Türkiye
1960-1980 Dönemi
Ertuğrul Karslıoğlu;
1946’da Göle’de doğan Ertuğrul Karslıoğlu, Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Özel Yüksek Okulu’nu bitirdikten sonra 1973 yılında kurgucu olarak sınavla TRT’ye girdi. Ünlü yabancı belgesellerin Türkçe versiyonlarını hazırlarken estetik anlayışlarını ve görsel anlatımlarını inceleyerek belgesel ’in önemini kavradı. 1976 yılından itibaren yapımcı- yönetmen olarak çalışmaya başladı. İlk yıllarında ortak yapımlara imza atan yönetmenin ilk belgesel denemesi 1982 yılı yapımı “Likya Uygarlığı” oldu.
Yaklaşık 16 belgesele imza atan Karslıoğlu’nun en önemli belgesellerden biri de “Keçenin Teri” belgeselidir.
Bu belgeselin kazandığı bazı ödülleri şöyle sıralayabiliriz; ’3. Ankara Film Festivali, Kısa Metraj Film Yarışması, Belgesel Dalı, 1990’. ’Uluslararası Monte Carlo Yaratıcı Belgeseller Yarışması, Bronz Madalya. 1992’, ’3. Asya Uluslararası Fukuoka Film Festivali, Büyük Ödül. 1995’. Ayrıca yine 1995 yılında ‘Sinemanın Yüzüncü Yılı’ nedeniyle seçilen yüzyılın belgeselleri arasında yer almıştır.
Semra Sander:
1967 yılında Türk Eğitim Derneği Ankara Kolejinden, 1971 yılında Ankara Üniversitesi S.B.F. Basın Yayın Yüksek Okulundan mezun oldu.
Kariyerine 1972 yılında M.E.B. Film Radyo ve Televizyonla Eğitim Merkezinde prodüktör olarak başladı. Televizyon için eğitim programları hazırladı. 1978 yılında TRT’ye girdi ve yapımcı- yönetmen olarak birçok belgesele imza attı.
İlk belgeseli 1986 yılında yapımı “Hayat Ağacı” olmak üzere imza attığı birçok belgeselin arasında 1989 yapımı “Motiflerin Dili” belgeseli bir çok ödülün sahibi olmuştur.
Türkiye’ de Bireysel çabalar:
Güner Sarıoğlu
1937 yılında Anamur’da doğdu. Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisini bitirdi. 1962 yılında Ankara Radyosunda kariyerine başladı. TRT’deki görevini yönetici, yapımcı ve yönetmen olarak on yıl sürdürdü. 1972 yılında TRT’den ayrılarak Ankara Üniversitesi, Basın Yayın Yüksek Okulu, Radyo Televizyon Bölümünde Televizyonda Yapım, Yönetim, Sinema, Film ve Fotoğraf dersleri vermeye başladı. Okuldaki olanaklardan ve üretime dayalı eğitim ilkesinden yola çıkarak okul adına öğrenci katılımıyla hazırladığı “Ladik 76” belgeseli ile yurt içi ve yurt dışında çeşitli ödüllerin sahibi olmuştur.
Sonraki yıllarda yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlendiği birçok belgesel film, yabancı televizyonların gösterimleri arasında yer aldı.
1982 yılında üniversitedeki görevinden ayrıldı. ‘Filma Film ve Haber Ajansı’nı kurarak kuzey Avrupa ülkeleri başta olmak üzere; ZDF, CBS BBC gibi birçok yabancı TV kuruluşları için yurt içinde ve yurt dışında belgeseller üretti ve yönetti. 2004 yılında Filma’dan ayrılarak fotoğraf çalışmalarına yoğunlaştı.
Süha Arın ile aynı dönemde Basın Yayın Yüksek Okulu’nda öğretim görevlisi olan Sarıoğlu da profesyonel bir sinemacıdır ve belgesel filme aynı açıdan bakar, hem eğitir hem de asistan yetiştirir. Ancak Arın’dan farklı olarak daha mistik bir insan duyarlığı üzerinde yoğunlaşır, lafını söylerken inceden hareket eder, belli belirsiz söyler.
Türkiye’ yi temsilen katılan “Ladik 76” belgeseli “Krakow ve Tempare” festivalinde ödül almış ve ‘Sinemanın 100. Yılı’ nedeniyle seçilen yüzyılın belgeselleri arasında yer almaya hak kazanmıştır.
“Keçe”, “Beritanlı” ve “Kapadokya” belgeselleri diğer önemli yapıtları arasında yer alır.
