

Kast: Teresa Palmer, Max Riemelt, Matthias Habich, Emma Bading,Elmira Bahrami 

Müzik:  Gökyüzü, Besteci Özlem Yılmaz

Yapımcı Polly Staniford diyor ki:

İnsanlar gerilim filmlerine korkmak için giderler. Biz de onlara istediklerini sunmak zorundayız. “Berlin Sendromu” projemize başlamadan önce klasik korku filmleri şablonundan uzaklaşarak istenileni vermeye karar verdik. Sırf bir takip veya şiddet sahnesi olsun diye düzenleme yapmadık. Bır sahneyi doğru sebepten yani  hikaye anlatımında yeri olduğu için kullandık. Tasarladığımız her gerilim sahnesi aramızdaki uzun tartışmaların sonunda yerini buldu. 

[metaslider id=”4370″]

Kaynak: Film Maker IQ.

 

Please follow and like us:
Pin Share