Alfred Hitchcock Filmleri Neden İzlenir…

posted in: Sema Fener Yazıları | 0

Alfred Hitchcock `izleyici yaptığınız filmleri seyretmek zorunda değildir” der.

Senaryoyu, çekim listesini veya kurguyu tamamlamadan önce hatırlanması gereken en önemli gerçeği vurgulamış olur böylece.

Özellikle mesleğin başındaki sinemacılar metaforlar, karakter psikolojileri ve semboller arasında kolaylıkla kaybolabilirler. Entelektüel karmaşa iyi hikayeler kurgulatabilir ama izleyiciyi filme bağlamaz.

Alfred Hitchcock showman’likle entelektüel hikâye anlatımı arasındaki dengeyi kurabilen ender yönetmenlerden biridir.

Birincil amacı anlattıklarını izleyicinin kolayca anlayabileceği kıvama getirmektir. Belirsizlikleri sevmez, karmaşa yaratarak izleyiciyi yorup kaçırmak istemez. İstediği tek şey onları gerilime sokmaktır.

Filmlerinin pazarlamasını yapmayı çok iyi bilir. `Psycho – Sapık – 1960` da olduğu gibi film henüz prodüksiyon aşamasında iken büyük bir reklam kampanyasına başlar. Konu ve kast olabildiğince gizlenir böylece film üzerinde büyük bir gizem ve merak oluşur.

Alfred Hitchcock ‘un kullandığı tekniklerden biri de “Anlatıcı” kullanmaktır.

Herkes iyi anlatılan hikayeleri sever; ama iyi anlatıcıların anlattığı hikayeleri.

Alfred Hitchcock Bu konuda adeta kendi markasını yaratmış bir yönetmendir. İzleyici her kamera hareketinin arkasında duymasa bile bu anlatıcıyı hisseder. Bir karakterin aklını okumanın türlü yolları vardır. Bunlardan biri de (sıklıkla ihmal edilen) “voice-over – dış ses” şeklinde karakterin düşüncelerini işitmektir.

Sır Saklamayı iyi bilir.

İzleyici daha filmin başlarında sadece tek bir karakterin bildiği bir sırrı sezinler. Film ilerledikçe bu sır ortaya çıkacak gibi olur ama çıkmaz. Diğer karakterler de bilmedikleri bu sır etrafında sürüklenirler. Böylece kahramanın yaptıklarına ve yapacaklarına olan ilgi ve merak sürekli taze tutulur. Heyecan artar, merakla bu sırrın ne zaman ve nasıl keşfedileceği beklenir.

 “Dramatic Space – Dramatik Alan”ı kendine özgü bir şekilde kullanır.

Günümüzde kopuk kopuk çerçeveleme, titrek kamera ve hızlı kurgu moda. Akıllıca kullanılırsa gerilimi arttıran bir yöntem olduğu kesin. Ama bir sahnede var olmayan gerilimi o sahneye yüklemenin yapay bir yolu. Birbiri ardı sıra gereksiz sıklıkta kullanıldığında izleyiciyi yorup bıktırabilir. Araya uzun çekimlerin ilave edilmesi bu problemi ortadan kaldıracaktır. Oyuncu-kamera mesafesinin değişmesi bile gerilimin yoğunluğunu değiştirebilir. Bir görüntü karesinde “Dramatik Alan” iki zıt kuvvetin birbirini etkilemesine izin verir; ön planda ve arka planda olup bitenler. Alan boyunca devam eden uzun çekimler de izleyici üzerinde duygusal bir etki yaratacaktır. Alfred Hitchcock sadece üç odadan ibaret basit setlerde bu iki zıt kuvveti çarpıştırarak ve uzun takip çekimleri yaparak gerilim yaratmayı başarmıştır.

Alfred Hitchcock karakterlerini gerekmedikçe konuşturmaz.

Amatör yazarlarda sıklıkla rastlanan en büyük hata bir karakter sahnede görünür görünmez onu konuşturmaktır. Eğer bu karakter hikaye akışı gerektirdiği için değil de sırf yazar istediği için konuşuyorsa ortaya çok sıkıcı ve anlamsız bir sahne çıkar.

Dramalarda yalan iyidir!

Özelikle yalan söyleyenlerin diyalogları çok ilginç olur. Eğer bir karakterin saklayacak bir şeyi varsa kaçınılmaz bir şekilde yalan söyler. Bu da izleyicinin merakını uyandırır. Merak sinemada izleyiciyi filme bağlayan en etkin duyguların başında gelir.

 

Please follow and like us:
Pin Share