Oyunculuk
Oyunculuk, yetenek faktörünün de olması ile eğitim, beceri, bilgi ve çok çalışmakla elde edilir. Öğretileri içinde özetle SÖYLEM, (Düzgün ve Anlaşılır Konuşma) BEDEN KULLANIMI (Vücut Dili), SAHNE ALAN EĞİTİMİ, KONSANTRASYON, MİMİK, MÜZİK EĞİTİMİ ve DANS çalışması gibi başlıkları sayabiliriz.
Öğrenmenin sınırı ve zamanı yoktur. Bir oyuncu, son nefesine kadar öğrenir, uygular oyunculuğu…
Başarı, söylenileni anlamak, uygulamak ve uygulamayı ısrarla çalışmakla olur. Oyuncunun uzunca dinlenme gibi fazla bir lüksü olmamalıdır. Prensiplerle günlük yaşamına başlayan oyuncu erken kalkar, gıdasını gereği gibi alır, sabah beden çalışmasını yapar, oyunculuğu ile ilgili görev almışsa onun çalışmasını, ezberini yaparak programı doğrultusunda prova ya da çekim alanına gider.
Oyunculuk eğitiminde başarısızlık, kişinin başarısız olacağını kendisine inandırması ile başlar…
Çok tehlikelidir ve asla oyuncu olunamaz. Kişi kendi adına başarısızlığını anlayamaz. Başarısızlık bir nevi tembelliktir.
Yeteneği olan her insan başarılı olabilir. Bunun sağlanması çok çalışmakla olur. Yılmadan ve azimle.
Şimdi Oyunculuk eğitimini incelemeye başlayalım; öğretileri nelerdir, öğrenmenin sınırı ve başarı ve başarısızlığın nedenleri nelerdir onu ele alalım.
Oyunculuğun temeli tiyatro eğitiminden geçer. Oyunculuk eğitimi ile öğrenilen bilgiler beceri ile birleşince rol düzeyi olan bir statü elde edilir (Sanatçı).
Tiyatro ve Sinema – ki buna TV oyunculuğu da dahildir – oyunculuk sergilenişleri farklılıklar gösterir. Sinema ve Tiyatro oyunculuğunun farkları kullanılan alanlardaki çerçevesel boyutlardadır.
Tiyatro dediğimiz zaman öncelikle Tiyatro sergilenmesine uygun bir alan gelir aklımıza. Bu alanı, sahnesi, dekoru, ışığı ve izleyici koltuklarından yapılmış kapalı ya da açık alandan oluşmuş salon, Tiyatro Salonu ya da Açık Hava Tiyatrosu diye ifadelendirebiliriz.
Sinema denilince öncelikle Tiyatro Salonu gibi ama sadece “Beyaz Perde” nin yer aldığı bir salon veya evlerimizdeki “TV ekranları” gelir aklımıza. Geçmiş zamanlarda özellikle yaz aylarında Yazlık Sinemalarda açık havada filmler gösterilerek izleyiciye değişik haz ve tat yaşatan hizmetler verilirdi.
Tiyatroda işlev olarak bir oyun – drama, Sinemada işlev olarak, Senaryonun görselleştiği bir hikaye sergilenir.
Sinemanın bir özelliği de tek mekana bağımlı olmadan çeşitli mekanları canlı gibi göstermesidir. Sinema yazarları tarafından yazılmış oyunları ve senaryoları, bu alanlarda ve mekanlarda oyuncular, teknik ve idareci elemanların da katkılarıyla sergiler, anlatılmak istenen hikayenin ve sinemasal görüntünün ana fikrini, izleyicilere gerektiği biçimde aktarırlar.
İnsanı insana, insanlarla anlatan Sinema ve Tiyatro oyunculuğu genelde, bir çok insanın uygulama hatta, meslek edinme gibi arzularını ortaya çıkarmıştır. Yapılan işlevin sanatsal boyutu da insanları cezbeder. Çünkü sanatta üretkenlik vardır ve üretkenliğin de sonu yoktur.
Sinema ve Tiyatro oyunculuğunu öğrenmek isteyen herkes oyunculuk tarihi hakkında da fikir sahibi olmalıdır. Her sanat dalında olduğu gibi Sinema oyunculuğunun ve Tiyatro oyunculuk sanatının da bir tarihi vardır. Diğer sanat birimleriyle aynı paralelde doğmuş, gelişmiş ve zamanımıza kadar gelmiştir. Gelişmeye de devam edecektir.