Hilmi Etikan:
1949 yılında Giresun’da doğdu. 1973 yılında Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. 1977 yılına kadar Paris’te, Conservatoire Libre du Cinéma Français / Fransız Sinema Konservatuarı’na devam etti. Yine ayni dönemde, Sorbonne Üniversitesi’nde Prof. Robert MAUZI yönetiminde ‘Fransız Yeni Roman’ akımının önde gelen isimlerinden Claude Simon’un ‘L’herbe – Ot’ isimli romanı üzerine, sinema-edebiyat ilişkilerini konu alan mastır çalışması yaptı. Türkiye’ye dönünce,1977 yılından başlayarak fotoğraf ve sinema dersleri verdi. Başta İFSAK ve TÜRSAK olmak üzere, çeşitli kurumlarda sinema birimleri oluşturdu. DİSK foto film merkezini kurdu ve 1980 tarihine kadar yöneticiliğini yaptı. Programını ve yürütücülüğünü yaptığı eğitim seminerleri ile ülkemizdeki sinema kültürünün gelişmesine katkıda bulundu. Kendi adına kurduğu ‘Senaryo ve Film Atölyesi’nde çalışmalarını sürdürdü.
Hilmi Etikan’ın, yaptığı belgeseller dışında önemi, bugüne kadar gerçekleştirdiği çalışmalarla çok sayıda kişiyi sinema sanatıyla tanıştırıp film üretmelerine olanak sağlayarak Türkiye’ de kısa film ’in ayakta kalmasına büyük katkıda bulunan bir sinemacı olmasıdır.
Bu bağlamda değişik kurumlarca verilmiş “Emek ve Onur Ödülleri” ne sahiptir.
İstanbul Tarlabaşı semtinde yol açmak için yok edilen tarihsel mimari dokunun nasıl tahrip edildiğini anlatan “Tarlabaşı, Tarlabaşı” belegeseli önemli bir belge niteliği taşır.
“Tarlabaşı, Tarlabaşı”,1986- 88 yılları arasında dönemin istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Bedrettin Dalan tarafından 386 tarihi nitelikli (tescilli) binanın ‘trafiği rahatlatmak’ gerekçesiyle izinsizce yıkılması sonucu gerçekleşen ‘Büyük Tarlabaşı Yıkımı’ İstanbul’un kentsel kimliğine yönelik en sert tahribatlardan biriydi.
Doğu-batı sentezinin, dünyadaki tek sivil mimari örneklerini oluşturan kentsel mirasın, trafiği rahatlatmak adına yok edilişini anlatan bu belgeselin çekimi, üç yılda tamamlanmıştır. Film 1989 yılında Türkiye adına yarıştığı Lozan ” 2. Festival International du Film d’Architecture et ‘Urbanisme – 2. Mimarlık ve Şehircilik Filmleri Festivali” nde 710 film arasında ilk beşe girme başarısını göstermiş ve UPIAV ödülünü kazanmıştır.
“Tarlabaşı Tarlabaşı”
Yönetmen: Hilmi Etikan, Yapım Tarihi: 1989, Süre: 28:00
Tolga Örnek:
1972 yılında doğan Tolga Örnek Robert Kolej‘nden sonra eğitimine İstanbul Teknik Üniversitesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği‘nde devam etti. Amerika’da University of Florida‘da malzeme bilimi üzerine yüksek lisans yaptı. Ardından American University Sinema Bölümü’nde yüksek lisans yaparak yönetmenliğe adım attı. “Hititler” ve “Gelibolu” isimli dramatik belgeselleri büyük ilgi topladı. Uzun metraj sinema filmlerine de imza atan yönetmenin belgesellerini şöyle sıralayabiliriz;
“Atatürk (1998)”, “Kuruluştan Kurtuluşa Fenerbahçe (1999)”, “Topkapı Sarayı (1999”, “Tanrıların Tahtı Nemrut Dağı”(2000)”, Çeliğin Kalbi Ereğli (2001)”, “Hititler (2003)”, “Gelibolu (2005)”.
“Hititler”
Süre:1s 20dk. Oyuncular: Jeremy Irons, Fikret Kuşkan, Haluk Bilginer.
Plot: 3500 yıl önce var olan Hitit İmparatorluğunun yükseliş ve çöküş dönemlerine göz atan bir belgesel. Eski Zengin Doğu Kültürü’nün batıya kaydığı süreçte yitip giden bir halkın hikayesi. Bu halk o dönemin en büyük askeri ve politik gücünün de sahibi. Firavunların en zorlu rakibi. Belgeselin hazırlanışı sürecinde Mısır coğrafyasında, tarihi yerlerde ve müzelerde türlü çekimler ve uzmanlarla söyleşiler yapılmış.
“Gelibolu”
Süre:1s 58dk. Oyuncular: Jeremy Irons, Sam Neill, Zafer Ergin.
Plot: Belgesel, tarihte önemli sahneler yaşatmış bir dönemi mercek altına alıyor; Çanakkale Savaşı ve Birinci Dünya Savaşı’nın zor zamanlarla dolu günleri. Dünyada belki de en büyük askeri çıkartmalardan biri olan bu savaşta Yeni Zelandalı, Avustralyalı ve Türk askerler olmak üzere bambaşka coğrafyanın insanları karşı karşıya gelerek inanılmaz kayıplar verdi.
Türkiye’ de canlandırma film alanındaki çalışmalar reklamcılık sektörü ile başlamıştır. 1950 yıllında uzun metrajlı bir canlandırma filminin çekildiği ama filmin stüdyo işlemleri için gönderildiği Amerika’da kaybolduğu söylenir.
Yine 1950’li yıllarda Yüksel Ünsal -Turgut Demirağ iş birliği ile kaynağı Nasrettin Hoca ve Keloğlan hikayeleri olan “Evvel Zaman İçinde” adlı ilk uzun metraj canlandırma filmi çekildi.
1960 yıllarda reklam sektörü, kısa canlandırma filmlerini reklam öğesi ile başarılı bir şekilde birleştirerek canlandırma filmin varlığını sürdürmeye devam etmiştir.
Bu dönemde, ilgi çekici bir hikaye canlandırma yoluyla anlatılıyor ve ardından ‘bu film falanca firmanın bir kültür hizmetidir’ diyerek film sonlandırılıyordu. Bu tarz filmlerde Afrika, Eski Roma, kovboy, boğa güreşleri, taş devri, uzay, Tarzan öğelerinin yanısıra, Dede Korkut, Alladdin, Evliya Çelebi, Karagöz- Hacivat vs. gibi yerli kültür öğeleri de kullanılıyordu.
1970’li yıllarda kısmen televizyonun kısmen de başka faktörlerin etkisi ile krize giren Türkiye sinema sektöründe uzun metraj filmlerin önünde gösterilen bir nevi sponsor takviyeli bu reklam – canlandırma filmlerinin üretimi de tamamen durmuştur.
1970’lerin ikinci yarısında DGSA’ya bağlı ‘Uygulamalı Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nda ‘Canlandırma Bölümü’ kuruldu. Bu dönemde TRT kurumu da canlandırma sektörüne ilgi göstermeye başlamıştı. Ardından Kültür Bakanlığı ve bazı resmî kurumlar kültürel ve eğitsel amaçlarla kısa veya uzun birçok canlandırma filmine destek sağladılar.
Fakat 1980’lerin ikinci yarısında TRT kurumu bir yolsuzluk nedeniyle canlandırma sinemasına verdiği desteği kaldırdı.
Bu dönemde Ali Murat Erkorkmaz’ın kendi kurduğu ArtNet stüdyolarında bir avuç canlandırma sevdalısı gencin hazırladığı filmler yabancı ülkelere ihraç ediliyordu.
Yine 1980’lerin ikinci yarısında Eskişehir Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Canlandırma Sanatları Bölümü açıldı ki bu canlandırma sineması adına çok önemli bir gelişmedir. Reklam sektöründe de bilgisayar kullanımına geçilerek üretkenliği hızlı bir şekilde arttırma olanağına kavuşulmuştu.
Sinema Okullarının açılması ve Festivallerin kısa film gösterimlerini ve ödüllerini arttırması Türkiye’de kısa film adına umut veren gelişmeler.
Bugün ise, kısa film çok farklı bir evreyi yaşıyor diyebiliriz; dijital elektronik görüntüleme teknolojisinin devreye girmesi ile film çekimi kolaylaştı ve maliyet azaldı. İnternet üzerinden yapılan dağıtım- gösterim de kısa filmcinin önündeki duvarları yıkıp özgürlüğünü arttıran ve varlığını sınırları aşan çok farklı bir düzene taşımış durumda.
Not: TRT’nin elinde çeşitli zamanlarda çekilmiş çok zengin bir belgesel arşivi var. Arzu edenler bu belgeselleri http://www.trt.tv/20153/belgesel adresinden izleyebilirler.